Güncelleme Tarihi:
DÖNEMİN Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ocak 2011’de ilk olarak TÜSİAD Genel Kurulu’nda dile getirdiği ve hükümetin 2023 programı içindeki en önemli hedeflerden biri olan ‘Yüzde 100 Türk malı otomobil üretimi’nin son
‘Yerli oto’ gündeme gelme, basında geniş yer alma adına önemli bir koz oldu ama sadece bununla sınırlı kaldı. 4.5 yıl içinde benim sayabildiğim 20’ye yakın ‘İlk yerli oto’ haberi çeşitli yayın organlarında yer aldı. İstanbul’dan Ankara’ya, Ağrı’dan Sivas’a kadar birçok girişimci ‘yerli oto’ yaptığını açıkladı. Tümünün emeğine saygı gösteriyor, başarılı olmalarını temenni ediyorum. Ama inanın ‘yerli marka’ yaratmak bugünkü koşullarda hem bu kadar kolay değil hem de ihtiyaç değil. Bunun için ciddi Ar-Ge’nizin, ciddi paranızın (OSD rakamı 2 milyar dolar açıkladı. Bugünkü kurla 5.6 milyar TL) ciddi altyapınızın, ciddi üretim tesisinizin ve en önemlisi de dünyada ciddi pazarlama gücünüzün olması gerekiyor. Bunları yaptınız diyelim kime satacaksınız ve nasıl rekabet edeceksiniz.
DEVLER BOŞ DURMADI
Hatırlayın, 2011-2012 yıllarında Türkiye’de üretimi olan dünya otomotiv devleri Fiat, Renault, Hyundai ve Toyota, Hükümetin ‘yerli otomobil’ projesine girebileceklerinin mesajını net olarak vermişti. Ama istenen koşullar, yerlilik oranları ve destekler belli olmadığı için bu mesajlar sadece sözde kalmış, kimse de haklı olarak düğmeye basmamıştı. Mevcut yatırımı olan markalar kendi işlerine odaklanıp, son 4 yıl içinde çok ciddi şekilde hem de yerlilik oranını artırarak büyüdüler.
Tofaş, fikri mülkiyet hakları kendisine ait olan ve tüm geliştirmeyi Türkiye’de yaptığı yeni Doblo ve ardından devreye aldığı 3 yeni otomobil projesi için düğmeye bastı. Ford Otosan, yine kendisinin geliştirdiği hem hafif ticari hem kamyon üretiminde önemli yatırımlar yaptı. Hyundai, Türkiye’de üretimini 100 bin adetten 210 bin adede çıkartarak i20 ve i10 modellerini üretmeye başladı. Yerlilik oranları artırıldı. Toyota yine aynı şekilde yatırımını artırarak yeni Corolla üretimine başladı. Renault yatırımlarını artırdı. Yani mevcut otomotiv şirketleri yerli oto yerine Türkiye’nin ihracatına, istihdamına ekonomisine büyük katkılar sağlayacak dev yatırımları art arda devreye soktu. Yan sanayiyle birlikte baktığımızda son 4.5 yılda 5 milyar doların üzerinde bir yatırımın yapıldığını net olarak söyleyebiliriz.
Kısa sürede prototipler nasıl hazırlandı?
BİLİM, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın ‘Çalışmalarda ikinci faza geldik’ diye açıkladığı yerli otomobil projesiyle ilgili tek bildiğimiz gerçek işin içinde TÜBİTAK’ın olması. Onun dışında hangi şirketlerin destek verdiği, kimlerle geliştirildiği, tasarımını kimin yaptığı, hangi şirketlerin tecrübelerinden yararlanıldığı gizemini koruyor. Bu konuda ne bakanlıktan ne de diğer kurumlardan bir açıklama yok. Sorulara da cevap vermiyorlar. Yıllardır otomotiv editörlüğü yapan biri olarak bu konuda uzun zamandır kafa yoruyor, yerli otonun ipuçlarını bulmaya çalışıyorum. Çünkü 5-6 ayda geliştirilip prototipleri ortaya çıkmış yepyeni bir otomobil varsa bunun arkasında muhakkak birileri olmalı. TÜBİTAK tek başına oturup teknolojisini geliştirse bile büyük bir endüstriyel ürün olan otomobili tek başına yapamaz. Bir çok alanda destek alması gerekiyor. İşte bu noktada projeye yakın bazı kaynaklardan elde ettiğim bilgiler açıkçası kafamdaki bazı soru işaretlerinin ortadan kalkmasını sağladı. Tahmin ettiğim gibi bu işte birden çok ortak var ve yerli otonun nasıl bu kadar kısa sürede prototip aşamasına geldiği anlaşılıyor. Aksi takdirde dünya devleri ellerinde tüm ‘know-how’ ve altyapıya rağmen 2 yılda yeni bir otomobil geliştiriyorsa, sadece TÜBİTAK’ın hem de çok kısa sürede bunu yapması düşünülemezdi. Şimdi önce bu şifreleri alt alta yazıp daha sonra detaylarını aktaracağım.
‘YERLİ otomobil’ projesinde yer alan Malezyalı Proton’la ilgili aslında ilk işareti şubat ayında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık vermişti. Malezya ziyareti çerçevesinde Proton’u ziyaret eden Işık’ın o dönem görüşmesinde yerli otomobilin de konuşulduğu basına yansımıştı. Işık, Malezya’nın otomobil üretimine ilişkin deneyimlerini gözlemlediklerini açıklamıştı. Unutanlar için Malezya’nın “yerli otomobil” markası olarak ün yapan Proton, 2012’de Türkiye’de bir otomotiv şirketiyle üretim görüşmeleri yaptığını açıklamış ve ileriki aşamada Türkiye için “yerli otomobil” projesi üzerinde de çalışmak istediklerini bildirmişti. Açıklamayı, Proton’un kurucusu eski başbakan Mahathir Muhammed yapmıştı. Proton, daha önce de İran ve Türkiye’nin dahil olacağı, “İslam dünyasına özel” otomobil geliştirilmesi girişimlerinde bulunmuş, daha sonra bu projeden çekilmişti. Proton, son olarak Endonezya’nın muhtemel “yerli otomobil” projesine destek olmak amacıyla bu ülkeyle bir iyi niyet anlaşması imzalamıştı. Anlaşmayla Proton, Endonezyalı bir şirketle projenin fizibilitesi ve muhtemel işbirliği alanları konusunda çalışacak. Bu çalışmanın 6 ayda tamamlanması bekleniyor.
1945 yılında kurulan İsveçli Saab, 2000 yılında Amerikan General Motors’un (GM) bünyesine girdi. 2000 yılında GM, Saab’ı Hollandalı spor otomobil üreticisi Spkyker’a sattı. Ancak şirket 2011 yılında iflas etti. O dönem Saab’ı almak Türk şirketlerin de radarına girmiş ancak fizibl olmadığı gerekçesiyle vazgeçilmişti. Eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, o dönem Saab’ın alınmasına ve yerli oto projesine dahil edilmesine ısrarla karşı çıkmış, “Saab’ı bir marka olarak alıp bunu bir avantaja dönüştürmek isteyen firmalarımızın konuyu iyi incelemeleri ve buzdağının altında ne olduğunu da görmeye çalışmaları lazım. Belki şu andaki iflas sürecindeki bilinirliği, üretim sürecindeki bilinirliğinden daha fazla oldu. Yani markalaşma yolunda bilinirlik önemliyse, iflas eden bir şirket olarak bilinmesi daha ön planda oldu” açıklamasını yapmıştı. Yani bırakın yerli otoya dahil edilmesini, Türk şirketlerin almasını bile istememişti. Sonuçta dünyada pek alıcı bulamayan Saab’ı 2012 yılında 460 milyon dolara Çinli National Electric Vehicle Sweden (NEVS) aldı. Ancak üretimi Çin’e kaydırmasına rağmen istediklerini yapamayan şirket geçen yıl iflas koruma talebinde bulundu. NEVS, daha sonra iki Çin merkezli şirkete yüzde 30 hisseyi 200 milyon dolara sattı. Ama buna rağmen Çin’deki üretimler ayda 40 aracı geçemedi. Yani anlayacağınız Saab şu anda hala çok zor durumda ve Türkiye’de yerli otoya dahil olması muhtemel. Çünkü ellerinde 2014 yılında 9-3 modeli üzerine geliştirildikleri elektrikli oto prototipleri var ve bunlar önemli bir know-how.
UÇAK İŞBİRLİĞİ
Diğer taraftan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAI), 2013 yılında dünyanın en büyük uçak üreticilerinden biri olan İsveçli Saab ile üretime kadar gidebilecek ‘teknik ortaklık anlaşmasına’ imza attı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk malı otomobil ve savaş uçağı üretme konusundaki ısrarı sonrasında, Saab ve Güney Kore Uzay Endüstrisi ile bir dizi görüşmelerde bulunan TAI, yakın zamanda SSM temsilcilerinin de aralarında bulunduğu Türk yetkililer, İsveç’e giderek Saab’ın üretim merkezini ziyaret etmişti. Teknik destek için Saab yöneticileriyle bir araya gelen TAI, görüşmelerin planlandığı şekilde ilerlemesi halinde üretime giden yolda önemli adımların atılabileceğinin sinyalini vermişti.
Bir açıklama bekliyoruz
SONUÇTA hükümetin yerli otomobil projesiyle ilgili şifrelerin bazıları sadece iddialardan ibaret. Projeyle ilgili derin bir sessizlik ve gizlilik olduğu için bazı iddiaları teyit ettirdim ama bazıları iddia olarak kaldı. Ama ipuçlarını üst üste koyduğumda çok da mantıksız olmadığı ortaya çıktı. Eğer bugünkü bu analizimden sonra gerek Bakanlık gerek TÜBİTAK’tan bir açıklama yapılırsa, yine bu sayfalarda aynı şekilde yer vermek isterim. Türk halkının ve otomotiv sekterönünün merakla beklediği bu projeyle ilgili detayları bilmek hepimizin hakkı.