Güncelleme Tarihi:
Çağlayan, dünyanın en büyük sanayi fuarı konumundaki Hannover Sanayi Fuarı'nda Türkiye milli katılımını organize eden İstanbul Ticaret Odasının (İTO) standını ziyaret etti. Burada İTO Başkanvekili Dursun Topçu tarafından karşılanan Çağlayan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hannover'e ilk kez 5 Nisan 1986'da geldiğini ve bir fuara katıldığını bildiren Çağlayan, “Fuar boyunca Alman posta idaresine çok para kazandırdım. Çünkü fuar boyunca her gün deliler gibi broşür, katalog toplardım. Ellerim, torbaları taşımaktan kan toplardı. Sonra bunları tren kargo ile gönderirdim ve 1,5 ay sonra gelirdi” dedi.
Hollerde ayak basmadığı yer bırakmadığını, en çok da robotların dikkatini çektiğini anlatan Çağlayan, “O zaman robotlar yeni kurulmuş, büyük bir stant var, robot orada jantı alıyor, kaynak yapıyor, boyasını yapıyor. Robotu bir keresinde 3,5 saat seyretmiştim. Niye seyrettim? Nitelikli eleman bulamama problemim o zaman da vardı. Bugünün problemi değildi. 1986'da 'biz de böyle şeyler yapsak da üretimi hızlandırsak' diye düşünüyordum” diye konuştu.
Devlet Bakanı Çağlayan, kendi işi dışında başka işlerin de arayışında olduğunu, bir toz boya tesisi kurmayı düşündüğünü, firma ile görüştüğünü, Ostim'de aldığı yerde su olmadığı için işe giremediğini, sonra bu işin geliştiğini ifade etti.
“200'E YAKIN ALMAN FİRMASINDA DA TÜRK ÜRÜNLERİ SERGİLENİYOR”
Çağlayan, 1986'da düzenlenen fuarlara bir tek Türk firmasının bile katılamadığını görmekten büyük üzüntü duyduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ardından İtalya'ya gittim. Milano'daki fuarda Türkiye küçük bir yer almış. Odada fındık, fıstık, leblebi var. Kuruyemiş ihracatıyla da övünürüm, benim için ihracat olsun, ne olursa olsun. Bir de bakır dövmeler var. Koca bir fuara biz kuruyemiş ve bakır dövme ile katılıyoruz. 'Acaba benim ülkem ne zaman fuarlara katılacak' diye düşünür ve çok üzülürdüm. Bugün nereden nereye geldik. Bugün 228 katılımcı var. Alan olarak Türkiye, 6 bin 700 metrekare ile ikinci büyük alana sahip. Dünyanın en büyük 3 ekonomisi arasında olan bir ülkede ve dünyanın en büyük sanayi fuarındayız. 200'e yakın Alman firmasında da Türk ürünleri sergileniyor. Burada 228 değil, 428 stantta Türk ürünleri sergileniyor. Türkiye'de üretilen ve buraya gönderilen Türk malı olan ürünler. Katılımcı olarak da 4. sıradayız. 2002 yılında biz bin 600 metrekare alan tutmuşuz, şu anda 6 bin 700 metrekare... 2002 yılında katılımcı sayısı 54, bugün 228 ve 200'e yakın Türk ürünü... Ümit ediyorum ki, biz bir sonraki yıl birinci olacağız. Buralara gelmemiz lazım. Ürünler burada görücüye çıkıyor. Gelinle damat burada buluşuyor. Burası benim dünyamı, hayalimi, bakış açımı değiştirmiştir.”
“İSTANBUL'A DA 1 MİLYON METREKARE FUAR ALANI GEREKLİ”
Bakan Çağlayan, Ankara Sanayi Odası başkanı olduğu dönemde “Ne zaman Türkiye'de de böyle fuarlar yapılır?” diye çok çalıştığını ve bakanlığı döneminde de Ankara'da 1 milyon metrekare alanda fuar merkezi kurulması için çalışmalara başlandığını anlattı.
Esenboğa Havalimanı'na yakın bir yerde bulunan fuar merkezine ulaşımı kolaylaştırmak için raylı sistem de yapılacağını belirten Çağlayan, şu anda çalışmaların son aşamaya geldiğini bildirdi.
İstanbul gibi dünya başkenti bir kente de 1 milyon metrekare bir fuar merkezi kurulmasının önemine işaret eden Çağlayan, Türkiye'nin artık bunları rahat yapacak hale geldiğini, artık bunları yapmamanın sorgulandığını söyledi.
Firmalara destek vermek gerektiğine değinen Bakan Çağlayan, İTO organizasyonunu da her zaman takdir ettiğini kaydetti.
“ALMANLARA ANLATACAK ÇOK HİKAYE VAR”
Devlet Bakanı Çağlayan, “Bugün Almanlara ne anlatacaksınız?” sorusuna “Almanlar'a anlatacak çok hikayemiz var” yanıtını verdi.
Hannover'in enteresan bir özelliği bulunduğunu, Aşağı Saksonya Eyaleti'nin Wolkswagen'in yüzde 20 ortağı olduğuna dikkati çeken Çağlayan, şöyle konuştu:
“Buranın eski başbakanını, şimdiki Almanya Cumhurbaşkanını, iyi tanırım. Aşağı Saksonya ticaret hacmi itibariyle bizim için çok önemli bir yer. Burada Aşağı Saksonya Eyaleti'nin başbakanı ile karşılaştık ve 1,5 saat sohbet ettik. Aradan 3 ay geçti. Sonra, başbakan Almanya Cumhurbaşkanı oldu. Türkiye'ye geldi, ben başka bir ülkede olduğum için görüşemedik ve sonra bizi davet etti. 28 Ocak'ta Alman Cumhurbaşkanını ziyaret eden ilk Türk bakan oldum ve 1 saate yakın görüştük. Aşağı Saksonya Eyaleti, Almanya'nın 4. büyük ekonomisi. Biz çalışma sistemimizi değiştirdik. Almanya, Kanada, Çin ve ABD'de eyalet bazlı çalışıyoruz. Benim Berlin ve Münih'te yapabileceğim bir şey yok. Benim işim eyaletlerde. Burada toplam 2,5 milyar dolar dış ticaret hacmim var. Almanya bizim ihracat birincimiz, en büyük ihracat partnerimiz. Aşağı Saksonya Eyaleti'ne 1,3 milyar dolardan fazla mal satıyoruz. Aşağı Saksonya'nın yaklaşık dış ticareti 200 milyar dolar. 100 milyar dolara yakın da ithalatı var. Bunun içindeki payımız 1,3 milyar dolar. Bu çok düşük.
Bugün yapacağımız görüşmelerde başbakan ve ekonomi bakanı Wolkswagen'in yönetim kurulunda olduğu için Wolkswagen'in Amarok modeli için Türkiye'de yatırım yapmaları için teklif götüreceğim. Eğer onları ikna edebilirsek, Türkiye'ye gelebilirler. Bunlar 'Tam teşekküllü olarak Türkiye'de yatırım yapayım' derse, tahminim 400-500 milyon dolarlık yatırım demektir. İlk etapta yapacağı yatırım mutlaka 150 milyon dolar seviyesinde olabilir.”
Türkiye'nin otomotiv alanında ciddi altyapısı olduğunu anlatan Çağlayan, “Ümit ediyorum ki onları ikna edebiliriz. Türkiye bu konuda son derece önemli” dedi.
LOJİSTİK MERKEZİ KURMA TALEBİ
Aşağı Saksonya'nın da Türkiye'ye Hannover'de bir ortak proje önerisinde bulunduğunu bildiren Bakan Çağlayan, şöyle dedi:
“Bizden burada lojistik merkez kurma konusunda talepleri var. Çünkü artık tedarik üretiminde 'just in time' ve stok meselesi çok önem kazanmış durumda. Böylece yan sanayi olarak malı anında üreticiye teslim edeceksin. Bununla ilgili biz de kendileriyle böyle bir ortak işe girişebileceğimizi söyleyeceğiz. Onlar Türkiye'ye bu yatırımı getirirse, biz de lojistik merkez kurma noktasında çalışma yaparız.”
Çağlayan, “Wolkswagen'in nerede yatırım yapmasını istiyorsunuz?” sorusuna “Otomotiv sektörünün kümelendiği yerler belli. Onlar seçecekler. Ana üretimin en merkezi yeri, yan sanayinin olduğu yerdir. Yeter ki gelsin de nereye giderse gitsin” yanıtını verdi.