Güncelleme Tarihi:
Bütçe görüşmelerinden renkli kareler
Şimşek, krizde Türkiye ekonomisinin performansının Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden ayrıştığını vurguladı. Şimşek, 2002'de en düşük memur maaşıyla 2 bin 916, asgari ücretle ise bin 370 adet yumurta alındığını belirtti. 2010 yılı Kasım ayı itibariyle ise en düşük memur maaşı ile 5 bin 856 yumurta, asgari ücretle ise 2 bin 699 yumurta alınabildiğine dikkat çekti. Maliye Bakanı'nın verilerine göre memur 45 kilo dana eti yerine 51 kilo alabilirken; asgari ücretlinin dana eti alım gücü 21 kilodan 24 kiloya çıktı.
Şimşek, konuşmasında uluslar arası kuruluşların Türkiye ekonomisinin 2010 yılına ilişkin büyüme tahmininin yüzde 8 civarında olduğuna dikkat çeken Şimşek, bunun büyük bir başarı olduğunu söyledi.
KIRILGANLIK UYARISI
Küresel ekonomideki güçlü toparlanmaya rağmen, özellikle gelişmiş ekonomilerin kamu bilançolarında, banka bilançolarında ve hane halkı
bilançolarında ortaya çıkan tahribatlar ile yüksek işsizliğin ciddi bir kırılganlık kaynağı olmaya devam ettiğini belirtti.
Türkiye’nin kamu borç dinamikleri yönünden de bir ayrışma içinde olduğunu kaydeden Şimşek, “Krize rağmen kamu bilançolarında kalıcı bir tahribat yaşanmamış, hiçbir banka batmamıştır. Genişletici maliye politikası sınırlı tutulmuştur. Türkiye, 2010’da borç stokunun milli gelire oranını bir önceki yıla göre en fazla azaltan Avrupa ülkesi olacaktır. Hatta Avrupa Komisyonu’nun son raporuna göre İsveç hariç tüm Avrupa’da borç stokları artacaktır. 2010’da Türkiye’de borç stokunun milli gelire oranı yüzde 40 civarında olacaktır” dedi.
BANKACILIĞA DİKKAT!
Küresel toparlanmanın önündeki bir başka risk unsurunun da bankacılık ve finans sektörü olduğunu anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
“Bazı ülkelerde bankacılık sektörü halen merkez bankalarının ve hükümetlerin sağlamış olduğu olağanüstü kaynaklarla ayakta durmakta, kredi verme konusunda çekingen davranmaktadır. Bazı ülkelerde bankacılık sektöründeki tahribat hala devam etmektedir. Örneğin, ABD’de 2009 yılında 140 banka, 2010 yılı Kasım ayına kadar ise 149 banka batmıştır. Bankacılık sektörünün tekrar güçlü bir yapıya ulaşması uzun zaman alacaktır. Nitekim, yakın zamanda açıklanan Basel III kararlarında 2013-2018 yılları arasında, bankaların sermaye yeterlilik oranlarını kademeli olarak yüzde 8,5’e çıkarmaları öngörülmektedir. Türk bankacılık sisteminde ise mevcut uygulama çerçevesinde sermaye yeterlilik oranı Ekim ayı itibarıyla yüzde 19,6’dır. Dolayısıyla Türkiye için Basel III çerçevesinde bir hesaplama yapılacak olursa yüzde 17 civarında bir rakam ortaya çıkmaktadır. Bu oran, Türk bankacılık sisteminin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir.”
Şimşek, dünya ekonomisinde kırılganlığın bir diğer önemli unsurunun da ABD başta olmak üzere hanehalkı borçluluğu olduğunu belirtti. Türkiye’nin bu noktada da dünyadan pozitif yönde ayrıştığını vurguladı.
KRİZ ÖNCESİNDEN DAHA İYİYİZ
Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye ekonomisinin bu yılın 9 ayında elde ettiği yüzde 8,9’luk büyüme performansıyla dünyada üst sıralarda yer aldığını anlattı. Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olmayı sürdürdüğünü belirten Şimşek, “Mevsimsellikten arındırılmış GSYH verilerine baktığımızda Türkiye’nin kriz öncesinden daha iyi bir durumda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz” diye konuştu.
Şimşek, buna karşın AB’de hala ekonomisi daralan ülkeler
Bulunduğunu, Türkiye’nin yüzde 6 büyüdüğü 2009’un son çeyreğinde 24 AB ülkesinin daraldığını söyledi. Aynı şekilde Türkiye’nin yüzde 11,8 büyüdüğü 2010’un ilk çeyreğinde 13 AB ülkesinin daraldığını; yüzde 10,2 büyüdüğümüz bu yılın ikinci çeyreğinde ise AB’de daralan ülke sayısının 4 olduğunu kaydetti. “Krizin olumsuz etkilerini büyük ölçüde üzerinden atan Türkiye ekonomisinin 2010 yılını yüzde 6,8’lik bir büyüme oranıyla tamamlayacağını öngörüyoruz. Bu ihtiyatlı bir tahmindir. Uluslararası kuruluşlar ise, Türkiye’nin bu oranın da üzerinde yüzde 8 civarında büyümesini beklemektedir” dedi.
SANAYİNİN ÇARKLARI GÜÇLÜ DÖNÜYOR
2010’un dördüncü çeyreğine ilişkin verilerin de güçlü görünümün devam
ettiğine işaret olduğunu kaydeden Şimşek, “ Sanayi üretim endeksi 2010 yılı Ekim ayında tüm zamanların rekorunu kırarak 128,9 seviyesine ulaşmıştır. Benzer şekilde, imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2010 yılı Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 6,1 puan artarak yüzde 75,9 seviyesine ulaşmıştır. Bu oran, krizden bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu gelişmeler, sanayimizin çarklarının yeniden güçlü bir şekilde döndüğünü göstermektedir” diye konuştu.
Önceki yıllarda yapıldığının aksine krizin faturasını vatandaşa çıkarmadıklarını da vurgulayan Şimşek, bir de en düşük memur maaşı ve asgari ücretle alınabilen ürünlerin 2002 yılı ile 2010 yılı karşılaştırmasını yaptı.
DAHA ÇOK YUMURTA DAHA ÇOK MAZOT
Şimşek’in verdiği tabloya göre 2002 yılında aile yardımı dahil en düşük memur maaşı 392 lira iken, 2010 yılı Kasım ayında 1300 lira oldu. Bu maaşla 2002’de memur, 2 bin 914 adet yumurta alabilirken, 2010’da 5 bin 856 yumurta alabiliyor. 45 kilo dana eti yerine 51 kilo dana eti, 56 kilo çay yerine 103 kilo çay; 310 litre mazot yerine 418 litre mazot alabiliyor.
ASGARİ ÜCRETLİ İÇİN DE GEÇERLİ
Bakan Şimşek net asgari ücretle alınabilen ürünleri de karşılaştırdı. Buna göre de 2002 yılında net asgari ücret 184 lira iken, bugün 599 lira. O zaman bir asgari ücret ile bin 370 adet yumurta alınabilirken, 2010’da 2 bin 699 adet yumurta almak mümkün. Ya da 21 kilo yerine 24 kilo dana eti alınabiliyor. 181 ekmek yerine 285 adet ekmek almak mümkün görünüyor.