Güncelleme Tarihi:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sosyal güvenlik ve sağlık alanında bundan sonra almayı planladıkları önlemleri Referans'a anlattı.
Dinçer, katılım paylarının yeniden düzenlenmesiyle sistemin kendi içindeki dengelerini gözden geçirmek istediklerini söyledi. Burada talebin katılım payları yoluyla düzenlenmesini öngördüklerini belirten Dinçer, "Birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları arasında çok ciddi maliyet farklarımız var" dedi. Birinci basamakta reçete yoksa 11-12 liralık bir harcama yapıldığını belirten Dinçer, ikinci basamak devlet hastanelerinde ise bu tutarın 24-26 liraya çıktığını belirtti. Üniversite hastanesinde ise masrafın 48 liraya kadar çıktığını belirten Dinçer, "Soğuk algınlığınız var, üniversite hastanesine gitmek istiyorsunuz. Biz buna engel olmuyoruz. Ama soğuk algınlığı için tam kapasiteli bir hastaneye giderken, bir kez daha düşünülsün istedik. Bu nedenle bazı katılım paylarında artışlar yapıldı" dedi. Dinçer düzenlemelerin yargıdan iptal olması durumunda gelirden çok tasarruftan kaynaklı kayıp yaşanacağını belirtti.
Hastanelere global bütçeden vazgeçmedik
Sağlıkta yapılacak ödemelere tavan sınırı getirilmesini öngören global bütçe düzenlemesinden vazgeçmediklerini belirten Dinçer, bunu ilgili taraflarla görüşerek yapmak istediklerini söyledi. 2010 yılında global bütçeye resmen geçilmese dahi, harcayabilecekleri üst sınırları belirleyeceklerini belirten Dinçer, "Global bütçe konusunda anlaşamazsak, uygulama yöntemi farklı olacak. Ama kafamızda harcayabileceğimiz üst sınırlar belli olacak" dedi.
SGK'nın gelir ve gider dengesine dikkat etmek gerektiğini belirten Dinçer, gelirlerin giderleri karşılama oranının 2002'de yüzde 41 düzeyinde olduğunu söyledi. 2008'de bu rakamın yüzde 58 olduğunu belirten Dinçer, "Ama kriz yılı 2009 sonunda bu rakamın yüzde 43 olacağını varsayıyoruz. Kriz olmasaydı yüzde 60 civarında olacaktı" dedi. Böyle bir ortamda ilaç sanayi ve özel hastanelere krizin maliyetlerini paylaşmayı önerdiklerini belirten Dinçer, "Türkiye ortalama yüzde 6 küçülüyor, ama ilaç sanayi yüzde 15'ten fazla karlı çalışıyor, özel hastaneler yüzde 12 civarında karlı gözüküyor. Ben de masrafları paylaşalım diyorum" diye konuştu.
İlaç sektörü pahalı ilaç veriyor
Sağlık hizmetlerindeki miktarların ciddi ölçüde arttığını kaydeden Dinçer, daha önceden kişi başına ortalama 2,8 olan sağlık hizmeti miktarının 6'ya çıktığını ve bunun da yılda 420 milyon muayene-tedavi anlamına geldiğini belirtti.
İlaç harcamalarında 2008'in ilk 6 ayıyla 2009 yılının aynı dönemini karşılaştıran Dinçer bu dönemde reçete sayısında yüzde 8'lik artış olduğunu, fatura tutarında ise yüzde 26'lık artış olduğunu belirtti. Dinçer, "İlaç sektörü bize pahalı ilaç vermeye başlamış. Reçete başına maliyetlerimiz de 43 liradan 48 liraya çıkmış. Bir başka deyişle ucuz ilaçlar yavaş yavaş piyasadan çekiliyor" dedi.
Yakında alınması planlanan tedbirler hakkında da bilgi veren Dinçer, tüm illerdeki eczanelerle ilgili ortalamalar çıkarttıracağını söyledi. SGK'nın ortalamanın üstünde harcama yaptığı tüm eczaneleri denetime tabi tutacağını belirten Dinçer, kişi başına ortalama reçete tutarının üstündeki reçeteleri de gözlem altında tutacağını belitti. Türkiye'de kişi başına ortalama 140 lira ilaç harcaması yapıldığını belirten Dinçer, kronik hastalar hariç bu rakamın üstündeki harcamalarla ilgili önlem alabileceğini söyledi. Dinçer "Belki 140-150 liranın üstündeki ilaç harcamalarında katkı payı oranlarını artıracağım" dedi.
SGK İL MÜDÜRLERİNE PERFORMANS KRİTERİ
Dinçer, gelecek yıldan itibaren prim gelirlerini artırmak için de harekete geçileceğini söyledi. Her ilde genel sağlık ve sosyal güvenlik primleriyle ilgili olarak il müdürlerine performans kriterleri koyacağını belirten Dinçer, "İl müdürlerini çağırıp tek tek kendilerini hangi ölçütlere göre değerlendireceğimi anlatacağım" diye konuştu. Dinçer, 5 puanlık SSK işveren primi indiriminden ise geri dönüş olmayacağını belirtirken, sosyal güvenlik açıklarının kamuoyunda konuşulduğu kadar da yüksek olmadığını vurguladı. Dinçer, "Sosyal güvenlik ve sosyal korumayla ilgili Hazine'nin harcadığı para 52 milyar TL. Bizim kurumun açığı ise 39-40 milyar TL olacak" dedi. Dinçer, sendikalı işçi sayılarıyla ilgili istatistiklerin ocakta yenilenmesiyle birlikte 16 sendikanın yetkisinde değişiklik olacağını belirtti.
SAĞLIK HARCAMALARI HALA AB'NİN GERİSİNDE
Sınırlamaların kalkmasıyla harcama artışı olduğunu belirten Dinçer, "Uluslararası standartlar açısından bizim yurttaşlarımızın aldığı sağlık hizmeti halen AB ortalamalarının altında" dedi. Sadece iki konuda gelişmiş ülkelerden farklı bir tablo olduğunu belirten Dinçer, "Birincisi ilaç tüketimiyle ilgili davranış kalıpları farklı. İkincisi de sağlık sigortasında topladığımız primler harcamalara göre düşük. Bu ciddi bir sorundur ve idareyle ilgili. Aslında genel sağlık sigortası primini kim ne kadar ve hangi kapsamda öderse, hizmeti de o kapsamda almalı" diye konuştu.
SENDİKALARIN DAVRANIŞ KALIPLARI DEĞİŞMELİ
Sendikalar Kanunu'nda değişiklik yapılması için de tüm taraflarla ortak mutabakat sağladıklarını belirten Bakan Ömer Dinçer, "Türkiye'deki sendikacılıkta geleneksel davranış kalıplarında ciddi değişikliğe ihtiyaç var. Ben Başbakanlık Müsteşarı'yken, dernekler kanununun hazırlanmasında karşılaştığım bütün eleştiriler sendikalar kanununda değişiklik tartışmalarında da karşıma çıkıyor. ‘Toplumsal huzur bozulacak' gibi çok sayıda eleştiri geliyordu. O kanun çıktı, hiçbir şey bozulmadı. Sendikacılıkta da özgürleştirme ve şeffaflaşma olduğunda o hareket zihnen gelişir" dedi.
KIDEM TAZMİNATINDA SORUN ÇOK, ÜZERİNE GİTMELİYİZ
Kıdem tazminatı konusunu da ayrı bir konu olarak değerlendireceklerini berten Dinçer, kıdem tazminatını kaldırmayacaklarını belirtti. Kim çalışıyor ve hak ediyorsa bu hakkını alması gerektiğini belirten Bakan Dinçer, "İşverenlerin büyük kısmı iyi niyetli de olsa kıdem tazminatlarını ucuz kredi olarak kullanıyorlar. Bir finansman aracı olarak kullanıyorlar, bunun bir maliyeti olmalı. Mevcut yapısıyla kıdem tazminatı işverenler için ciddi bir maliyet, buna da bakılmalı. Bu kadar etrafında sorun biriken bir konuyu yok saymak doğru değil. Üzerine gitmeliyiz" dedi.
YABANCILARDA İZİN SÜRESİ 15 GÜNÜN ALTINA ÇEKİLECEK
Yabancı çalışanlarla ilgili izin sürecini de kısalttıklarını belirten Dinçer, konuyla ilgili bir anısını da anlattı. Bakan olduktan sonra bir büyükelçinin kendisini ziyaret ettiğini ve şirketlerine yabancı çalışanlarla ilgili izinlerin 5-6 ayda verildiğinden şikayet ettiğini belirten Dinçer, "Senin ülkende ne kadar sürede izinler veriliyor' dedim. ‘Benim ülkemde bir ayda veriliyor' dedi. Ben de ‘Üç ay sonra bir aydan daha kısa sürede vereceğim bu izinleri' dedim, sözümü tuttum. 6 ay-1 yıl sonra 15 günden daha kısa sürede bu izin süreçleri tamamlanacak" diye konuştu.