Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayelerinde, Merkez Bankasının ev sahipliğinde, İslam Konferansı Örgütünün 40. ve İSEDAK'ın 25. kuruluş yıl dönümü çerçevesinde, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezinin katkılarıyla düzenlenen “İSEDAK Üyesi ve Gözlemci Statüsü Bulunan Ülke Merkez Bankaları Guvernörleri ve Para Otoriteleri Toplantısında konuşan Ali Babacan, merkez bankası başkanları, başkan yardımcıları ve parasal kurum başkanlarıyla bir toplantı yapmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu söyledi.
Babacan son yaşanan krizin etkilerinin herkes için bir büyük önem taşıdığını ifade ederek, şu anda yaşanan krizin muhtemelen 1929'dan bu yana yaşanan en büyük kriz olduğunu, dünya ekonomisinin 2. dünya savaşından sonra en büyük küçülmeyi yaşadığını söyledi.
Babacan “Bu kriz hakikaten boyutu açısından da derinliği açısından da devasa boyutlarda ancak bu krizin daha önce yaşamış olduğumuz krizlere benzemeyen bir yönü de var. Bu krizin çıkış noktası gelişmekte olan ülkeler değil, tam tersine gelişmiş ülkeler... Yani bu masa etrafından bulunan hiç bir ülkenin bu krizde suçu kabahati yok, tam tersine bizler bazı başka ülkelerde yapılan hataların bedelini ödüyoruz” şeklinde konuştu.
MALİ SEKTÖR HENÜZ YETERİNCE SAĞLAM DEĞİL
Ali Babacan, günümüzde bazı iyileşme işaretleri görüldüğünü ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Her ne kadar kırılgan da olsa bir iyileşme var. Ruh halimiz de üç yara 6 ay öncesine göre daha iyi ama yine de çok ciddi riskler devam etmekte... Mali sektör, finans sektörü henüz yeterince sağlam değil, tek başına ayakta duracak güce henüz ulaşmış değil, yakından baktığımızda bazı finans sektörü şirketleri ve önemli finans sektörü aktörlerini yakından izlenmesinde büyük fayda var.
Ayrıca bazı ülkelerde işsizlik oranları görülmemiş seviyelere ulaşmış durumda... ABD, Japonya ve Avrupa'ya baktığımız da şunu görüyoruz; Bu işsizlik rakamlarında sürekli rekor kırılmakta... Bu neden önemlidir? İşsizlik oranlarının yüksek olması pek çok ülkede büyümeyi baskı altına alacaktır. Bunun sonucunda da şöyle bir durum oluşacaktır; Büyüme yavaş olduğu için yüksek işsizlik oranı var ama yüksek işsizlik oranı tek başına önümüzdeki yıllardaki büyüme oranlarının düşük olmasının en önemli nedeni... Ekonomik üretim, büyümenin birinci faktörü ama insanlar işsizlik tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarında normal harcama seviyelerine kolaylıkla dönemiyorlar.”