Bir nalbur dükkanından zirveye...
Denizcilik sektörünün önde gelen firmalarından Safter'in Yönetim Kurulu Başkanı Saim Ergün ve Pazarlama Müdürü Ayhan Safter ile dün başladığımız röportajın ikinci kısmını bugün okuyabilirsiniz...
İlk Bölüm: Tekne keyfi 850 YTL'den başlıyor
- Safter'in kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Safter 1979 yılında küçük bir nalbur dükkanı olarak Kadıköy Hasanpaşa'da kuruldu. Daha sonra DYO'nun bayiliği ve Şişe Cam cam elyaf grubunun bayiliği alındı. Yıllar içerisinde kendini geliştirdi ve beş ayrı firma kuruldu. 1996 yılında kabin üretimine, 2000'li yılların başında da tekne işine girdik.
- Tekne üretimi nereden aklınıza geldi?
Â
Eren GÃœLER YAZIYOR |
performans ve enerji gerektirir hale geldi, kendiliğinden büyüdü.
- Başlarken işin bu kadar büyüyeceğini düşünüyor muydunuz?
Â
" Bugün biz olmasaydık insanlar 3.5 metrelik tekneyi 3.5-4 bin YTL'ye alacaktı. " |
Â
Bugün biz olmasaydık insanlar 3.5 metrelik tekneyi 3.5-4 bin YTL'ye alacaktı. Biz sektöre girerek çılgın bir karar aldık ve tüm şimşekleri üzerimize çektik. Dedik ki; 5 sene para kazanmayalım, hayatımızı devam ettirelim yeter. Ve işe başladığımızdan bu yana çok güzel tepkiler alıyoruz.
- Yani bütün iş bir nalbur dükkanından çıktı...
Bunların hepsi aslında bir birikim sonucu. Biz bir nalbur dükkanından buraya geldik ama o dükkanın öncesinde 35 yıllık emek var. Babamız 35 sene havaalanı inşaatlarında çalıştı, oradan emekli oldu. Aldığı emekli parası ile de birşeyler oluşturuldu.
Yarın: Fiber teknenin avantajları ve dezavantajları neler? Ortaklık teklifleri geliyor mu? Şirketin yeni hedefleri neler? Tekne için ehliyet gerekiyor mu? Yeni yasa vergilerde avantaj sağlayacak mı?
- Ailede bu işi yapan var mıydı?
Â
Bu işle ilgili hiçbir şey yoktu öncesinde. Yavaş yavaş, öğrene öğrene ilerledik. Bunun sonucunda yaptığımız iş birbirine bağlantılı işler. Elyaf polyester satıyorsunuz, onun beraberinde mobo kabin üretiyorsunuz, onun yanında tekne yapıyorsunuz. Yani bunlar fiberle polyesterle bağlantılı şeyler.
Mesela bizim tekne işine girmemizde şu faktör de etkili oldu: Yazın biz 3 ay gibi bir süre işlerimize ara veriyoruz. Yaz ayları tatil ayıdır bizim için. Biz bu boşluğu nasıl kapatırız dedik. Geriye dönük yaptıklarımıza bakınca şu tekne işiyle de bir ilgilenelim dedik. Bunun neticesinde buraya kadar geldik.
-Çalışanlar hep aileden mi?
Burada herkes en azından 5-6 yıllık çalışandır. Çalışanlarımızın yüzde 70'lik bir bölümü de kurulduğumuz 1996 yılından bu yana burada çalışıyor. Bu bir ekip işi. Buradaki herkes aileden sayılır. Düğünü derneği herşeyi beraber yapılır.
- Tekne üretim kapasiteniz ne kadar?
" Bu işle ilgili hiçbir şey yoktu öncesinde. Yavaş yavaş, öğrene öğrene ilerledik. " |
- Üretim ağırlıklı olarak ne zaman yapılıyor?
Biz fuarın ardından şubat ayında üretime başlarız, Temmuz 15'e kadar devam ederiz. Asıl üretim dönemi kış sonu ve ilkbahardır. Arada gelen talepleri de dikkate alıp modeller üzerinde oynamalar yapabiliriz.
- En çok satışı ne zaman yapıyorsunuz?
Â
En çok satışı okullar kapandıktan sonra yapıyoruz. Haziran'ın 15'inden sonra işlerimiz keyifli olur. Kışın satışlar çok zayıf olur ama biz de o süreyi planlamalarla geçiririz. Üretim durur ama çalışma devam eder.
Â
- Kaç tane üretim tesisiniz var?
İstanbul Kartal'da tek bir üretim tesisimiz var ama iki bölümden oluşuyıor. Bir tarafta kabin üretimi diğer tarafta tekne üretimi yapılıyor.
- Kabin üretimi ne kadar?
Kabinde aylık 300-350 adet üretim yapıyoruz. Genel olarak asıl büyük işimiz kabin. Kabin olmasa bizim 3-5 aylık bir tekne üretimi ile ayakta kalmamız mümkün değil. Bir Antalya veya Bodrum gibi değil burası.
Â
- Teknede ihracat yapıyor musunuz?
" Biz bir nalbur dükkanından buraya geldik ama o dükkanın öncesinde 35 yıllık emek var. " |
- Cirodaki payı ne kadar?
Â
İhracatın payı yüzde 35-40'ı zorluyor.
- Burada hedefiniz nedir?
Hedefimiz yüzde 50-50'yi geçmek. Bundan sonra daha çok ihracata yöneleceğiz. Bizi her açıdan daha çok tatmin ediyor. İhracat hem peşin para hem de yüksek kazanç anlamına geliyor. Ayrıca ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Ama biz hiçbir zaman halkımızı bir kenara atıp, onları unutup sadece dışarıdakilerin zevkine ve keyfine göre üretim yapmayacağız. Kendi insanımıza da, onların bütçesine göre imalat yapacağız. Çok büyük motoryatlar yapsak bile küçük tekneleri asla bırakmayacağız.
Â
Bizim bu işe başlarken ilk hedefimiz kendi insanımızı uygun fiyatlı teknelere bindirmek ve denizi sevdirmekti. Ne yaparsak yapalım ona devam edeceğiz.
Â
- Müşteri profiliniz nasıl?
" Balık bir hastalık ve sevgi. İnsanların en önemli kaçış noktası balık tutmak. " |
- En çok nereye satıyorsunuz?
Â
En çok İstanbul'da satıyoruz. Sonra Akdeniz ve Ege geliyor. Karadeniz'de insanlar hala tahtaya braz daha bağımlı ama yavaş yavaş onu da kırmaya başladık. Bayilerimizle fibere dönüşü sağlıyoruz.
- Kano satışları nasıl gidiyor?
Â
Eskiye nazaran pek parlak değil artık çünkü tüm oteller doyuma ulaştı ve artık insanlar yeni arayışlara girdiler. Daha değişik ve uç noktalarda şeyler istiyorlar. Bir jet veya ATV olduğu zaman artık insan tercihini o yönde kullanıyor. Kano biraz daha basit kaldı.
Â
Ama yunus satışlarındaki canlılık sürüyor. Kiralanan ve para kazandıran bir olay olduğu için, her otelde var veya dışarıdaki bir insan da 5-6 yunus alıp kendisine bir yer ayarladığı zaman o işten ciddi bir gelir elde edebiliyor. Bugün Çorum'un bir ilçesine bile 8-10 tane yunus gönderdik. Bu da insanların bu işin ticaretini öğrendiğini, Türk halkının da yavaş yavaş suya ısındığını gösteriyor.
Bu konuda Denizcilik Müsteşarlığı'nın da çok önemli çalışmaları var. Müteşarlık, bir proje kapsamında, göl kenarındaki, baraj kenarındaki köylere tekne ve motor bağışı yapıyor, insanları su kenarına çekip tanıtım yapıyorlar ve su kültürüne ısıtıyorlar.
İlk Bölüm: Tekne keyfi 850 YTL'den başlıyor
Yarın: Fiber teknenin avantajları ve dezavantajları neler? Ortaklık teklifleri geliyor mu? Şirketin yeni hedefleri neler? Tekne için ehliyet gerekiyor mu? Yeni yasa vergilerde avantaj sağlayacak mı?