Serhan YEDİG syedig@hurriyet.com.tr
Son Güncelleme:
Festival bitti, mantar ve orkide şöleni sürüyor
Yeşil Üzümlü Beldesi, Fethiye merkezinden 18 kilometre uzaklıkta, yüksek dağların eteğinde. Dört özelliğiyle ünlü: Kuru iklimi, yanı başındaki antik Kadyanda kenti, İngiliz nüfusu ve ormanların derinliklerindeki zenginlikleri... Bu zenginliğin en önemli kalemleri Fransa’ya Japonya’ya kadar gönderilen yabani mantarlar, doğa gözlemcilerini büyüleyen orkideler. Önceki hafta 1. Kuzu Göbeği Mantar Festivali düzenlenen beldede mantar ve orkide sezonu mayıs sonuna kadar sürüyor. 23 Nisan tatilinde Fethiye’ye yolunuz düşerse, uğrayın. Doğanın cömertliğinden payınızı alın.
Bilgisayar başına oturup, internetten Google Earth yardımıyla 15 bin metre yüksekten baktığınızda kimisi karlı, çorak tepelerle çevrili yemyeşil bir çanak gibi görüyorsunuz beldeyi. Yeşil Üzümlü, Fethiye’nin hemen arkasında tüm haşmetiyle yükselen ikişer bin metrelik Çal, Yeşilgöl, Boncuk dağlarının eteğinde, deniz seviyesinden 600 metre yükseklikteki bir düzlüğe kurulmuş. Uydu fotoğrafını büyüttükçe çevredeki ormanlar, bağlar belirginleşiyor. Beldenin kıyısına kurulan yeni sitelerin oluşturduğu çizgi net olarak gözüküyor.
Yeşil Üzümlü’nün sokaklarına adım attığınızda ise her köşe başında küçük bir sürprizle karşılaşıyorsunuz: Bahçeleri badem ağaçlarıyla süslü, tahta kepenkli, küçük, mütevazı, tek katlı taş köy evlerin neredeyse her birinin duvarına Mustafa Kemal portreli büyük bayraklar asılmış. Daracık taş sokaklarda ilerlerken, terk edilmiş, yarısı yıkılmış evlerin arasında birden karşınıza, parke taş döşeli avlularına cip park edilmiş, tahta sundurmalı, İtalyan köylerini andıran taş yapılar çıkıyor. Her biri özenli taş, ahşap işçiliğiyle yapılmış. Duvarlarına mezar taşları yaslı, küçük kapısı ve tek kepengi aralık bırakılmış, içinde bir tahta tabureden başka eşya bulunmayan kulübenin ne olduğunu anlamak için etrafında birkaç tur atmak gerekiyor. Tarikata girmeden önce müritlerin kapandığı inziva odalarını çağrıştıran yapı, mahallenin mescidi. Mermer kitabeli kapısındaki asma kilide bakılırsa, her sabah açılıyor, gece kapanıyor. Kaya mezarlarının bulunduğu tepenin hemen altındaki badem bahçelerinin bir kısmı parsellenmiş, ağaçları kesilmiş; sütunlu, havuzlu, helezonik merdivenli Beyaz Saray yavrusu iki villaya mekan olmuş.
Villaların, restore edilmiş evlerin, çevredeki sitelerin sahipleri İngilizler. Çoğu emekli ve yılın önemli bölümünü burada geçiriyor. Kaçak zemin katlarını hasırla örtüp, iskan alacak kadar çevreye uyum sağlamışlar. Pansiyonculuk yapıp, beldenin merkezindeki küçük kafe, şarap evi ve birahanelerde bir araya geliyor, yerli halkla ilişkilerini mesafeli tutuyorlar.
2500 yıllık Likya şehri Kadyanda’ya çıkan yolda bir başka sürpriz karşılıyor konukları. Selçuklulardan kalma tarihi caminin soluna yerleştirilen minaresi yıkılmış. Kaidesine dört hoperlör kondurulmuş. Merkezde yeni cami yapılmasına karşın, hâlâ ibadete açık. Depremle yıkılan, yüzyıllardır yağmalanan, kalıntıları Londra’daki British Museum’a kadar ulaşan Kadyanda ise doğanın ve insanoğlunun acımasızlığına inatla direniyor. Antik tiyatrosu, koşu yolu ve lahit mezarları kısmen ayakta.
800 YIL GÖÇ ALMADI
Yeşil Üzümlü, yüzlerce yıl boyunca evlilikler dışında göç almayan nadir yerleşimlerden. Selçuklulardan bu yana nüfus yapısı değişmeden gelmiş. 10 yıl önce İngilizlerin keşfetmesiyle hızlı bir dönüşüme sahne olmuş. 2800 nüfuslu beldedeki 1000 haneden 400’ü İngiliz, 30’u Alman, geri kalanlar diğer ülkelerden.
Yıllarca tütüncülük, bağcılık, hayvancılık yapan bölge halkı, şimdilerde gelirini emlak satışından sağlıyor. Arazi fiyatları astronomik rakamlara ulaşmış. Buna karşın bağcılık devam ediyor. Toplamı 300 dönümü bulan bağlarda yetişen sofralık çam büzgülüsü, tergömlek üzümleri tüm yörede meşhur. Şaraplık kalecik karası, cabernet sauvignon ev atölyelerinde işleniyor. Yıllık 30 tonu bulan şarap üretimi tatil köylerine satılıyor. Şıradan ayrıca pekmez, pestil, cevizli sucuğa benzer şekerlemeler yapılıyor. Sayıları azalmakla birlikte evlerdeki tezgahlarda hâlâ başörtüsü yapılan “dastar”lar dokunuyor.
Geçen yıl bölgeye yapılması planlanan çimento fabrikası, beldede İngilizlerin de katıldığı güçlü bir sivil toplum hareketinin oluşmasını sağlamış. Aralarında 30 bin TL toplayan, bir dizi dava açan, gösteriler düzenleyen halk mücadelesini bu ay zaferle noktaladı. İdare mahkemesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği olumlu ÇED raporunu iptal etti. Sivil toplum hareketi şimdi bölgede butik şarapçılığın, pansiyonculuğun, mantarcılığın gelişmesi için çaba gösteriyor.
DEFİNE AVCISI GİBİ
Çevredeki çam ormanları şubatta canlanıyor. Leziz kuzu göbeği başta olmak üzere çok sayıda yabani mantar beliriyor. Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Halil Solak’ın bugünlerde tamamladığı araştırmaya göre, Akdeniz kıyı şeridindeki illerimizde 364 tür yabani mantar yetişiyor. Bunlardan yüzde 50’si yeniyor. Bazıları öldürücü, bazıları ise etkisi uzun zamanda ortaya çıkan tehlikeli türler. Yeşil Üzümlü, bölgedeki en verimli alanlardan. İlkbahar ve sonbaharda çintar, morel, et melkisi, keçeli, dede mantarı, kedi kulağı, mavi cincile gibi ekonomik değeri yüksek mantarları toplayan köylüler önemli gelir elde ediyor. Verimli geçen sezonlarda, bazı köylülerin mantardan traktör alacak kadar para biriktirebildikleri söyleniyor. Köyün cuma günleri kurulan pazarında kilosu 30 TL’ye satılan kuzu göbeği, Fransa ve İtalya’ya vardığında fiyatı üçe katlanıyor. Nadir bulunan ve ortalama 20 TL’den satılan matsutaki ise ihraç edildiği Japonya’da 15 katı fiyata alıcı buluyor.
Yeşil Üzümlü’nün çevresindeki ormanlar botanik meraklıları için bir cennet. Şubatta kardelenlerle başlayan çiçek şöleni, nisanda iris gibi dağ çiçekleriyle sürüyor. Bunları, farklı dönemlerde açan 300’e yakın türde orkide izliyor. Bu çiçeklerin birçoğu endemik ve koruma altındaki türler. Likya Salamanderi gibi sürüngenleri, kartal, şahin, ağaçkakan ve çok sayıda ötücü kuşu, kurt, tilki, yaban domuzu gibi hayvanları da ormanlarda gözlemek mümkün.
SONBAHARDA MANTAR, ŞARAP FESTİVALİ YAPILACAK
28 yıl önce ilk şarap festivalini düzenleyen Yeşil Üzümlü, bu girişim başarısızlıkla sonuçlanınca festival faaliyetini askıya almıştı. Geçen yıl köyde zehirli mantar türleri hakkında tartışma yaşandığı dönemde, Yenimahalle Muhtarı Süleyman Çatal, televizyonda mikolog Jilber Barutçiyan’ın konuşmasına rastladı. Köylü bir araya gelip Barutçiyan’ı davet etti. Köy kahvesinde yapılan eğitim çalışmasından sonra, Orman İşletme Müdürü Reşat Tunç ve Belediye Başkanı Önder Genç’in desteğiyle festival düzenlenmesi kararlaştırıldı. 10-13 Nisan arasındaki festivalde panayır, paneller seminerler, atölye çalışmaları, mantar avları, en büyük mantarı bulma yarışması, fotoğraf sergileri, diya gösterileri düzenlendi. Jilber Barutçiyan amatör mantarcılık, Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Allı zehirlenmeler, Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu yabani mantarların ekonomik değerleri üzerine konuştu. Orhan Çelen, Likya uygarlığını, Dr. Mustafa Temimhan butik şarapçılığı anlattı. Konserler verildi. Bu arada konuklara mantar çorbası ve mantarlı yemekler ikram edildi. Yörede yaşayan yabancıların oluşturduğu “FIG” adlı grup panayıra stand açarak destek verdi. Etkinlikleri izlemeye Türkiye’nin dört bir yanından mantar meraklıları geldi. Çoğunluğu Google’daki “mantar dostları” grubunun üyeleriydi. Etkinliğin bağbozumu döneminde şarap ve mantar festivali olarak genişletilerek tekrarlanması planlanıyor.
GÖNÜLLÜ DOĞA REHBERİ
Fethiyeli doğa dostu Ali İhsan Emre (52) aslında matematik öğretmeni. Uzun yıllar MTA’da çalışmış, harita hazırlamış. Kayaköy’de yaşıyor, doğa dostlarına gönüllü rehberlik yapıyor. Her pazar grupları farklı bir rotadan yürütüp, çevrenin doğası, bitkileri, hayvanları, tarihiyle ilgili bilgi veriyor. 40 ayrı rotadaki yürüyüşler ücretsiz. Toplu ulaşım araçlarıyla erişilemeyen noktalara gidildiğinde sadece ulaşım ücreti ödeniyor. (www.fethiyedoga.org)
NEREDE YENİR
Yörede taze mantardan birçok farklı yemek yapılıyor. Mantarın bir kısmı kurutuluyor. İhtiyaç olduğunda süte yatırılıp kullanılıyor. Yeşil Üzümlü’ye yolunuz düşerse, meydan yakınındaki Soylu Pide Salonu’na uğrayın. Hüseyin Soylu, kendi topladığı kuzu göbeği mantarlarıyla leziz pideler, pizzalar hazırlıyor. Kalecik karası ve cabernet sauvignon’dan üretilen yöre şaraplarını Şarapevi’nde tadabilirsiniz. Fethiye, Yeni Üzümlü yolu üstündeki Av Evi, bölgenin en iddialı restoranı.
NEREDE KALINIR
Beldedeki İngilizler havuzlu villalarını İngiltere’deki web siteleri üzerinden, haftalığı 800 - 1500 TL arasında kiralıyor. Belediye bu yıl pansiyonculuğu teşvik projesi başlattı. Köy evleri restore edilip, pansiyona dönüştürülecek. Fethiye’de kalıp, saat başında eski otogardan kalkan minibüslerle, 20 dakikada Yeşil Üzümlü’ye ulaşabilirsiniz. Beldedeki tek butik otel, merkezin 5 kilometre dışında, orman içindeki Dikencik bölgesinde. Dikencik Evleri, iki taş yapıda toplam sekiz odadan oluşuyor. (www.yesiluzumlu.com)
Yeşil Üzümlü’nün sokaklarına adım attığınızda ise her köşe başında küçük bir sürprizle karşılaşıyorsunuz: Bahçeleri badem ağaçlarıyla süslü, tahta kepenkli, küçük, mütevazı, tek katlı taş köy evlerin neredeyse her birinin duvarına Mustafa Kemal portreli büyük bayraklar asılmış. Daracık taş sokaklarda ilerlerken, terk edilmiş, yarısı yıkılmış evlerin arasında birden karşınıza, parke taş döşeli avlularına cip park edilmiş, tahta sundurmalı, İtalyan köylerini andıran taş yapılar çıkıyor. Her biri özenli taş, ahşap işçiliğiyle yapılmış. Duvarlarına mezar taşları yaslı, küçük kapısı ve tek kepengi aralık bırakılmış, içinde bir tahta tabureden başka eşya bulunmayan kulübenin ne olduğunu anlamak için etrafında birkaç tur atmak gerekiyor. Tarikata girmeden önce müritlerin kapandığı inziva odalarını çağrıştıran yapı, mahallenin mescidi. Mermer kitabeli kapısındaki asma kilide bakılırsa, her sabah açılıyor, gece kapanıyor. Kaya mezarlarının bulunduğu tepenin hemen altındaki badem bahçelerinin bir kısmı parsellenmiş, ağaçları kesilmiş; sütunlu, havuzlu, helezonik merdivenli Beyaz Saray yavrusu iki villaya mekan olmuş.
Villaların, restore edilmiş evlerin, çevredeki sitelerin sahipleri İngilizler. Çoğu emekli ve yılın önemli bölümünü burada geçiriyor. Kaçak zemin katlarını hasırla örtüp, iskan alacak kadar çevreye uyum sağlamışlar. Pansiyonculuk yapıp, beldenin merkezindeki küçük kafe, şarap evi ve birahanelerde bir araya geliyor, yerli halkla ilişkilerini mesafeli tutuyorlar.
2500 yıllık Likya şehri Kadyanda’ya çıkan yolda bir başka sürpriz karşılıyor konukları. Selçuklulardan kalma tarihi caminin soluna yerleştirilen minaresi yıkılmış. Kaidesine dört hoperlör kondurulmuş. Merkezde yeni cami yapılmasına karşın, hâlâ ibadete açık. Depremle yıkılan, yüzyıllardır yağmalanan, kalıntıları Londra’daki British Museum’a kadar ulaşan Kadyanda ise doğanın ve insanoğlunun acımasızlığına inatla direniyor. Antik tiyatrosu, koşu yolu ve lahit mezarları kısmen ayakta.
800 YIL GÖÇ ALMADI
Yeşil Üzümlü, yüzlerce yıl boyunca evlilikler dışında göç almayan nadir yerleşimlerden. Selçuklulardan bu yana nüfus yapısı değişmeden gelmiş. 10 yıl önce İngilizlerin keşfetmesiyle hızlı bir dönüşüme sahne olmuş. 2800 nüfuslu beldedeki 1000 haneden 400’ü İngiliz, 30’u Alman, geri kalanlar diğer ülkelerden.
Yıllarca tütüncülük, bağcılık, hayvancılık yapan bölge halkı, şimdilerde gelirini emlak satışından sağlıyor. Arazi fiyatları astronomik rakamlara ulaşmış. Buna karşın bağcılık devam ediyor. Toplamı 300 dönümü bulan bağlarda yetişen sofralık çam büzgülüsü, tergömlek üzümleri tüm yörede meşhur. Şaraplık kalecik karası, cabernet sauvignon ev atölyelerinde işleniyor. Yıllık 30 tonu bulan şarap üretimi tatil köylerine satılıyor. Şıradan ayrıca pekmez, pestil, cevizli sucuğa benzer şekerlemeler yapılıyor. Sayıları azalmakla birlikte evlerdeki tezgahlarda hâlâ başörtüsü yapılan “dastar”lar dokunuyor.
Geçen yıl bölgeye yapılması planlanan çimento fabrikası, beldede İngilizlerin de katıldığı güçlü bir sivil toplum hareketinin oluşmasını sağlamış. Aralarında 30 bin TL toplayan, bir dizi dava açan, gösteriler düzenleyen halk mücadelesini bu ay zaferle noktaladı. İdare mahkemesi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği olumlu ÇED raporunu iptal etti. Sivil toplum hareketi şimdi bölgede butik şarapçılığın, pansiyonculuğun, mantarcılığın gelişmesi için çaba gösteriyor.
DEFİNE AVCISI GİBİ
Çevredeki çam ormanları şubatta canlanıyor. Leziz kuzu göbeği başta olmak üzere çok sayıda yabani mantar beliriyor. Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Halil Solak’ın bugünlerde tamamladığı araştırmaya göre, Akdeniz kıyı şeridindeki illerimizde 364 tür yabani mantar yetişiyor. Bunlardan yüzde 50’si yeniyor. Bazıları öldürücü, bazıları ise etkisi uzun zamanda ortaya çıkan tehlikeli türler. Yeşil Üzümlü, bölgedeki en verimli alanlardan. İlkbahar ve sonbaharda çintar, morel, et melkisi, keçeli, dede mantarı, kedi kulağı, mavi cincile gibi ekonomik değeri yüksek mantarları toplayan köylüler önemli gelir elde ediyor. Verimli geçen sezonlarda, bazı köylülerin mantardan traktör alacak kadar para biriktirebildikleri söyleniyor. Köyün cuma günleri kurulan pazarında kilosu 30 TL’ye satılan kuzu göbeği, Fransa ve İtalya’ya vardığında fiyatı üçe katlanıyor. Nadir bulunan ve ortalama 20 TL’den satılan matsutaki ise ihraç edildiği Japonya’da 15 katı fiyata alıcı buluyor.
Yeşil Üzümlü’nün çevresindeki ormanlar botanik meraklıları için bir cennet. Şubatta kardelenlerle başlayan çiçek şöleni, nisanda iris gibi dağ çiçekleriyle sürüyor. Bunları, farklı dönemlerde açan 300’e yakın türde orkide izliyor. Bu çiçeklerin birçoğu endemik ve koruma altındaki türler. Likya Salamanderi gibi sürüngenleri, kartal, şahin, ağaçkakan ve çok sayıda ötücü kuşu, kurt, tilki, yaban domuzu gibi hayvanları da ormanlarda gözlemek mümkün.
SONBAHARDA MANTAR, ŞARAP FESTİVALİ YAPILACAK
28 yıl önce ilk şarap festivalini düzenleyen Yeşil Üzümlü, bu girişim başarısızlıkla sonuçlanınca festival faaliyetini askıya almıştı. Geçen yıl köyde zehirli mantar türleri hakkında tartışma yaşandığı dönemde, Yenimahalle Muhtarı Süleyman Çatal, televizyonda mikolog Jilber Barutçiyan’ın konuşmasına rastladı. Köylü bir araya gelip Barutçiyan’ı davet etti. Köy kahvesinde yapılan eğitim çalışmasından sonra, Orman İşletme Müdürü Reşat Tunç ve Belediye Başkanı Önder Genç’in desteğiyle festival düzenlenmesi kararlaştırıldı. 10-13 Nisan arasındaki festivalde panayır, paneller seminerler, atölye çalışmaları, mantar avları, en büyük mantarı bulma yarışması, fotoğraf sergileri, diya gösterileri düzenlendi. Jilber Barutçiyan amatör mantarcılık, Muğla Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Allı zehirlenmeler, Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu yabani mantarların ekonomik değerleri üzerine konuştu. Orhan Çelen, Likya uygarlığını, Dr. Mustafa Temimhan butik şarapçılığı anlattı. Konserler verildi. Bu arada konuklara mantar çorbası ve mantarlı yemekler ikram edildi. Yörede yaşayan yabancıların oluşturduğu “FIG” adlı grup panayıra stand açarak destek verdi. Etkinlikleri izlemeye Türkiye’nin dört bir yanından mantar meraklıları geldi. Çoğunluğu Google’daki “mantar dostları” grubunun üyeleriydi. Etkinliğin bağbozumu döneminde şarap ve mantar festivali olarak genişletilerek tekrarlanması planlanıyor.
GÖNÜLLÜ DOĞA REHBERİ
Fethiyeli doğa dostu Ali İhsan Emre (52) aslında matematik öğretmeni. Uzun yıllar MTA’da çalışmış, harita hazırlamış. Kayaköy’de yaşıyor, doğa dostlarına gönüllü rehberlik yapıyor. Her pazar grupları farklı bir rotadan yürütüp, çevrenin doğası, bitkileri, hayvanları, tarihiyle ilgili bilgi veriyor. 40 ayrı rotadaki yürüyüşler ücretsiz. Toplu ulaşım araçlarıyla erişilemeyen noktalara gidildiğinde sadece ulaşım ücreti ödeniyor. (www.fethiyedoga.org)
NEREDE YENİR
Yörede taze mantardan birçok farklı yemek yapılıyor. Mantarın bir kısmı kurutuluyor. İhtiyaç olduğunda süte yatırılıp kullanılıyor. Yeşil Üzümlü’ye yolunuz düşerse, meydan yakınındaki Soylu Pide Salonu’na uğrayın. Hüseyin Soylu, kendi topladığı kuzu göbeği mantarlarıyla leziz pideler, pizzalar hazırlıyor. Kalecik karası ve cabernet sauvignon’dan üretilen yöre şaraplarını Şarapevi’nde tadabilirsiniz. Fethiye, Yeni Üzümlü yolu üstündeki Av Evi, bölgenin en iddialı restoranı.
NEREDE KALINIR
Beldedeki İngilizler havuzlu villalarını İngiltere’deki web siteleri üzerinden, haftalığı 800 - 1500 TL arasında kiralıyor. Belediye bu yıl pansiyonculuğu teşvik projesi başlattı. Köy evleri restore edilip, pansiyona dönüştürülecek. Fethiye’de kalıp, saat başında eski otogardan kalkan minibüslerle, 20 dakikada Yeşil Üzümlü’ye ulaşabilirsiniz. Beldedeki tek butik otel, merkezin 5 kilometre dışında, orman içindeki Dikencik bölgesinde. Dikencik Evleri, iki taş yapıda toplam sekiz odadan oluşuyor. (www.yesiluzumlu.com)