Güncelleme Tarihi:
Mudurnu Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Daştan ile birlikte satın aldıkları Mudurnu tesislerini görme fırsatı bulduk.
Fabrikada tavuklar böyle hazırlanıyor / Galeri
Aslında Mudurnu Piliç 2007 yılında satışa çıkartılmıştı. O dönem Pak Tavuk sadece markayı satın almış, tesisler ise ağırlıklı olarak balıkçılık sektöründe faaliyet gösteren Kılıç Deniz Ãœrünleri'nin olmuÅŸtu. Kılıç Deniz Ãœrünleri 2008 yılında Mudurnu Tavukçuluk tesislerini Mupi markası ile tekrar hayata döndürdü. Ancak iÅŸler bekledikleri gibi gitmeyince onlar da satışa çıkardılar. Böylece 1967 yılında Tevfik Türesin ile Süreyya Astarcı tarafından kurulan, 2002 yılında ilk kez el deÄŸiÅŸtiren Mudurnu Tavuk'un tesislerinin büyük kısmının ve markasının sahibi Pak Tavuk oldu.Â
İLK YERİ KADIKÖY'DE
Pak Tavuk sektörde en eski firmalardan. İlk kesimhanelerini 1955 yılında kurmuşlar. Hatta o kesimhane şu anda Kadıköy Evlendirme Dairesi'nin önünde belediye otoparkı olan alan. 1980'lerin başında tesislerini Trakya'nın çeşitli yerlerine taşıyan ve halihazırda Samandıra, Kocaeli ve Adapazarı'nda tavukçuluk tesisleri olan firmanın geçen yılki cirosu 285 milyon TL.
ÖNCE Ä°SÄ°M HAKKINI, SONRA KESÄ°MHANEYÄ° ALDIÂ
Zuhal Daştan, Türkiye'de kuş gribinin ortaya çıkması ile birlikte markalı tavuğun öneminin arttığını ve kendilerinin de bu nedenle bir markanın peşine düştüklerini anlatıyor. Hatta önce Lades markasını istemişler ancak marka üzerindeki hacizler nedeniyle almaktan vazgeçmişler. Tam o sırada Mudurnu Piliç satışa çıkmış ve onlar da ihtiyaçları sadece marka olduğu için öncelikle gidip isim hakkını almışlar.
Arkasından Mudurnu Piliç markası ile de üretim başlamış. Ancak Kocaeli'nde bulunan kesimhane talebi karşılayamaz hale gelince yeni bir kesimhane açma ihtiyacı olmuş. Sakarya'da tam yeni bir tesis kurmak üzere iken Mudurnu Tavuk'un yine satışa çıktığını duymuşlar. Tesislerin kesimhane bölümünü geçtiğimiz yıl Kılıç Deniz Ürünleri'nden satın alarak Mudurnu markasını yuvaya döndürmüşler.
Zuhal Daştan yeni bir yer kurmak yerine neden satın alma yaptıklarını şu sözlerle anlatıyor: "Eğer siz bir markayı yöre ile özleştiriyorsanız onu orada üreteceksiniz. Başka yolu yok. Çünkü tüketici bunu arıyor"
Sadece fabrikanın yenilenmesi için bir yıl içinde 6 milyon lira harcanmış. 12 Nisan'da da deneme kesimi yapılarak tesis tekrar devreye alınmış.
İLÇE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Mudurnu Piliç'in ilçe ekonomisi için anlamı çok büyük. Bir zamanlar bin kişiye yakın istihdamın sağlandığı fabrika ilçenin can damarıydı. Fabrikanın iflas etmesi ile birlikte Mudurnu için de zor zamanlar başladı. Sadece çalışanlar değil fabrikanın diğer tedarikçileri de işlerini kaybettiler ve ilçe ekonomik olarak çok geriye gitti. Aynı dönemde kente olan göçler de hızlandı. Ancak şimdi ilçede yeniden geriye dönüş olması bekleniyor.
Ä°STÄ°HDAM ARTIYOR
Mudurnu Piliç'in fabrikasında dakikada 133, bir günde 50 bin tavuk kesiliyor. Ancak kesim sayısı bir ay içinde 60 bine çıkacak. Tesislerin kapasitesi ise 150 bin adet. Mudurnu Tavuk ilk etapta yarı kapasite ile çalışacak. Tam randıman ile çalışmaya baÅŸlayıp 150 bin adete ulaşıldığında ise ikinci bir kesimhane kurulacak.Â
TAVUKLAR NASIL KESÄ°LÄ°YOR?
Anlaşmalı besicilerden alınan tavuklar özel kamyonlarla fabrikalara getiriliyor. Fabrikada önce bantlara alınıyor, arkasından bayıltılıp makinelerde kesimi yapılıyor. Daha sonra da özel makinelerde tavuğun tüyleri yolunuyor, iç organları temizlenip kanı boşaltılıyor.
Bundan sonraki aşama en uzunu. Yaklaşık 2.5 saat sürüyor. 1 derecelik özel bir odada tavuğun vücut ısısı düşürülüyor. Tüyleri yolunmuş, temizlenmiş ve soğutulmuş tavuk daha sonra parçalama ünitesine geliyor. Bütün olarak makinanın bir ucundan giren tavuğun önce kanatları kesilip ayrılıyor. Arkasından çorbalık olarak sırtı ve daha sonra da göğsü kesiliyor. İki but olarak girdiği son makinadan da parçalanmış butlar halinde çıkıyor ve ortalama üç saatte paketlenmiş olarak hazır hale geliyor.
AYAKLAR ÇİN'E GİDİYOR
Bu arada bir köşede gördüğümüz tavuk ayakları da ilgi çekti. 'Bunlar nedir?' dediğimizde Çin'e gittiğini öğrendik. Çinliler
meğer bildiğimiz tavuk ayaklarını cips gibi çok severek yiyiyorlarmış.
Tavuğun tüyleri, gagası, iç organları, kanı gibi kullanılmayan yerleri ne oluyor derseniz hiçbiri çöpe gitmiyormuş. Tavuğun
ortalama ağırlığının yüzde 21'ini oluşturan bu kısımlar büyük düdüklü tencerelerde kaynatılıp belirli kıvama getiriliyor ve tavuk yemi yapılıyormuş. Normal tavuk yeminin içine yüzde 3 oranında karıştırılıyormuş.
RUSYA Ä°LE PROTOKOLLER HAZIR
Bu arada Zuhal Daştan Türkiye ile Rusya arasında beyaz et ihracatına yönelik olarak sona gelindiği bilgisini de verdi. 50 bin adetlik bir kota beklendiğini söyleyen Daştan, maliyetler nedeniyle ihracat konusunda çok umutlu değil.
Brezilya'nın bu sektörün en büyüğü olduğunu ve maliyetlerin Türkiye'ye göre çok düşük olduğunu ifade Daştan'a göre bizim onlarla Rusya'da rekabet edebilmemizin tek şartı Rusya'nın gümrük vergilerini Ukrayna'ya yaptığı gibi binde 2'ye indirmesi. Yoksa Brezilya'ya
göre 4 kat yüksek mısır fiyatı, daha pahalı soya ve daha kötü iklim şartları nedeniyle rekabet çok zor.
Türkiye'nin en iyi ihracat pazarının Irak olduğunu anlatan Daştan, geçen sene sektör olarak 50 bin tonluk bir ihracat yapıldığını söyledi. Daştan'a göre Irak, özellikle islami kesim şartları nedeniyle ilgi gösteriyor. Hatta önümüzdeki dönem Irak'ın yanına İran da gelebilir. Ancak İran'ın kendi endüstrisi de iyi olduğu için büyük bir ihracat hamlesi olmayacak.
GÃœNDE 2 MÄ°LYON TAVUK KESÄ°LÄ°YOR
Türkiye'de günde ortalama 2 milyon adet tavuk kesiliyor. 1 yılda tüketilen tavuk miktarı ise 1 milyon 250 bin ton. İhracat ortalama 80 bin ton civarında, ithalat ise hemen hemen hiç yok.
Pazarın en büyük 5 firması yüzde 10-13 arasında pazar payı alıyor. Bir zamanlar sektörün en büyüğü olan Mudurnu'nun pazar payı yüzde 5. Daştan, bu yıl içinde yüzde 7'yi yakalayacaklarını ondan sonra da artırmaya devam edeceklerini söylüyor.
UÄžUR DÃœNDAR'A MÄ°NNETTAR
Zuhal Daştan, konuşma sırasında kuş giribi zamanında Uğur Dündar ile yaptıkları çalışmadan da bahsetti. O dönemleri "1 kilo tavuk bile satılmıyordu" diye anlatan Daştan, sektör olarak Uğur Dündar'a minnettar olduklarını ve onun sayesinde Türk halkının tekrar tavuk yemeye başladığını söyledi. Dündar'ın gelip sektörü incelediğini ve 1 lira bile ücret almadan, reklam filmlerinin çekimini dahi kendi ekibi ile ücretsiz yaptığını şöyle anlattı:
"Herkes çok konuştu ama vallahi billahi bizden 1 kuruş para almadı. Biz çikolata götürdük onu da ekibine dağıttı. Allah ondan razı olsun, ekrana çıktı, üç gün sonra işler normale döndü. Hem siz ucuz tavuk yediniz hem de sektör ayakta kaldı..."