Paylaş
İlkuçan ‘GS Euro Protection’ adlı güvenlik şirketiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Paris ziyaretinde Türk vatandaşlarıyla yaptığı ve 2000’e yakın kişinin katıldığı toplantının koruma ve güvenlik görevini de üstlenmişti.
MUAMMER ELVEREN-SELAHATTİN İLKUÇAN / FOTO GALERİ
Koruma denince akla ilk gelen isimdi
Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’nin katıldığı bazı organizasyonların da güvenliğini sağlarken Fransa’nın dünyaca ünlü stadı ‘Stade de France’ta yapılan birçok büyük maçta son derece zorlu koruma görevleri gerçekleştirmişti.
Selahattin İlkuçan, siyasilerden sanatçılara, işyerlerinden alışveriş merkezleri ve fuarlara, statlardan ünlü futbolcu ve tanınmış işadamlarına dek birçok kişi ve işyerini korurken gözünü budaktan sakınmayan elemanlarıyla Fransa’da ‘koruma’ denince akla gelen ilk isimlerden biriydi.
Askerliğini komando olarak yaptı
İlkuçan, askerliğini komando olarak yaptıktan sonra 1989 yılında Antalya’dan Fransa’ya geldi. Bir süre Devlet Demiryolları’nda çalıştıktan sonra tanınmış bir güvenlik şirketinde staj yaparak meslekte uzman 60 güvenlik elamanıyla “GS Euro Protection” şirketini kurdu. Şirkette, kadrolu elemanlar dışında, yaptıkları iş başına ücret alan 100’ün üzerinde güvenlik elemanı çalışırken gelen iş taleplerine göre eleman sayısı iki hatta üç katına çıkarılıyordu.
Haberi duyunca şoke oldum
Selahattin İlkuçan Paris’te sıklıkla görüştüğüm birkaç arkadaşımdan biriydi. Öldüğü haberini alınca şoke oldum, inanamadım. Çünkü iki gün önce Facebook sayfasına yüklediği bir videoda sunuculuk yaptığını görünce, ‘Hayırdır televizyonculuğa mı soyundun’ notunu yazarak takılmıştım. Ölüm haberini doğrulatmak için ortak arkadaşımız Gazeteci Tansu Sarıtaylı’yı aradım. Tansu, ‘Maalesef, saat 14.00 sularında aracıyla Seine nehrine düşüp hayatını kaybetmiş, inanılacak gibi değil ama polis de eşi de bunu doğruladı’ deyince uzun süre hareketsiz kaldım. İşinde son derece titiz olan bir arkadaşımızdı. Paris’teki son görüşmemizde bana güvenlik şirketini gezdirdikten sonra yaptıkları işin püf noktalarını şu sözlerle anlatmıştı:
Anlık dalgınlık hayata mâl olabilir
“Size birinin canını emanet ediyorlar, onun programına göre koruma yöntemlerini belirlemeniz gerekiyor. Koruduğunuz şahıs tehlikenin nereden ve nasıl geleceğini bilemeyebilir. O yüzden kendisi için tehlike yaratacak bir istekte bulunursa olmayacağı konusunda uyarmanız gerekir. Aslında onun bir nevi hareket serbestisini kısıtlıyorsunuz, nerede uzun durabilir, nereden süratle geçmesi gerekir, konuşma yapacaksa nerede durması nerede durmaması lazım, bütün bunlar çok deneyim ve sıkı disiplin isteyen şeylerdir. Anlık dalgınlık veya taviz size emanet edilen şahsın hayatına mal olabilir.
Kişileri, işyerlerini ve evleri koruyoruz
Bir işyeri güvenliği için de durum aynıdır, bize kurumlarını yani mallarını emanet ediyorlar, bu emanete hiçbir zarar gelmemesi için gerekli bütün önlemleri almak zorundasınız. Bazen bu güvenlik önlemleri işyerini emanet eden yöneticiyi bile rahatsız edebilir ama artık onun sözü değil sizin koruma planınız geçerlidir. Bu işte karşılıklı saygı ve güven şarttır, bizim görevimiz korumayı en iyi şekilde gerçekleştirmektir. Halen güvenliği sağladığımız 24 saat koruduğumuz birçok şirket ve işyeri var. Bunların dışında koruduğumuz özel kişiler ve iş yeri sahipleri var, bunların hem iş yerlerini hem de evlerinin güvenliğini sağlıyoruz.
Kadife eldivende çelik elli elemanlar
Koruma veya güvenlik denince hep güçlü kuvvetli, vücudunu geliştirmiş bir halterci akla geliyor ama hiç de öyle değil. Tabii ki güçlü kuvvetli olmak gelişmiş vücutlu olmak iyidir ama bu yeterli değildir. Güvenlik elemanının iyi eğitim almış olması, sabırlı, iyi niyetli ve saygılı olması şarttır. Biz elaman seçerken, kadife eldiven içinde çelik eli olanı tercih ederiz. Elemanlarımızın çoğu uzak doğu sporlarından en az birini çok iyi biliyor. Alışveriş merkezlerinde, mağazaların güvenliğini korumada elektronik kontrol cihazlı çalışmalarda, kadınların üstünü aramalarda kadın güvenlik elemanlarımızı görevlendiriyor, 15 özel eğitilmiş köpekli elamanımızı kullanıyoruz.”
Herkesi korurken kendini koruyamadı
Evet… Selahattin İlkuçan işini çok ciddi yapıyor, yaşamayı çok seviyordu. Devamlı gülümseyen, kimsenin hatırını kırmayan, ailesi ve çocuklarına düşkün biriydi. Türkiye ve Atatürk aşığıydı. 29 Ekim, 10 Kasım ve 30 Ağustos’ta Paris Büyükelçiliği’ndeki kutlamalarda mutlaka hazır bulunurdu.
O gün ne oldu, kafasında ne vardı, ne düşündü bu soruların cevapları maalesef onunla gitti ve hatırlarda hep gülümseyen yüzü kaldı. Nurlar içinde yatsın…
Paylaş