Güncelleme Tarihi:
Hemen ardından Başbakan’ın danışmanı Yiğit Bulut bir tv kanalında ‘Başbakan’ın bilgisi dahilinde bir görüşme olmadı’ diye bir açıklama yaptı.
Peki hükümetin iki cephesinde Bank Asya ile ilgili niye iki farklı görüş var?
Öncelikle piyasalardaki ortak kanıya göre, ortada bir görüşme olmadan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Bank Asya konusunda bir açıklama yapması mümkün değil. Zaten Hürriyet’in haziran ayında ilk olarak yazdığı gibi Ziraat’in Bank Asya ile ilgilendiği uzun zamandır biliniyor. Ancak bir taraftan Ziraat’in satın almasına yönelik görüşmeler sürerken bir taraftan da bankanın durumunun kötü olduğu ve önümüzdeki dönemde el koyulacağına ilişkin spekülasyonlar yapılıyor. Başbakan’ın yakın kadrosu ve Babacan başkanlığındaki ekonomi yönetimini karşı karşıya getiren süreç de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Banka normal bir satışla mı kamuya geçecek yoksa el konularak mı? Hükümet ve Bank Asya’ya yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre bu konuda iki farklı senaryo var.
1. YOL
ZİRAAT’E SATIŞ
Babacan, bankacılık sektörüne ve ülke ekonomisine zarar vermeyecek şekilde Bank Asya’nın ticari yollarla Ziraat Bankası’na satışını istiyor ve destekliyor.
‘Hükümet kaynak aktardı algısı olur’
- Ali Babacan’ın başkanlığındaki ekonomi yönetimi Bank Asya’nın ticari yollarla Ziraat Bankası’na ya da başka bir kuruma geçmesini istiyor ve destekliyor.
- Çünkü bu yolla Türk bankacılık sektörüne yönelik herhangi bir risk söz konusu olmayacak. Uluslararası arenanın da dikkatini çekmeyecek tipik bir hisse satışı yapılmış olacak.
- 17 Aralık’tan sonra paralel yapı mücadelesi başlatan Hükümet ise, ‘Hükümet kaynak aktardı, Cemaat’in bankasını kurtardı’ algısının oluşmaması için bu senaryoya kesinlikle sıcak bakmıyor.
- Ancak ekonomi yönetimi, Bank Asya’ya el konulması durumunda Türk bankacılık sektörüne ve ülke ekonomisine yönelik oluşabilecek önemli risklere dikkat çekerek, en doğru yolun yine ticari yolla el değiştirme olduğunda ısrar ediyor.
- Bu senaryoya ilişkin bir diğer sorun da, fiyatlama konusunda. Bankanın Ziraat’e satılması durumunda fiyatı ne olacak?
Şu an itibariyle piyasa değeri, defter değerinin yarısı civarında. Dolayısıyla bu fiyattan satılması durumunda, küçük yatırımcıların önümüzdeki dönemde dava açması söz
konusu olabilir.
- Ancak eğer daha yüksek bir fiyatla satış olursa, bu kez de, ‘Cemaat’e yüksek fiyat verildi, ciddi kaynak aktarıldı’ algısının oluşması gibi bir sakınca söz konusu.
- Hükümet ve ekonomi yönetimi arasında bir süredir devam eden tartışmaların da temelini ‘kamuoyu algısı’ ve ‘TMSF’ye devrinin sonuçları’ şeklinde iki konu oluşturuyor. Taraflardan gelen çelişkili açıklamaların da temel sebebi işte bu noktada ortaya çıkıyor.
Devlet desteklemeli
BANK Asya’ya yakın kaynaklar Katar Islamic Bank’ın Bank Asya’yı almak konusunda ısrarcı olduklarını belirterek, bu konuda yapılan açıklamaların sürece zarar verdiğine de dikkat çekiyor. Aynı kaynaklar, “Uluslararası bankacılık uygulamalarına bakıldığında 2008 küresel kriz sürecinde de çok iyi bir şekilde görüldü ki, ülkeler zora düşen bankalarını kurtarmanın yollarını aradılar. Dolayısıyla geçici bir likidite sorunu yaşasa bile Bank Asya’ya Merkez
Bankası tarafından kaynak aktararak sorunu çözülmesi gerekmez mi? Bir bankanın zora düşmesi her ülkede tüm sektör için risk taşır. Türkiye’nin de bu riski bertaraf etmesi önemli” şeklinde konuşuyor.
2. YOL
TMSF’YE DEVİR
Başbakan ve yakın çevresi ise, ‘Cemaat’in bankasını kurtardı algısı’ oluşmasın diye Bank Asya’nın TMSF’ye devrolmasını ardından kamu katılım bankası haline gelmesini istiyor.
‘Türkiye’nin imajı bozulur, yük getirir’
Bu senaryoya göre Bank Asya’nın durumu daha da kötüleşecek ve yaşanacak likidite sorunu nedeniyle TMSF bankaya el koyacak. Ardından ihalesiz bir şekilde, kurulacak bir kamu katılım bankasına satılacak.
Bu senaryoyu gündeme getirenler, Hükümet’in TMSF’ye devrolmuş bir katılım bankasının, kamu katılım bankası tarafından ihalesiz alınabilmesi için gerekli yasal altyapıya yönelik düzenlemeleri de taslak olarak hazırladığını belirtiyorlar. Buna göre Hükümet, seçeceği yola göre, bu kanun taslağını da hazırlıkları süren torba yasaya ekleyecek.
‘Bank Asya’ya el koymayı gerektirecek şartlar bulunmuyor, el koynanın tüm sektöre ve ülke ekonomisine getirdiği önemli yükler var ve uluslararası arenada ciddi olumsuz algı yaratır’ gerekçesiyle şiddetle bu senaryoya karşı çıkılıyor. BDDK yetkililerinin yasal sorumluluktan doyalı tedirginliğini dile getirmesi, el koymayı zorlaştırıyor.
Babacan kanadı ayrıca Bank Asya’nın halka açık olması nedeniyle küçük yatırımcının mağdur edilmesinin de ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
NE DEDİYSEM O!
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, Bank Asya’ya ilişkin, yeni bir bilginin olmadığını söyledi. Babacan, TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen 7. Ticaret ve Sanayi
Şurası’ndan ayrılırken bir gazetecinin
“Ziraat Bankası Bank Asya’yı alacak mı almayacak mı tartışmaları var. Yiğit Bulut’un (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı) bu konuda açıklamaları oldu. Yaşananlar nedir?” sorusuna, “Dün (önceki gün) canlı yayında gelişmeleri tüm açıklığıyla anlattık. Onun haricinde yeni bir bilgi yok” yanıtını verdi.
KATARLILAR YÜZDE 25’İNİ İSTİYOR
KATAR Islamic Bank’ın, yüzde 53.6’sı halka açık olan Bank Asya’nın yüzde 25 hissesini almayı istediği verilen bilgiler arasında. Bu durumda Ziraat’e yüzde 21 gibi bir hisse kaldığı, bunun üzerine Hükümet kanadının Katarlılar’a ya tamamını al ya da çık şeklinde mesaj ilettiği de konuşuluyor.
PİYASALARDA BABACAN GİDER Mİ TEDİRGİNLİĞİ
DÜN piyasalarda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Ziraat Bankası ve Bank Asya’ya yönelik sözlerini Başbakan’ın danışmanının yalanlamasının tedirginliği yaşandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Başbakan dahil kabine değişikliği olasılığının gerginliğini
yaşandığını belirten piyasa temsilcileri, “Bugüne kadar kabine değişikliğinde uluslararası ve iç piyasalarda güven unsuru olarak görülen ‘Ali Babacan kalır’ algısı güçlüydü. Ancak son yaşananlar akıllara ‘Acaba Babacan gider mi’ sorusunu getirirken, önümüzdeki döneme ilişkin tedirginliği de artırdı” dedi.