Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2007 00:00
Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu ile Açık Toplum Enstitüsü’nün desteklediği ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz’ın yürüttüğü "Türkiye’de Orta Sınıfı Tanımlamak" adlı çalışmada, Türk halkının yüzde 58.3’ü kendini ’tam ortada’ görüyor. "Kaç para kazanmak isterdiniz" sorusuna yüzde 34.9’luk bir kesim, "1200 ile 2 bin 400 YTL arası" yanıtını veriyor.
ESKİ Cumhurbaşkanı ve Başbakanlardan Turgut Özal ile hayatımıza giren ’ortadirek’ tanımı siyasette popülaritesini yitirmiş olsa da Türk halkının yüzde 58.3’ü kendini hálá ’tam ortada’ görüyor. ’Orta halliyi nesinden tanırsınız’ sorusuna ise Türk insanı öncelikli olarak ’Kazandığı para, oturduğu semt-mahalle ve oturduğu ev’ yanıtını veriyor. Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu ile Açık Toplum Enstitüsü’nün desteklediği ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz’ın yürüttüğü "Türkiye’de Orta Sınıfı Tanımlamak" adlı çalışmada, yüzde 39.2 ile büyük çoğunluğun 750 YTL ve altı, aylık hane gelirine sahip olduğu belirlendi. Türk insanının aslında çok da büyük ’maddi hayallerinin olmadığı’ da ortaya çıktı. Çünkü "Kaç para kazanmak isterdiniz" sorusuna yüzde 34.9’luk bir kesim, "1.200 ile 2 bin 400 YTL arası" yanıtını veriyor.
KONUTA YATIRIM: Araştırmayı yapan Hakan Yılmaz, Türkler için orta halliyi; alttaki ve üstteki kesimlerden ayıran özellik olarak "Cüzdanındaki para, evi ve evinin bulunduğu semt" yanıtını aldıklarını söyledi ve bunun Fransa’da yapılan benzer araştırmayla büyük farklılık gösterdiğini vurguladı. Fransızlara göre orta halli olmanın yolu evini nasıl döşediği, çocuklarının gittiği okul, giyim-kuşam tarzı ve daha da önemlisi kültür ve zevk sahibi bir insan olmaktan geçiyor. 18 ilde gerçekleştirilen, 18 yaş ve üstü kentsel nüfusu temsil eden 1.809 kişinin verdiği yanıtlara göre yapılan araştırmada, ’Elinize fazladan 100 bin YTL geçse, nasıl değerlendirirsiniz’ sorusuna yüzde 51.5 ile ’Gayrimenkul alırdım’ yanıtı geldi. Hakan Yılmaz, bu yanıtı "Yatırım denilince insanların aklına ev almak geliyor. Bu da ekonomik gelişimde Türkiye’nin Avrupa standardına yükselmediğinin göstergesi" diye yorumladı.
ZENGİN OLMAK İÇİN: Araştırmada ’Zenginler nasıl zengin olmuş’ sorusunun yanıtları sıralandı ve bu soru için iki yanıtı seçmeleri istendi. ’Çok çalıştıkları ve çaba gösterdikleri için’ yanıtı yüzde 47.2 ile en çok tercih edilen yanıt oldu. Bunu, ’İyi bir aileden geldikleri için, iyi bir eğitim aldıkları için, şanslı, talihli oldukları için’ yanıtları izledi. ’Yolsuzluk yaptıkları, çalıp-çırptıkları için’ yanıtı ise ’orta düzeyde’ tercih edildi. ’Dürüst ve güvenilir oldukları için’ yanıtı ise hiç kabul görmedi. Aynı şekilde, ’Yoksul nasıl yoksul kalmış’ sorusuna da ankete katılanların yüzde 55.3 ile büyük çoğunluğu ’Yeterince çalışmadıkları ve çaba göstermedikleri için’ yanıtını verdi.
Türk toplumu ’Laiklik aynen kalsın’ görüşünde
ARAŞTIRMADA laiklik ile ilgili bazı sorular da yer aldı. Araştırmaya katılanların bazıları laikliğin hiç değiştirilmeden, eksiksiz uygulanmasından yana olurken, bazıları da laikliğin günümüz şartlarına göre yeniden yorumlanması gerektiğini savundu. Araştırmaya katılanların yüzde 44.9’luk bölümü laiklik ile ilgili soruya ’Laiklik hiç değiştirilmeden, eksiksiz uygulansın’ dedi. Yüzde 12.3’ü ise laikliğin yeniden yorumlanmasını istedi. Hakan Yılmaz, siyasal görüşler bazında yaptıkları sınıfsal kümeleme ile ilgili olarak ise "Demokrasi yanlısı-batı şüphecisi olarak geleneksel solu yüzde 23.4’lük kesim, demokrasi ve batı şüphecisi geleneksel sağı yüzde 23.2’lik kesim oluşturuyor. Buna karşılık demokrasi ve batı yanlısı yeni sağ kesim ise yüzde 43.9’luk büyük ağırlığa sahip" dedi.
Türk toplumunun yüzde 62.7’si modern dindar
TÜRK toplumunun yüzde 62.7’sinin modern, yüzde 37.3’ünün de geleneksel dindar olduğunu da ortaya koyan araştırmada; modern-geleneksel dindar ayrımı da verilen yanıtlara göre şöyle kümelendirildi: "Kuran ayetleri ve duaları Türkçe okumak da, Arapça okumak kadar değerlidir. Bir kişi hem laikliği hem de demokratik değerleri ve kurumları tam anlamıyla benimseyebilir. Bir kadının dindarlığının ölçüsü ille de başını örtmesi değil, ahlaklı ve namuslu olmasıdır. Dinin emir ve yasaklarını, aklımızı kullanarak her çağın kendi şartlarına göre yeniden yorumlamalıyız. Hem iyi bir Müslüman olabilir hem de AB’nin temel siyasi ve kültürel değerleri benimseyebiliriz."