Paylaş
Bu sözleri, beni dün Başbakan’ın geride bıraktığımız bir yıl içinde özellikle eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklanmasının ardından başlamak üzere özel yetkili mahkemelerin işleyişi ve “tutuksuz yargılamalar” konularında yaptığı açıklamalar üzerinde bir arşiv taramasına yöneltti.
Bakın bu konudaki açıklamalarını yorumsuz bir şekilde yan yana getirdiğimde ortaya nasıl bir tablo çıktı:
1. ARZUMUZ TUTUKSUZ YARGILAMADIR
“Orgeneral İlker Başbuğ iki yıl tabii Genelkurmay Başkanı olarak, Başbakan olarak beraber çalıştığımız bir mesai arkadaşımdır ve burada tutuklama yoluyla değil de tutuksuz yargılanma yolu -ki her zaman söylediğim tezimdir- olması bizim her zamanki arzumuzdur. Ve bunun da süratle bu noktada neticelenmesi yine şahsımın ve partimin arzusudur. Çünkü bu şekildeki bir yolu biz, isabetli bir yol olarak görmüyoruz.” (9 Ocak 2012, gazetecilere açıklama.)
2. NİÇİN İLLA TUTUKLU YARGILAMA YAPILIYOR
“Bizim bütün derdimiz... Her gelenin tutuklu olarak sevki değil, mümkün olduğunca bunu minimize etmenin gayreti içinde olalım. Bütün bunların tabii hepsinin bize getirdiği çok farklı yükler var. Bir taraftan demokrasi ülkesi diyorsun, öbür taraftan da tabii ne geliyorsa at... Bu işleyişin üzerinde düşünmek suretiyle bu tür yanlışların olmaması gerekir. Bu sadece (Savcılığın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişimini kastederek) MİT olayı değil. MİT’in dışında da bazı birimlerde aynı durumlar söz konusu olabilir veya herhangi bir vatandaşımız olabilir. Bu noktada atılması gereken bir adım var.
Bizim bir defa şu anda hedeflerimizde şu var; mesela tutuksuz yargılanabileceği halde maalesef tutuklu yargılanan insanlar var. Bu askerdir, bu gazetecidir, bu ne bileyim bir siyasidir, kim olursa olsun... Yani bu insanların tutuksuz yargılanmaları mümkünken niçin illa da bir tutuklu yargılanma yapılıyor? Bu süreci çok daha farklı bir şekilde yumuşatarak atlatmamız lazım. Ve bunlar tabii ülkede yargıyı da zor duruma sokuyor. Yargı da aslında sıkıntıya giriyor. Yargıya güven çok ciddi manada artmışken şimdi azalmaya başladı. Bunları da görmemiz lazım.” (6 Haziran, ATV)
3. HAKSIZ YERE TUTUKLANANLAR OLABİLİR
“İlker Paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını dahi, yargıda olmasına rağmen söylüyorum, doğru bulmuyorum. Tutuksuz yargılanmasından yana olduğumu da taa başta söyledim.”
(“İçeride haksız yere tutuklu olduğunu düşündüğünüz kişiler var mı, subay olsun milletvekili olsun” sorusu üzerine...) “Şimdi tabii ki vardır. Yani şu anda içeride olan insanların hepsi haklı yere içeridedir diyemeyiz. Kim bilir burada düşünce noktasından hatta hatta geçin onu normal adi suçlarda bile birçok insan haksız yere içeri atılabiliyor.” (5 Ağustos 2012, ATV)
4. ÇAĞRILAN SUBAYLAR GELDİ, BU BİR İNCELİKTİR
“Silahlı Kuvvetler mensuplarının tutuklu değil, tutuksuz yargılanması olabilir ve olması da gerekir. Çünkü ben kolay kolay bir Silahlı Kuvvetler mensubunun bu ülkeden kaçacağına ihtimal vermiyorum. Sivillerden kaçanları biliyoruz da ama şu ana kadar Silahlı Kuvvetler mensuplarından istifayen ayrılıp bir tane kaçan var ama bunun dışında olmadı. Hatta ben burada başka bir örnek vericem, NATO’da görev yapan (Balyoz davası hükümlüsü Tuğgeneral Hakan Akkoç’u kastediyor) veyahut da şu anda bizim yurtdışında görev yapan personellerimizden bu süreç içerisinde olanlar bakın çağırılmışlardır ve onlar orada ailelerini bırakmak suretiyle çıkıp gelmişler ve tutuklanmışlardır. Şimdi bu bir inceliktir. Burada bir hassasiyet var, öyleyse tutuksuz yargılarsınız. Eğer hakikaten mahkûmiyet varsa, hüküm giyeceklerse, giydikten sonra da zaten cezasını çeker, o ayrı bir konu ama bu şekildeki bir yaklaşım hakikaten ülkemizde birçok gerginliğe, sıkıntıya neden olmuştur. Bunu üzülerek söylemek durumundayım.” (Aynı mülakat)
5. KAÇMAYACAK OLANLAR TUTUKSUZ YARGILANMALI
“Ben başından beri kaçması mümkün olmayanların, komuta kademesinin tutuksuz yargılanmasını savundum.” (14 Eylül 2012, Kiev basın toplantısı.)
6. MUVAZZAF KADRO TUTUKSUZ YARGILANMALIYDI
“Bizim baştan beri söylediğimiz şey şuydu; Türk Silahlı Kuvvetleri’nden içeri alınan muvazzaf kadronun tutuksuz yargılanması benim başından itibaren temennimdi ama kararı bu şekilde verdiler, bu şekilde yürütüldü.” (27 Eylül 2012, NTV)
7. TEKLİF ETTİM ÖTESİNE GEÇEMEM
“TSK’nın kendisiyle ilgili olan boyutunda şüphesiz ki rahatsızlıklar var. Bazı rahatsızlıkları bizim de paylaştığımız oluyor. TSK mensuplarıyla ilgili veya bu ülkeden kaçma şansı olmayanlarla ilgili kişisel bir yaklaşımımdır, tutuksuz yargılanma yolunu teklif etmişimdir, benimsemişimdir. Ama bunun ötesine geçemem.” (21 Aralık 2012, NTV)
8. BİZİ DE ÜZÜYOR
“Bazı tutuklularla ilgili konuda benim bir rezervim vardı. Kaçması söz konusu dahi edilemeyecek olan insanlarla alakalı burada bir tutuksuz yargılama mekanizmasını çalıştırmakta fayda olacağı inancımı daha önce zaten söyledim. Bu konudaki düşüncem yine aynıdır. Savcısı, hâkimi kimin kaçacağını, kimin kaçmayacağını çok çok iyi bilir...
Burada hakikaten canı yanan aileler var, sıkıntıya düşen aileler var. Sadece bana değil, Genelkurmay Başkanımıza ulaşıyor. Genelkurmay Başkanımıza ulaşamadığı zaman ailesine ulaşıyor. Diğer kuvvet komutanlarımıza ulaşıyor. Biz de bir araya geldiğimizde bu konuları dertleşiyoruz. Bu tabii ister istemez bizi de üzüyor.” (28 Aralık 2012, TRT)
Paylaş