Güncelleme Tarihi:
TÜİK verilerine göre, Gayrı Safi Milli Hasıla birinci çeyrekte yüzde 11.7 artış kaydetti, cari fiyatlarla gayri safi yurt içi hasıla 243 milyar 258 milyon lira oldu. Bu artış oranıyla Türkiye 2010 yılı ilk çeyreğinde yüzde 11.9 büyüme kaydeden Çin'i geçmeyi başaramadı ve ikinci en hızlı büyüyen ülke ünvanını aldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün, TBMM'de AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmada, “büyüme konusunda da Türkiye'nin dünyanın ilgisini üzerine çekiyor ve çok farklı bir konumda buluyor. Türkiye, krizden en hızlı çıkan ekonomi konumuna gelmiştir. Bu durum görüştüğüm her lider tarafından da teyit edilmiştir. Yarın açıklanacak büyüme oranlarıyla inşallah yeni bir rekorun daha sahibi olacağız” şeklinde konuşmuştu.
TOPTAN VE PERAKENDE TİCARET YÜZDE 22,4 BÜYÜDÜ
Türkiye ekonomisinde 2010 yılının ilk çeyreğinde en fazla büyüme gösteren sektör, toptan ve perakende ticaret oldu. 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 26,2 oranında daralan toptan ve perakende ticaret bu yılın aynı döneminde yüzde 22,4 oranında büyüme gösterdi. Yine 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 22,3 oranında küçülen imalat sanayinde, 2010 yılının aynı döneminde yüzde 20,6 oranında büyüme yaşandı.
2010 yılının ilk üç ayında tarım, avcılık ve ormancılık yüzde 3,8 ve oteller ve lokantalar yüzde 2,1 oranlarında daralma görüldü.
Aynı dönemde büyüme rakamları balıkçılıkta yüzde 4,7, madencilik ve taşocakçılığında yüzde 6,1, elektrik, gaz, sıcak su üretimi ve dağıtımında yüzde 2,4, inşaatta yüzde 8, ulaştırma, depolama ve haberleşmede yüzde 11,3, mali aracı kuruluşların faaliyetinde yüzde 4,7, konut sahipliğinde yüzde 2,4, gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde yüzde 11,4, kamu yönetimi ve savunma zorunlu sosyal güvenlikte yüzde 0,6, eğitimde yüzde 1,8, sağlık işleri ve sosyal hizmetlerde yüzde 5,2, diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetlerinde yüzde 5,5, eviçi personel çalıştıran hanehalklarında yüzde 10,2, dolaylı ölçülen mali aracılık hizmetlerinde yüzde 11,1, vergi sübvansiyonlarda yüzde 16,9 oldu.
BAKAN ERGÜN: RAKAM BEKLENTİLERİ AŞTI
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, büyüme rakamlarını şöyle değerlendirdi:
"Piyasadaki tüm beklentiler büyümenin çift haneli olacağı yönündeydi ve az önce gelen rakamlar beklentilerin biraz da üzerinde çıktı. Bu şu anlama geliyor: 2009 son çeyrekte yüzde 6 büyümüştük ve ekonominin pozitife geçtiğini görmüştük. Şimdi de yüzde 11.7 büyüme ile yeniden büyüme trendine girdik. İkinci çeyrek büyümesinde baz etkisi biraz azalacak ama yine de yüzde 6-8 arasında bir büyüme gerçekleşebilir.
UZMANLAR NE DEDİ?
Global Menkul Değerler Araştırma ve Yurtdışı Satış Direktörü Emre Yiğit:
"Bizim ilk çeyrek büyüme tahminimiz yüzde 13 seviyesindeydi ama sonuç beklentimizin altında ghldi. Özellikle tarım ve mali sektördeki gelişmeler tahminimizden çok yavaş. Önümüzdeki dönemde mali sektörü daha yakından takip etmek gerekecek. Sene başında yüzde 6.2 olarak belirlediğimiz büyüme tahminini yüzde 6.6'ya çıkarmıştık, şimdi hafif rötuşla yüzde 6.5'e indirebiliriz.
Gelen büyüme rakamının maliye ve para politikalarına herhangi bir etkisinin olmayacağını düşünüyorum"
Garanti Yatırım Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç:
"Bizim beklentimiz yüzde 12.5 idi, bir miktar altında geldi. Düşük gelmesinin ana sebebi kamu harcamalarının daralmış olması. Yıllık bazda yüzde 26'lık bir daralma var. Bu da büyümeyi 1 puan düşürdü.
Önümüzdeki dönemde servis sektörü ve sanayi daha yakından izlenecek çünkü büyümeye katkıları çok yüksek. Üretim tarafında sanayi üretimi, ihracat ve Avrupa'daki gelişmelerin etkisini izleyeceğiz. Harcama tarafında ise kamu çok önemli.
CHP: ASIL REKOR, DIŞ TALEBİN BÜYÜMEYE ETKİSİNİN NEGATİF OLMASIDIR
Yıl başında yüzde 6 olarak belirlediğimiz büyüme hedefini değiştirmiyoruz. İkinci çeyrek için ise tahminimiz yüzde 8 civarı. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın TÜİK'in açıkladığı büyüme hızını tarihi rekor olarak değerlendirdiğini, ancak asıl rekorun, dış talebin büyümeye etkisinin negatif çıkması olduğunu söyledi.
Hamzaçebi, CHP Tekirdağ Milletvekili ve CHP Genel Saymanı Faik Öztrak ile birlikte Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin ekonomi politikasını ve mali disiplin kuralını değerlendirdi.
CHP'li Hamzaçebi, Türkiye'nin geleceğe yön verebilecek bir mali disiplin uygulamasından yoksun olduğunu, Hükümetin de bu eksiği gidermek için Mali Kural Yasa Tasarısı hazırladığını ve bu tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü anlattı. Hamzaçebi, tasarıda özellikle mali kuralı izleme denetleme ile ilgili yapılan düzenlemelerin, güven verici olmadığını öne sürdü.
Uluslararası uygulamalarda, mali kuralın gözetiminin bağımsız kurumlarca yapıldığını anlatan Hamzaçebi, Türkiye'de ise gözetim görevinin Maliye Bakanlığına bırakıldığını söyledi. Hamzaçebi, bu durumun piyasada güven kaybına yol açacağını öne sürdü.Hükümetin, Mali Kural Yasasını çıkarana kadar mali kurala ters düşecek bütün uygulamaları yaptığını iddia eden Hamzaçebi, “Karayolları Genel Müdürlüğüne ilişkin kanun Genel Kurulda kabul edildi. Orada gece yarısı verilen bir takım önergelerle, kamuda mali disiplini alt üst edecek uygulamalar yapıldı. Örneğin, yap-işlet-devret projelerinin herhangi bir şekilde başarısız olması halinde oradaki borca Hazine garantisi verilmesinin yolunu açacak düzenleme yapıldı. Bunun yanında, Mali Kural Yasa Tasarısında, TOKİ kapsam dışı bırakılmıştır. Bütün bu uygulamalar, Hükümetin mali kural konusundaki samimiyetini sorgulatmaktadır” diye konuştu.
BÜYÜME HIZINI ÇOK OLUMLU KARŞILIYORUZ
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı büyüme hızını değerlendiren Hamzaçebi, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan bunu tarihi bir rekor olarak değerlendirdi. Yüzde 11,7'lik büyümeyi, biz de son derece olumlu karşılıyoruz. Ancak bu rakamı biraz ayrıntısıyla değerlendirmeliyiz. Baz etkisi son derece önemlidir. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 14,5'lik bir küçülme vardır. Baz etkisi ve mevsimsellik etkiler giderildiğinde, yüzde 0,1'lik bir büyüme vardır. İç talep kaynaklı bir büyüme söz konusu.Burada asıl tarihi rekor olarak nitelendireceğimiz husus, dış talebin büyümeye negatif etkisi olmalıdır. Bu etki, eksi 5,3 ile en düşük düzeydedir. Dış talebin büyümeye etkisinin negatif olması, ekonomi açısından üzerinde durulması gereken uyarıcı bir husustur.”