Güncelleme Tarihi:
TÜRK Ticaret Kanunu’nun (TTK) yürürlüğe girmesine iki buçuk aydan daha az bir süre kala, iş dünyası bir yandan kurumsal yapılarını yeni kanuna uyumlu hale getirmeye çalışırken, bir yandan da ortakların şirkete karşı hak ve sorumluluklarına yönelik değişiklikleri öğrenmeye çalışıyor. TTK Tasarısı Komisyon Üyesi ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu Eski Başkanı Bülent Üstünel, pay sahibine şirkete borçlanma yasağı getiren TTK’nın yeni düzenlemelerinin çok iyi kavranması gerektiğine dikkat çekti. Üstünel, “Pay sahibine şirkete borçlanma yasağı getiren yeni TTK’nın 358’inci maddesinde, pay sahibinin ticari işletmesi gereği şirkete olan borçlanmasının yasak kapsamında olmadığı belirtiliyor. Kanundaki ifadeden, pay sahibinin aynı zamanda ticari işletmesi olan bir gerçek kişi tacir olduğu anlamı çıkıyor” dedi.
Gerçek kişi pay sahibi
Borçlanma yasağının pay sahibinin ticari borçları dışındaki şahsi borçlarına getirildiğini vurgulayan Üstünel şunları belirtti: “Pay sahibinin tüzel kişi tacir olması halinde, bizatihi kendisi ticari işletme olduğundan, şirkete olan borcu da ticari olacaktır. Tüzel kişilerin, ticari işletme dışında kişisel bir ihtiyacı da olamayacağına göre, kanundaki borçlanma yasağının gerçek kişi pay sahiplerine yönelik olduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim kanunun gerekçesinde, pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanmalarının, birçok iş ve işlemde şirket kasasını kullanmalarının, kişisel harcamalarını bu kanaldan yapmalarının, hatta şirketten para çekmelerinin engellenmesinin amaçlandığı yazılı olup, hükmün istisnasız bir şekilde ve katı bir tarzda uygulanmasının haksızlıklara yol açabileceği dikkate alınarak, işletmesi dolayısıyla şirketle iş yapan pay sahiplerinin, şirketin her müşterisi gibi vadeli, konsinye veya benzeri yöntemlerle şirketten mal alabilmelerine olanak sağlanmıştır, denilmektedir.”
Sadece A.Ş. ve limited
Uygulamada sıkça rastlanan, bir holding veya şirketler gurubunda tek elden sağlanan kredilerin grup şirketlerine dağıtılmasından kaynaklanan borçlanmaların, borçlanma yasağı kapsamında sayılmayacağını kaydeden Üstünel, şöyle devam etti: “Borçlanma yasağının kanundaki diğer müesseselerle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Örneğin bu yasak sadece anonim ve limited şirketlerde söz konusu. Kollektif ve komandit şirketler, adi şirketler ve gerçek kişi tacirlere ait işletmelerde böyle bir yasak yok.”�
İnşaat şirketleri iş bitmeden temettü dağıtabilecekler�
TTK’nın 1 Temmuzda yürürlüğe girmesinin ardından, yıllara yaygın inşaat şirketlerinde yeni muhasebe standartlarına göre inşaat kazancı artık her yıl belirleneceği için iş bitmeden kar olduğu dönemlerde pay sahiplerine temettü dağıtılabileceğini kaydeden Bülent Üstünel, şunları anlattı: “Öte yandan şirkete hizmet veren pay sahipleri ve yönetim kurulu üyelerine hizmetlerinin karşılığında ücret ödenmesi suretiyle sorunun hizmet verenler açısından giderilmesi mümkün olacak. Sıradan bir pay sahibi de haliyle şirketin kar dağıtmasını beklemek durumunda. Aksi takdirde, ortada kazanç yokken pay sahiplerinin şirketten para çekmeleri sermayenin dağıtılması sonucunu doğuracaktır. Oysa, çekilen bu paralar şirketindir ve üzerinde ortaklardan önce şirket alacaklılarının hakkı vardır.”
Tartışmaların temelinde kayıtdışı ekonomi var
TTK’nın ortakların şirkete borçlanmalarıyla ilgili maddelerinin kamuoyunda tartışma ortamına çekilmesinin temelinde Türkiye’de kayıt dışı ekonomi gerçeğinin yattığını söyleyen Bülent Üstünel, şu değerlendirmeyi yaptı: “Belgesiz harcamaların en kolay muhasebeleştirildiği yer ortak cari hesaplar. Fiiliyatta işletme sahibinin cebine gitmeyen bu nakit çıkışlarının, pay sahibinin işletmeye borçlanması şeklinde değerlendirilmesi sıkıntı yaratacak. Kayıtdışı ekonomiden kurtulmanın en sağlıklı yolu piyasanın kendi kendini tedavi etmesi.”