Güncelleme Tarihi:
Ali Sabancı ile Pegasus'un merkez binasında yaptığımız görüşmeye biraz erken gidince çalışma ofisini ayrıntılı bir şekilde inceleme fırsatı da buldum. Lüksten ve gösterişten kaçınılarak dekore edilmiş, sade ve basit bir ofis. Sabancı'nın odası da öyle. Üzeri evraklarla ve dosyalarla dolu büyük bir masa, uçak maketleri, fotoğraflar, ödüller, bir oturma grubu ve büyük ekran televizyon.
Şimdi Sabancı'nın zaman zaman basına yansıyan ve özellikle maliyete vurgu yapan konuşmalarını daha rahat anlaşılıyor. Bu vurgu ofiste de kendisini hissettiriyor. Zaten röportajda da Sabancı'nın ağzından düşürmediği iki kelime; verimlilik ve maliyet. Bu iki konunun çok önemli olduğunu düşünüyor. Bir de paylaşma... 'Hep kendin kazanırsan olmaz, bunu paylaşman lazım' diyor.
Ve bir örnek... Pegasus geçen sene elde ettiği 15 milyon euro kârın yüzde 10'unu, yani 1.5 milyon eurosunu çalışanlara dağıtmış. "Verimlilik düşük maaş vermek değildir" diyor, "çalışanı herşeyden haberdar edeceksin, açık olacaksın. İşi sahiplendireceksin..."
Ali Sabancı bir de yaptıkları kampanyaların altını özellikle çiziyor. Bu sene her hafta bir kampanya gelecek. En çarpıcı olanı ise kuşkusuz 350 bin bedava bilet kampanyası. Dört haftada 75 bin tanesi gitmiş bile. Geride halen 275 bin tane bedava bilet kalmış. Ama Pegasus her hafta yeni bir kampanya ile markaya ve ucuz uçma algısına yatırım yapmaya devam edecek...
Eren GÃœLER YAZIYOR
Â
- Pegasus'u nereden nereye getirdiniz?
Pegasus 2005 yılı kasım ayında tarifeli uçuşlara başladı. O yıl biz 1 milyon 962 bin misafir taşımışız, bunun 115 bini tarifeli. 2007'ye geldiğimizde ise toplam yolcu sayısı 4 milyon 104 bine çıktı. Yani 2005'ten 2007'ye yüzde 100'ün üzerinde büyüdük.
- Tarifeli yolcu sayısı ne oldu?
Asıl heyecanlı olan orası zaten. 115 binden 2 milyon 990 bine çıktı. Neredeyse 30 kat arttı. İşte bizim asıl hedefimiz de tarifeli yolcu sayısını artırmaktı.
-Neden tarifeli yolcu sayısının üzerinde duruyorsunuz?
Â
Şimdi Pegasus diyor ki; orta ve uzun vadede dünya havacılık sektörü Batı'daki düşük maliyetli havacılık şirketlerinin de gelişmesi ve Türkiye'ye gelmesi ile tarifeliye kayacak. Ne demek bu? Mesela adam eskiden tatil için tur paketi alırken, şimdi giriyor internete, otelini ayrı seçiyor, uçağını seçiyor, havaalanında transferini seçiyor... Bu internet olayı işi çok kolay hale getirdi. Böyle baktığınız zaman hayat nerede oluyor? Düşük maliyetli tarifeli havayollarında oluyor.
Biz zannediyorum ki bunu Türkiye'de ilk göreniz. Çünkü THY dışında esas işini tarifelide bulan ilk havayolu biziz.
THY'NÄ°N ARKASINDAN Ä°KÄ°NCÄ°YÄ°Z
-DiÄŸer taraftaki iÅŸiniz de devam ediyor ama...
-Bu büyüme sizi sektörde nereye getirdi?
İki sene evvel başladığımızda o zaman THY ile birlikte önümüzde 5 havayolu vardı. Şimdi ise Türkiye'de THY'den sonra en büyük havayolu olduk. Biz 2007'yi 'THY'nin arkasından Onur gelir, sonra da biz geliriz' diye düşünmüştük. Ama Onur'u da geçtik biz bu sene. Yüzde 12-13 civarında geçtik.
- Pegasus sizden önce de pazarda vardı değil mi?
Evet vardı. 1990 yılında kurulmuş, Çukurova Grubu'nun iştirakiydi. Ama neden sen ben duymazdık? Çünkü sadece tur operatörlerine hizmet ederdi. Ben gidip 'Londra'ya bilet alacağım' desem alamazdım. Ha Londra'ya tura gidiyorsundur, o zaman Pegasus'la uçabilirdin. Ama o zaman ne oluyor? O zaman marka ön plana çıkmıyor.
Diyelim ki buradan turla Roma'ya gideceksin ve Jolly Tur'dan bilet aldın. Jolly hangi havayolu ile anlaşmışsa o havayolu uçuruyor seni. Ama esas ön planda olan ne, tur operatörünün markası. Yani tam anlamı ile fasonculuk gibi birşeydi. Tekstilde var ya, aynen öyle birşey.
BU SENE ÇOK ZOR GEÇECEK
- Sektörü bu sene için nasıl görüyorsunuz?
Â
2007 ile 2008 arasında havacılık sektörü açısından büyük bir uçurum olacak. Gündüz ile gece kadar farklı olacak. 2009-2010'da da kötü etkilenecek. Neden? En basiti petrol, 120 dolar. Yakıtı biz 95 dolar üzerinden bütçelemiştik. Dünyada hiçbir havayolu uçağı su ile uçuramıyor, yakıt lazım. Demek ki yakıt böyle yükseldiği zaman, eee bunu misafirlere bu kadar kolay yansıtamıyorsunuz, öyleyse başka ne yöntemi var? Daha az kâr edeceksiniz ya da daha az büyüyeceksiniz.
2008 dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bocalamaların yılı olacak...
Â
-Sizin hedefiniz nedir?
Â
Bakın bu otellerde de böyledir. Ben mesela geçen hafta Prag'daydım. Four Seasons'da kalıyorum. Şimdi yolda yürüyorsunuz, bir sürü güzel otel var. Görüyorsunuz işte harika oteller... Ama ismini bilmiyorsunuz. Belki daha ucuz, belki daha iyi ama o markayı tanımıyorsunuz. İşte internetten yer ayırtırken direkt Four Seasons'a bakıyorsunuz. Marka olmak da böyle birşey.
2008 zor bir yıl olacak. O nedenle maliyetlerimize ve verimliliğimize azami konsantre olmamız lazım... Başka çaremiz yok. Bunun dışında markayı ön plana almamız ve doğru koltuğa oturtmamız lazım.
HER HAFTA YENÄ° BÄ°R KAMPANYA GELÄ°YOR
- Kampanyalar devam edecek mi?
Şimdi biz iki şey yapacağız. Birincisi markamıza yatırım yapacağız, ikincisi satış pazarlama ağımızı daha dinamik hale getireceğiz.
Her hafta değişik bir kampanya yapacağız. Bizim şemsiye kampanyamız oluyor, daha uzun süreli, onun altında da her hafta yeni bir kampanya olacak. Böyle arka arkaya kampanyalar gelince sen ne yapacaksın o zaman? Bir yere uçacakken diyorsun ki; "dur bir dakika Pegasus'a bakayım. Çünkü bunlarda denk gelirse ucuz bilet yakalarım" İşte böyle bir algı oluşuyor.
Şimdi bizim favori şemsiye kampanyamız 350 bin bedava bilet. Bu ekim sonuna kadar devam edecekti ama çok ilgi görüyor ve biz yıl sonuna kadar uzatacağız.
Â
Bunun bize ne faydası oluyor? Bir kere misafire birşey sunuyorsun. Diyorsun ki, "Cumartesi veya pazar bilet alırsan, 350 bin tane bedava bilet bekliyor seni"...
Şimdi diyeceksin ki 'bırak bu işleri, 2 bin 3 bin tane bedava bilet satıyosun'. Gel beraber bakalım, kaç tane bilet satmışız.. Geçen hafta sonu itibariyle tam 75 bin 256 adet bedava bilet vermişiz. Bunu yapıyosun, doluluk oranları artıyor. Bu çok önemli bizim için, talep yaratman lazım.
350 bin biletin yüzde 20'si 4 haftada gitmiş ve sadece hafta sonları satılıyor. Bazı acentalarımız pazar günleri acentalarını açıyor bu biletleri satmak için. Çünkü onlar da kazanıyor. Elbette kazanacaklar... Hep bana hep bana olmaz, birlikte kazanmak gerekiyor...
MÜŞTERİ ÇALMIYORUZ, PAZARI BÜYÜTÜYORUZ
Bu sene her hafta birşey yapacağız. Mesela diyeceğiz ki, perşembe alırsan şu, salı alırsan bu veya başkası... Öyle günler olacak ki, diyeceğiz ki mesela Ali'nin doğumgünü... İsmi Ali olanlar... Çeşit çeşit kampanya yapacağız. Bizim şirket marka ve pazarlamaya çok kafa yoruyor... Bu kampanyalarla temel hedefimiz 'Pegasus ucuzdur ve burada fırsat vardır' algısını yaratmak.
- Müşteriler en çok neye önem veriyor?
Misafirler ne istiyor biliyor musun? Güvenilir ve en ucuz fiyattan uçmak istiyor. Artık kimse 'şu havayolunun biletleri pahalı ama onun salatası çok güzel' demiyor. Demezler...
Ben mesela dün Antalya'dan geldim, uçak yüzde 100 doluydu. Şöyle bir kafamı kaldırıp etrafa baktım, Louis Vitton marka çantalı üst gelir grubundan yönelik insanlar da vardı, alt gelir grubundan misafirler de vardı. Demek ki onlar da, eğer uçak zamanında kalkarsa, güvenliyse, en düşük fiyattan uçmayı tercih ediyor. Artık enayiler kalmadı...
Misafirler uçağın içerisinde güleryüz arıyor, ikram onlar için ikinci üçüncü sırada. En önemlisi tabii güven, eşdeğer ve fiyat. Çünkü artık bu iş bir meta haline geldi. Uçmak hiç bir şekilde ayrıcalık değil. Uçmak eskiden erişilmezdi ama artık 20 YTL'den-25 YTL'den bilet satıyorum ben...
ESKÄ°DEN HOSTES MÄ°SAFÄ°RÄ° AZARLAYABÄ°LÄ°RDÄ°...
Â
Bakın ben 10 yaşında Adana'da otururken, Adana-İstanbul uçuşunda hosteslerin misafirleri azarladığını gördüm... Hostes misafiri azarlıyor... Niye azarlıyor
biliyor musun? Çünkü azarlayabiliyordu... Çünkü o misafir azar işitse de onunla uçacak, işitmese de uçacak.
Mesela ben hiç unutmuyorum, bir gün uçakta babamın önüne bir yemek koydular, sıcak olması gereken yemek soğuktu. Babam dedi ki, 'kızım bu yemek sıcak değil...'. Hostes de, 'o zaman sizin yemeğinizi ısıtayım' dedi. Babam da, 'yahu sadece benimkini değil, hepsini ısıtman lazım' dedi. Niye, çünkü istersen uç... Ama artık o günler kalmadı. Bak bugün birçok havayolu var ve talep yaratmak için misafiri cezbetmen lazım.
-Pegasus Kart diye bir uygulama başlattınız. Nasıl gidiyor?
Pegasus Kart bizim için bir pazarlama platformu. Bu kartı alan yüzde 30 indirimli bilet sahibi olabiliyor. Şimdi bu kartın diğer kartlar gibi bir kontenjanı yok. Diğerlerinde puan biriktiriyorsun, bedava bilet hakkın var ama istediğini zaman boş kontenjan olmuyor. Burada ise öyle değil.
Bizde diyelim ki Mudo'dan 100 YTL'lik alışveriş yaptın, kumbarana 1.5 YTL koyuyorlar. Sen mesela en yoğun sezonda Bodrum'a gitmek istiyorsun, bilet fiyatını kaçtan yakalarsan yakala, bu puanlarını kullanıp indirimli alabiliyorsun. Bilet 200 YTL olsun diyelim, 20 YTL de puanınız birikmiş, gidip 180 YTL'ye bilet alabiliyorsun. Plan yaparken hesap yapmanız gerekmiyor, illa boş kontenjanı yakalamaya çalışmak zorunda değilsiniz, çünkü puanları istediğiniz zaman indirim olarak kullanabilirsiniz.
Â
- Bu uygulama ilk mi?
Â
Evet, Türkiye'de ilk. Åžimdi biz bu kartla 2008'in sonunda 80 bin müşteri bekliyorduk. Ama sadece iki ayda 45 bin üye aldık. Her gün de 1000'e yakın baÅŸvuruÂ
geliyor. Demek ki biz bu hedefi aşarız.
KARTA MÜŞTERİ BULAN KAZANIYOR
"Bakın biz burada şirket olarak ne öğrendik biliyor musunuz, anlatayım...
Şimdi geçenlerde bir perakende zincirine girdim, X mağazası diyelim. Alışveriş yaptım, kasiyere gittim, kadın dedi ki 'X kartınız var mı?'. 'Yok' dedim, konu kapandı. Bir sonraki gün tesadüfen aynı mağazanın başka bir şubesine gittim. Yine para öderken kasiyer 'x kartınız var mı?' dedi, 'yok' dedim, konu kapandı. Halbuki orada kartı bana pazarlamaları lazım...
Sonra mağazanın sahibini aradım, kendisi bizim abimizdir, dedim ki, 'Abi herhalde sizin bu kart işi iyi gitmiyor...'
'Nereden biliyorsun?' dedi. Ee dedim çünkü bunu pazarlaması gereken cephedeki kişi bunu pazarlamıyor. 'Yok' diyorum konu kapanıyor. 'Ama bunun sebebi ne biliyor musun' dedim. 'Sen muhtemelen o kartı pazarlayana bir menfaat sunmuyorsun. Çünkü o da kazanacak, sen de kazanacaksın...'
Şimdi Pegasus şunu yapıyor... Mesela ver bana oradaki kart formunu. Ben bunun üzerine kendi ismimi yazıyorum, Ali Sabancı... Şimdi sen bu formu gittin doldurdun ve banka da kart çıkarmayı kabul etti. Ben sana bu formu verdim ya, benim kartıma 5 YTL kontör yüklüyor. Şimdi o zaman ne oluyor, bu benim menfaatime. Ben bir kart sahibi olarak yüz kişiyi kart sahibi yapsam hesabıma 500 YTL puan yatacak. Şimdi herkesi pazarlamacı yapmazsan, daha doğrusu paylaşmayı bilmezsen, o zaman iş ancak belirli bir yere kadar gider. Paylaşmak benim için çok önemli bir konu.
KAZANDIĞINI ÇALIŞANA DAĞITIYOR
VERİMLİLİK ÇOK ÖNEMLİ Ali Sabancı konuşmamızda sık sık verimliliğe vurgu yapıyor. Bu konuyu işin odağına oturtmuş ve çok ciddiye alıyor... "İster gazeteci ol, ister tekstilci, ister başka birşey... Verimlilik çok önemli. Olmadığı zaman hiçbir şey yok. Burada düşük maaş verimlilik değil. İki adam al mesela, birinin maaşı 4 bin, diğerinin 2 bin YTL. Hangisi daha iyi? Bilmiyorum ki... 2'nin bana ne verdiği önemli, 4'ün ne verdiği önemli. 4 bin alan 2 bin alandan üç kat daha fazla verimliyse bana göre 4 ucuz. Bunları hep doğru oturtmak lazım. Verimlilik nedir? Verimlilik düşük maaş değil. Verimlilik insanlara şirkette ne olup bittiğini anlatmaktır. O insana anlatırsan, o zaman insan tasarruf sahibi olur. Şimdi ben periyodik toplantılara katılıyorum burada. Arkadaşlarıma anlatıyorum, bütçemiz buydu, şurada ilerideyiz şurada gerideyiz. Nasıl telafi edeceğiz bunu? Ben söylersem olmuyor, genel müdürüm söylerse de olmuyor. Çalışanların şirkete sahip çıkması lazım. Bakın şu 350 bin bedava bilet kampanyası mesela. Ben Rusya'daydım o sırada. Benim arkadaşlarım bana mesaj atıyor, 'Ali hemen dön, senin yöneticiler bedava bilet dağıtıyor' -Sizin haberiniz yok muydu bu kampanyadan? Benim yönetim felsefem, insanlara dürüst davrancaksın. Eğer insanlara birşey verebilyorsan sürdürebiliyorsan ver. İnsanlarla bilgi paylaşacaksın. Eğer yapmazsan insanlar etrafta bihaber ve işi sahiplenmeden dolaşır. Bu sakıncalı geliyor bana...
Â
Benim böyle bir şemsiye kampanyası yapacağımızdan haberim vardı, Ama benim Pegasus'taki ailem bunun fiyatına ve adetine karar verdi. İşin keyifli tarafı zaten bu. Nedir o? Biz daha yeni yeni pazarlamayı öğreniyoruz. Bana göre Pegasus'ta pazarlamada en ön sıradaki havayolu. Ama kendi içerisinde daha yeni yeni öğreniyor. Biz bundan 1-1.5 sene pazarlamaya ağırlık verelim diye bir tohum atmışız, şimdi makine kendi kendine dşünmeye başladı. Heyecanlı olan bu işte. Patrona sormaya gerek yok.
Â
"Kâr dağıtmaktan daha normal bir şey olabilir mi? Ben zaten vermiyorum ki, bu insanlar hakediyor onu. Bunun en başta ismi konuyor, şu şu şartlar oluşursa kârın şu kısmını dağıtacağız diyoruz ve yapıyoruz.
- İlk defa bu sene mi kâr dağıttınız?
Hayır, kâr ettiğimiz her sene veriyoruz. 2005'te verdik, 2006'da zarar ettiğimiz için dağıtmadık. Ama 2007'de gene verdik. 15 milyon euro kar ettik ve bunun yüzde 10'u olan 1.5 milyon euroyu çalışanlarımıza dağıttık.
ANADOLUJET BAÅžARILI OLAMAZ
- THY AnadoluJet ile yeni bir marka yarattı. Sizce başarılı olabilir mi?
Â
Muhtemelen işlemez. Çünkü bunun dinamik bir yapı olması gerekiyor. Düşük maliyetli havayolları ile bayrak taşıyıcı havayolunu aynı çatı altında yönetemezsiniz. Bu zor. Yani şimdiye kadar dünyada bunu başaran yok. O yüzden zaten yürümez diyorum. Belki THY başarabilir ama zor. Zihniyet farkı var.
- Daha önce AnadoluJet'ten rahatsız olduğunuz yönünde haberler çıkmıştı...
Evet daha önce de söyledim, kendi adıma AnadoluJet'ten rahatsızım. Neden biliyor musun? AnadoluJet benimle rekabet ediyor diye değil. THY neredeyse tüm yurtdışı hatlarda tekel. Yüksek fiyatlardan uçurabiliyor. Oradan kazandığı para ile benimle rekabet etmeye çalışıyor... Ben de diyorum ki, AnadoluJet buyursun, ama ben de yurtdışına buyurayım...
- Siz yurtdışına uçuramıyor musunuz?
Â
Uçuyoruz. Ama mesela Almanya'ya, Hollanda'ya uçuruyorum. E ben Rusya'ya da uçmak istiyorum.
Â
- Niye uçamıyorsunuz?
Â
Çünkü ikili anlaşmalar yapılmış zamanında. O zaman yapılırken bir tek THY varmış. Demiş ki mesela, 'Kazakistan'da şu havayolu uçabilir buraya, Türkiye'den de bu uçabilir.' Devletlerarası bir anlaşma bu. Hükümetlerle ilgisi yok. Ama artık değişmesi gerekiyor. Çünkü bir sürü havayolu var artık...
Â
Hakkını vermek lazım, Sivil Havacılık doğru yolda adımlar atıyor. Çünkü her anlaşma ile ilgili müzakereye oturduğunuzda, anlaşmayı daha esnek hale getiriyor. Ama ben daha agresif olunmasını istıyorum. Çünkü bu durumda kim kazanacak? Müşteriler kazanacak elbette...
- Siz bu havacılık işini neden bu kadar seviyorsunuz?
İş kendi içerisinde çok dinamik. Çok zahmetli ama çok dinamik. Şu uçağa bak mesela. Bu uçak seksi değil mi, güzel değil mi?
Bir de bizim şirkette fabrikanın adresi yok. Fabrika uçak nereye iniyorsa orası... Ve burada 4.1 milyon misafir senin uçağına binmiş inmiş bir yılda... Saatte neredeyse 1000 kişi bizim uçaklarımıza biniyor. Biz şimdi şurada seninle konuşuyoruz, yüzlerce insan inip biniyor. Bu çok dimank ve gündemde bir iş. İşin yorucu tarafları da var ama dinamizmi çok etkiyeci ve beni cezbediyor.
BİZ HAVACILIĞIN GİDİŞATINI DEĞİŞTİRDİK
Â
"
SEKTÖRÜ YÜKSEK EURO KURTARIYOR -Sektörde önünüzü görebiliyor musunuz? Yakıtın böyle olduğu bir dünyada önümüzü görmek zor. Ekonomi olarak bakıyoruz, yakıt yükseliyor... Bir senede neredeyse ikiye katladı. Burada havayollarını şu anda doların euroya karşı değer kaybı kurtarıyor. Zaten onun için de ABD'deki havayolları batıyor. Çünkü onların cirosu da dolar. Hem petrolden hem de dolardan darbe yiyior. Bizim ciromuzun önemli bir bölümünün euro olması o petrol tokadının şiddetini azaltıyor. Bizim maliyetlerimizin yarısı yakıt oldu şimdi. Bu daha üç ay önce yüzde 35'ti. Biz bu aradaki farkı yüklenemeyiz. Bir kısmını yakıt harcı olarak yansıtmak zorundayız. Ama hepsini yansıtamazsınız, çünkü bir taraftan da rekabet var... |
Ha bunu yaparken para da kazanıyoruz. Öyle sosyal amaçlı bir şirket değil burası. Sosyal sorumluluklara da bakıyoruz ama burası para kazanması gereken ticari yer. Biz hem sektöre öncülük ediyoruz hem de para kazanıyoruz..
Ya eskiden Kıbrıs'a dolarla bilet satılırmış dolarla. Ben o günleri bilmiyorum ama şimdi fiyatlar 40 YTL'den başlıyor. Orada da zorda havayolları yok mu? Var ama ben ne yapayım? Başkaları rahatlasın diye birşey yapamam.
Benim rahmetlik Özdemir amcam Toyota Türkiye'nin başında iken Toyota plazaları oluşturdu. Büyük büyük galeriler oluşmaya başladı, sonra diğer markalar da onları takip etti. Daha önce galeriler, servisler böyle apartmaların giriş katlarında filan yer alıyordu. Sonuçta onlar da o sektöre öncülük ettiler işte... Pegasus ailesi bu sektöre öncülük yapıyor. Biz bayrağı aldık ve tüm hikayeyi değiştirdik.
Burada fiyat önemli bir husus. Ayrıca biz dedik ki; bizim uçaklarımız zamanında kalkar. Vallahi bak bizim zamanında kalkış oranlarımız yüzde 93'ün altına düştüğü zaman bana mail yağar...
Şimdi ben THY mali sonuçlarını açıklarken gördüm, zamanında kalkış oranını da açıklıyor. Demek ki bu kriter artık THY'nin de kafasına kazınmış vaziyette. Çünkü insanlar uçak akşam 8'de kalkacak dendi mi kalkmak istiyor, bu kadar....
Biz asıl olarak Üç şeye öncülük yaptık: Sabiha Gökçen, düşük fiyat ve zamanında kalkış... Zaten 3 saat ve üstü rötar yaparsak biletin parasını iade ediyoruz ve misafirlerimizi bedavaya uçuruyoruz.
- Kaç uçağınız var?
Pegasus'u aldığımızda 14 tane vardı, şimdi 20 tane var. 2015'e kadar da 20 tane daha gelecek. Eğer elimizdeki bazı uçakları geri vermez ve başka uçak almazsak 2015 yılında 40 uçaklı bir filo olacağız.
BEN KEYFÄ°MDEN MÄ° UCUZA BÄ°LET SATIYORUM
-Daha önce ortaklık için Onur Air ile görüştünüz ama olmadı. Önümüzdeki dönemde yeni bir ortaklık gündeme gelir mi?
ŞİMDİ BORSA ZAMANI DEĞİL - Halka açılmayı düşünüyor musunuz? 2007 mali sonuçlara göre halka açılma ve borsaya kote olma potansiyelimiz var. Ama acaba şu anda havayollarının değerlemesi açısından doğru zaman mı? Çünkü borsaya açılmak için iki şey önemli. Birincisi genel konjonktür, ikincisi içerisinde bulunduğun sektör. Yakıt 120 dolara dayanmış... Bence şimdi borsaya açılmak için doğru zaman değil. Şimdi bekleme zamanı. |
Bu yakıt 100 doların altına düşer mi soru işareti... Ee uçaklar da devamlı ful uçmuyor. Dolayısıyla girdi maliyetlerin artıyor. O zaman sen de fiyatlarını artırırsın... Artırdın diyelim, o zaman birincisi rekabet var... İkincisi fiyat artınca talep azalır... Yani biz 30-40 YTL'ye bilet satıyoruz da keyfimizden mi satıyoruz? Keşke 300-400 YTL'ye satabilsek... Ama bu fiyata talep olmaz...
Önümüzdeki dönemde taraflar ortaklığa, konuşmaya ve yeni satın almalara daha hazır hale gelecek. Avrupa'da Air Berlin diye bir havayolu şirketi var. Bunların tam 150 tane uçağı var. Ama şirketin borsa fiyatı son 1 yılda üçte birine düştü. Ve Avrupa'nın üçüncü büyük bağımsız havayolu. Birinci sıradaki Ryan Air'in de hisseleri yüzde 40 düştü. Demek ki insanların şapkalarını önüne koyup düşünme zamanı..
Buradan çıkmanın bazı yolları var: Birincisi güçlü sermaye yapısı, ikinci yolu da verimli operasyon yapmak. Üçüncü yolu ise eğer egon yoksa birleşmeler ve ortaklıklar. 2008 ve 2009 birçok gelişmeye gebe. Birçok yeni ortaklık görebiliriz...
ÇEK KARNESİ İLE GELEN YOK Kİ
- Size yurtdışından ortaklık teklifleri geliyor mu? Bu tür tekliflere açık mısınız?
Ben işadamıyım. Dolayısıyla açık değilim demek yanlış olur. Biz kendi sektörümüzün Türkiye'de ne kadar güzel büyüdüğünü görüyoruz. Ha bunu da kim yaptı biliyor musun, Uluştırma Bakanımız yaptı, Sayın Binali Yıldırım... Binali Bey kapıyı açmasaydı ve sektörü regüle etmeseydi rekabet olmayacaktı. Rekabet olmayınca da bu kadar fazla büyüyemeyecektik.
Batı'da da birçok havacı bizim içeride gördüğümüz büyüme performansını ve fırsatları görüyor. Yani fırsatın Rusya'da Çin'de, Hindistan'da ve Türkiye'de olduğunu görüyorlar. Afrika'ya bir 10 sene daha dokunmayacaklarını da biliyorlar.
Şimdi böyle baktığın zaman bana da teklifler geliyor. Ama şu gelmiyor: Çek karnesi ile gelen yok. Eğer böyle gelen bir yatırımcı olsa arkasından düşünebilirim...
Bu arada onlar buraya geliyor ya, ben de yurtdışına gidiyorum... Benim de ilgilendiğim şirketler var. Ama ben de daha çek karnesi ile gitmedim.
Bu işte ölçek önemli. Bizim 4.1 milyon olan yolcu sayımız 8.2 milyon yolcuya çıksa ben daha fazla kar edebilirim. Onun için burada büyümek çok önemli. Biz Pegasus'ta bir model yakaladıysak bu modeli içeride veya dışarıda başka havayollarına da uygulayabilir miyiz? Neden Türkiye'den bir havayolu çıkıp da dışarıda mevcut bir yapıyı almasın veya ortak olmasın?
ŞİMDİLİK SABİHA GÖKÇEN'DEYİZ
- İstanbul'da Atatürk Havalimanı'ndan uçuşlara başlayacak mısınız?
Bizim Atatürk Havalimanı'ndan günde 4 tane uçuşumuz var ama yüzde 20 iştirakimiz olan İzair ile. Pegasus'la Sabiha Gökçen'de iyi gidiyoruz. Ama tabii büyümemiz için Atatürk Havalimanı da çok stratejik bir lokasyon olabilir bizim için. Fakat şu anda düşünmüyoruz.
- Müşterilerin Pegasus'u tercih etmelerinin en önemli nedeni ne?
En başta düşük maliyet. Zamanında kalkış, güleryülü servis ve modern uçaklar... Şimdi bakın her havayolu bir meydandan kalkıp bir meydana iniyor. Hepsinin koltuklarının eni aynı, hepsinin hostesi, pilotu var... Demek ki algıda bir farklılık yaratmak lazım. Biz de işte bu kampanya bombardımanı ile bunu yapmaya çalışıyoruz.
NİYE İÇMEYEN İÇENİN PARASINI ÖDESİN Kİ?
- Ortak bir şikayet var mı?
Zaman zaman suyun paralı olması ile ilgili şikayet geliyor. Ama mesela 10 binde 1-2 tane. Esasında insanlar da buna alışıyor.
Şimdi şöyle izah etmek lazım: Bir restoranta gittiğin zaman yan masadaki adamın içtiği suyun parasını ödemek ister misin? Ben uçağa niye biniyorum, ucuz maliyetle ve güvenle uçmak için. Yandaki adam viski içmek isteyebilir. Eğer ben onu bedava yaparsam, bunun maliyetini diğer yolculara dağıtmak zorundayım. O zaman ben ne yapıyorum? İçki içmek isteyenin veya su içmek isteyenin, yemek yemek isteyenin tükettiği ürünün parasını alıyorum. Mantıklı değil mi bu? Neden birşey içmeyenler içenlerin parasını ödesin ki?
- Uçaklarda içecek fiyatları nasıl?
Meydanlardan çok daha ucuz. Su 2 YTL, çay kahve 3 YTL.
- Uçuşlarınıza yeni rotalar ekleyecek misiniz?
Yeni rotalardan ziyade frekansımızı yoğunlaştıracağız. Yani gittiğimiz yerlere haftada 2-3 gün değil, her gün uçmaya çalışacağız. Zaten bu durum düşük maliyetli havayolu mantığına da uygun.
- İzAir'de bir hedef var mı?
İzmir son yıllarda hızla büyüyen bir pazar. Oraya üç uçak daha getiriyoruz. 2009 ve 2010'da orada da 6-7 uçağa çıkıp işimizi büyüteceğiz.
BEN BİR MÜDDET DAHA BU SEKTÖRDEYİM
- Bundan sonra işiniz hep havacılık mı olacak?
Bu 2008-2009 o kadar çetrefilli geçecek ki, buraya çok yakın olmak lazım. Ancak o şekilde fırsatları anlayabilrsiniz. Dolayısıyla ben bir müddet daha burdayım...
Ben bu iÅŸten yakıt alıyorum, depom buradan doluyor. Åžimdilik baÅŸka bir tarafa gitme niyetim yok.Â