Güncelleme Tarihi:
TÜRK Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin (TÜSİAD) hemen tüm üyelerini bir araya getiren yılın ilk Yüksek İstişare Kurulu (YİK) toplantısı, tırmanan şiddet ortamı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Memduh Boydak’ın gözaltına alınmasının yarattığı sıkıntıların gölgesinde dün gerçekleşti. Toplantıdan bir gece önce düzenlenen kokteyle TÜSİAD üyelerinin çok yoğun ilgi gösterdikleri gözlenirken, bu yoğun ve üst düzey katılım, Memduh Boydak’ın gözaltına alınmasının ardından gelen bir ‘kenetlenme durumu’ şeklinde yorumlandı. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes de konuşmasına, toplantının olduğu sırada halen göz altında olan Memduh Boydak’a ilişkin “Bir üzüntümü paylaşmak istiyorum. Maalesef yönetim kurulumuz bu toplantıda tam kadro olarak aramızda değil. Yönetim Kurulu üyemiz Memduh Boydak’ı bir an önce aramızda görmeyi ümit ediyoruz. Gerçekten eksikliğini bugün bu salonda hepimiz hissediyoruz” diyerek başladı. Önceki gün sabah saatlerinde Kayseri’de gözaltına alınan Memduh Boydak dün akşam saatlerinde serbest bırakıldı.
MEDYA SALDIRILARINA TEPKİSİZLİK
TÜSİAD üyeleri de Cansen Başaran Symes’in bu sözlerini alkışlayarak Memduh Boydak’a verdikleri desteği ortaya koydu. Tırmanan terör ve şiddet olaylarının damga vurduğu konuşmada TÜSİAD Başkanı Symes şunları söyledi: “PKK terör örgütünün saldırılarına bir an önce son vermesi, sivil siyaseti zayıflatan, son yıllardaki kazanımlarımızı tehlikeye atan bu terör dalgasının derhal sona erdirilmesini istiyoruz. Yaşanan terör saldırılarının yanı sıra, demokrasinin en temel yapıtaşlarından biri olan basın özgürlüğünün teminatı medya kuruluşları saldırıya uğruyor ve üstelik bu olaylara gereken yaygınlıkta tepki de maalesef verilmiyor. Terör ve şiddetin geri dönülmez bir şekilde sona ermesi için, tüm toplum kesimlerini ve kurumlarımızı sağduyulu ve sorumlu bir tutum ve söylem içinde olmaya davet ediyoruz.”
AMASIZ, FAKATSIZ KINIYORUZ
Genel bir güvensizlik, tahammülsüzlük ve şiddet halinin tüm ülkeye yayıldığını, bunun da toplumu gerdiğini, ezdiğini ve insanları birbirinden uzaklaştırdığını vurgulayan Symes konuşmasına şöyle devam etti: “Elbette ve öncelikli olarak, amasız ve fakatsız şekilde terörü ve şiddet unsurlarını kınıyoruz. Meclis’in böyle bir temsil düzeyine kavuştuğu, tüm zorluklara rağmen demokratik siyaset imkânlarının var olduğu bir ortamda hunharca işlenen cinayetlerin, mayınlarla, uzaktan kumandalı patlayıcılarla tüm bölgeyi ve toplumu terörize edecek eylemlere girişmenin ve şiddette ısrar etmenin hiç bir kabul edilir gerekçesi olamaz. Kürt meselesi adına yapılanların, en çok bu meselenin demokratik çözümü için uğraşanlara yönelik bir saldırı olduğuna inanıyoruz. Terörün yarattığı atmosferin, özgürlük alanlarının genişletilmesi ihtiyacının önüne geçmesine izin verilmemelidir. Güçlü olan devlet, terörizm ile hukuk içinde kalarak mücadele etmeyi ve onu alt etmeyi başarır.”
TÜSİAD olarak, tüm reform önerilerine demokratikleşme ile başladıklarını hatırlatan Cansen Başaran Symes, “1999 yılında başlayan AB adaylık sürecinde eğer ortalama bir hızla ilerleyebilseydik, Kürt sorunu da dahil bugün demokratikleşme ile ilgili problemlerimizin büyük çoğunu geride bırakmış olacaktık. AB’nin Türkiye’ye çifte standart uygulaması bizim doğru bildiğimiz yolda ilerlememizi engellememeli” diye konuştu.
Sorumlu bir propaganda
1 Kasım seçimlerinde herkesi oy vermeye davet eden Cansen Başaran Symes sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi partilerimizden ve liderlerimizden, seçime yaklaştığımız şu dönemde, ülkemizin çıkarları adına, ayrıştırıcı bir söylemden uzak kalmalarını, sorumlu ve sağduyulu bir söylemle propaganda dönemini yürütmelerini diliyoruz. Siyasi parti programlarında, ülkemizin demokrasi ve kalkınma standardını yükseltecek politika önerilerini görmeyi bekliyoruz.”
Sadece sandık iradeyi göstermez
SAĞLIKLI demokrasilerde halkın, iradesini sadece sandık aracılığı ile göstermesinin yeterli olmadığını kaydeden Cansen Başaran Symes, şunları söyledi: “Kontrol-denge mekanizmaları, ifade özgürlüğü, bağımsız bir yargı, güçlü bir sivil toplum, özgür bir basın ve örgütlenme özgürlüğü de demokrasinin asla vazgeçilmez unsurlarıdır. Bize göre AB uyumu işte bu çapta bir demokratikleşme rehberidir.”
Kurulamayan koalisyon ve kaçan fırsatlar
7 Haziran seçimlerine çok sert ve gergin bir atmosferde girildiğini hatırlatan Cansen Başaran Symes buna rağmen toplumun sağduyulu davrandığını ve siyasete, artık Meclis içinde uzlaşarak, kutuplaşmayı geride bırakma fırsatını verdiğini kaydetti. Seçim sonrasında hükümet kurulma aşamalarında toplumun pek çok farklı kesiminden bu yöndeki talep ve destek mesajlarının da açıkça dile getirildiğini belirten Başaran Symes şunları söyledi: “Biz de TÜSİAD olarak, bir koalisyon hükümeti kurulmasını çok önemsedik. Öncelikle, eğer bir koalisyon kurulabilseydi, ihtiyaç duyulan bir uzlaşma örneği toplumun önünde sergilenmiş olacaktı. Seçimlerden önce olağanüstü artmış olan, hatta çok daha öncesinden beri toplumumuzu sağlıksız bir noktaya götüren kutuplaşma ortamı yumuşayacaktı. Bugün yaşadığımız toplumsal gerginlikler kayda değer ölçüde bertaraf edilmiş olabilirdi. Diğer bir husus, gelişmekte olan piyasa ekonomilerinde bir seri nedenden dolayı gözlemlenen olumsuz resimdi. Türkiye akıllı bir reform hamlesiyle kendini diğer ülkelerden olumlu bir şekilde ayrıştırabilirdi. Maalesef, bu şansı kullanmayı en azından bir süre için ertelemiş durumdayız.”