Güncelleme Tarihi:
İlk kez 18 yıl önce gündeme gelen Antarktika’da Türk araştırma üssü (istasyon) kurulması hedefi için bilim politikası oluşturmak amacıyla bilim insanları biraraya geldi. Türkiye’nin de bölgede üs kurması ve bu amaçla kutup şartlarına dayanıklı ve donanımlı araştırma gemisinin inşası için Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan söz alındığı, çalışmaların başladığı bildirildi. İstanbul Üniversitesi adına çalıştayı düzenleyen Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Ülkemizin bilimde geldiği yer, her alanda araştırma yapabilecek bilim kadrolarının bulunması, bizlere Antarktika’da 2015 yılında bir Türk bilim üssü kurulması için ümit veriyor. Türkiye 18 yıldır imzaladığı Antarktika anlaşmasının hiç bir toplantısına katılmadı. Artık katılmalı” dedi. İTÜ’den yüksek gemi mühendisi Hamdi Sena Nomak, Türkiye’nin Antarktika’da kuracağı araştırma istasyonu için inşa edilecek kutup araştırma gemisinin özelliklerini anlattı.
Antartika’da kurulu istasyonlar
14 milyon kilometrekarelik alanıyla (Türkiye’nin yaklaşık 18 katı) Antarktika, dünyanın en soğuk, en kuru, en yüksek ve en rüzgarlı kıtasıdır. Ortalama sıcaklık yazın -20 °C, kışın -70 °C’ye kadar düşebilir.
Antarktika’da, 29 ülkeye ait 101 yerleşik araştırma üssü var.
Yazın kıtadaki toplam araştırmacı sayısı 4300 kişiyi geçerken, kışın bu sayı 1100’ün altına düşüyor.
101 yerleşik araştırma üssünden, 46 tanesi Antarktika Yarımadası olarak adlandırılan bölge ve çevresindeki adalarda.
Antarktika kıtasında yalnızca 1 araştırma üssü bulunan 11 ülke var. Bu ülkelerden 7’si (Polonya, Brezilya, Bulgaristan, Kore, Peru, Ukrayna ve Çek Cumhuriyeti) yarımada ve çevresini tercih etti.
Antarktika’da yapılacak bilimsel araştırmalar tamamen kurulu tesisin özelliklerine ve ulaşım olanaklarına bağlı.
Ağır yükler ve yakıt istasyonlara gemilerle taşınıyor. Personel transferi ise Yeni Zelanda gibi ülkelerden uçakla önce büyük istasyonlara, oradan diğer istasyonlara yapılıyor.
Uçak pisti, bankası ve postanesi var
Antarktika Yarımadası bölgesinde yer alan King Georg adasında, 1977 yılında Polonya tarafından kurulan Arctowski istasyonu kışın 12, yoğun sezonda 40 kişiyi barındırmaktadır. Yine King Georg adasında, 1969 yılında Şili tarafından kurulan Eduardo Frei Montalva Araştırma İstasyonu ise yıllar geçtikçe büyümüş ve çevresindeki yerleşimlerle birlikte 200 kişinin üzerinde bir popülasyona ev sahipliği yapan; bünyesinde bir uçak pisti, banka, postane, spor salonu ve çiftlik tipi evlerin yer aldığı büyük bir araştırma üssü halini almıştır.
Penguenler adası üs seçildi
Çalıştayı Prof. Dr. Bayram Öztürk ile birlikte hazırlayan denizci Osman Atasoy da, “Uzaklar II” adlı teknesiyle yaptığı Antarktika seyahatini anlattı. Orada gezdiği yabancı ülke istasyonlarıyla ilgili bilgi veren Atasoy, “Türkiye’nin Antarktika’da bir bilim üssü kurması fikri orada oluştu. Hatta penguenlerle dolu bir koyu Türk üssü için tespit ettik, Türk bayrağını da buraya diktik dedi. Türkiye dönüşü ünlü denizci Sadun Boro ile görüşüp bilim üssü fikrini aktardığını belirten Atasoy, Boro’nun yönlendirmesiyle Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile iki kez görüştüklerini ve bakanın bürokratlarına derhal çalışma başlatma talimatı verdiğini söyledi. Atasoy, “Asıl amaç, kıtanın altında çok zengin maden, petrol ve doğal gaz yatakları olduğunun ortaya çıkması” diye konuştu.
Türk kutup gemisi
İTÜ’de doktora çalışması devam eden yüksek gemi mühendisi Hamdi Sena Nomak Antarktika’da kurulu araştırma istasyonlar ve Türk Kutup Araştırma Gemisi ile ilgili sunum yaptı, şu bilgileri verdi: “Türk kutup araştırma gemisinin birincil görev alanı, Antarktika Yarımadası ve komşu bölgeleri Güney Atlantik Bölgesi ve Güney Amerika Pasifik kıyılarıdır. Geminin Akdeniz seferleri de düzenli olarak, yılda iki kez gerçekleştirilecektir. Gemi Arktik bilim yolculukları için de kullanılabilir. İnşa edilecek çok maksatlı bir geminin, Antarktika seferlerinden arta kalan zamanlarda sismik, jeolojik, hidrografik, oşinografik ve hidroakustik araştırmalar yapmak üzere karasularımızda ve çevre denizlerimizde faaliyet gösterebilecek olması da göz önünde bulundurulduğunda, optimum tasarımın, kısıtlı buz kırma ancak bunun yanında kapsamlı araştırma yeteneğine sahip, ilk yatırım ve işletme maliyeti açısından etkin bir çözüm olduğu değerlendirilmektedir.“