Güncelleme Tarihi:
Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Başkanı Halit Narin, küresel kriz ortamında kişiler ve müesseseler üzerindeki kredilere dayalı borç yükünün tehlikeli bir boyuta geldiğini belirterek ,”Hükümet ana paranın bir mislini aşan, iki, üç, dört hatta beş kata varan bu fazla borç ve faiz yükünü vatandaşın ve şirketlerin üzerinden devralsın ve bankalara bu parayı kendisi enjekte etsin” çağrısını yaptı.
Halit Narin, 1984 yılında Özal hükümeti döneminde bu hükmün kaldırıldığını hatırlatarak , Hükümet kriz koşulları nedeniyle bir kereye mahsus olmak üzere bu borç yükünden vatandaşını kurtarmalı ve onlara yeniden borçsuz olarak hayatlarını işlerini geliştirmelerine ve taze bir başlangıç yapmalarına fırsat tanınmalı ”dedi.
Narin, Japonya’nın da 15 yıl önce böyle bir uygulama giderek vatandaşların ve şirketlerin fazla borç yükünü kendisinin üstlendiğini ve bankalara 120 milyar dolar civarında bir kaynağı doğrudan devlet tarafından enjekte edildiğini ve tüm ülkeye borçsuz bir başlangıç yapma fırsatı yaratıldığını söyledi.
Antalya’da düzenlenen “Gelecek” konulu toplantının ikinci gününde konuşan Halit Narin “ Lokomotifi olmayan bir Türkiye hiçbir yere gidemez” diyerek hükümete tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunlarıyla daha fazla ilgilenme çağrısı yaptı. Narin “ Allah korusun bu lokomotife bir şey olursa hepimizin başına bir şey gelebilir. Bu sektörde milyonlarca işçi var ve yarısı işini kaybetti. Müteşebbislerin de yarısı işsiz durumda. Çocukluğumuzdan beri yöneticilerimizden hep yapacağız, edeceğiz söylemini dinliyoruz. Artık bunu yaptık, şunu yaptık şu kararları aldık uygulamaya koyduk ve sonuç aldık diyen bakanlara, bürokratlara ihtiyaç var.Yanlış da olsa karar alacak birilerine hasret kaldık.Bu krizde karar alacak ve bunları hızla hayata geçirecek politikalara acilen ihtiyaç duyuyoruz” dedi.
Narin konuşmasında, tüketilmekte ve tükenmekte olan bir Türk müteşebbisiyle karşı karşıya bulunulduğuna işaret ederek şunları söyledi:
Sıkıntının kaynağı olarak bankalar görülüyor. Halbuki bankaların sıkıntısının aksettiği yeri kurtarmak ve oraya bakmak gerekir. 100 liralık kredi kullanmışsınız, faiz yükü de en fazla bir misli kadar olmalı. Ancak Türkiye’de aldığı kredinin beş misli nerdeyse altı misli borç yükü altında olan müesseseler var, işçiler, köylüler, emekliler iş kadınları var. Bu kadar faiz yükünün altına hiçbir şahıs, hiçbir müessese itilemez. Bu borç yükünün altında herkes erir gider”.ZENGİNLİK TÜM TOPLUMA YAYILMALI
Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Başkanı Halit Narin, küresel krizin ve bugün Türkiye’de yaşanan sorunların kaynağında vahşi kapitalizm duygusunun önemli rol oynadığını belirterek şöyle dedi:
“ İdealimiz ne? Zengin bir toplum mu yaratmak yoksa zenginleri çok olan bir toplum mu yaratmak? Türkiye de artık zenginliğin tüm topluma yaratıldığı zengin bir toplum ideali ve felsefesini paylaşmalı. Önce vatan ve bunun içinde önce millet gelmeli ve en sonra da bireylerin menfaati düşünülmeli. Üzülerek görüyoruz ki sektörlerde hala kendi grup menfaatlerini, hatta kendi şirketlerinin menfaatlerini her şeyin üzerinde görenler var. Bunları görmek bizi gerçekten çok üzüyor.”
Antalya’da düzenlenen “Gelecek” konulu toplantının ikinci gününde konuşan Halit Narin “ En büyük kabahatimiz ferdiyetçilik içinde çok fazla takılıp kalmamızdır. Artık açımızı daha geniş bir perspektife çevirmeliyiz. Bir avuç zenginin bulunduğu ya da bir güruhun zengin olduğu toplum bir yere gidemez. Zenginliği tüm millete yayacak bir politikaya ihtiyaç var” görüşünü ifade etti.
"ŞİRKETLER DAHA SIKI KONTROL EDİLMELİ"
Küresel krize değinen Narin, Türkiye’nin 2001 krizinde bankacılık sistemini sağlam bir rotaya oturttuğunu belirterek, ABD’de bankaların iyi kontrol edilmemesi yüzünden küresel krizin doğduğunu vurgulayarak, “ devletler, hükümetler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar her müessese yasalar çerçevesinde ciddi şekilde kontrol edilmeli ve denetlenmeli” dedi. Hükümetin küresel kriz nedeniyle iş dünyasına ve halka moral vermeye çalıştığını, ancak tedbirlerin hızla somutlaşması gerektiğini kaydederek, “ Ön planda yine bankacılık sektörü var. 70 milyonun ana problemi ikinci planda bırakılmamalı. Borçlu vatandaşlarımız, KOBİ’ler,hatta holdingler ödenebilir borç seviyesine getirilmeli. Şirketlerin, vatandaşın havlu atmasına, erimesine izin verilmemeli. Ön plana alınacak konu budur ” diye konuştu.
Narin, bürokrasinin işleyişinden yakındığı bölümde şunları söyledi:
“Her bakanlığın bir kutusu var, Maliye’nin, Çalışma Bakanlığı’nın, Vakıfların her birinin ayrı ayrı kutuları var ve herkes olaylara kendi kutusunun içinden bakıyor. Sadece mesuliyetleri bu kutunun sınırları içinde gördüğünüz zaman vatandaşa, müteşebbise kolaylık sağlayamazsınız. Yanlışlık burada. Vatandaşın önünü açmak ve çalışma gücünü arttırmak hükümetin birinci vazifesidir”
"BİR ÇİNLİNİN ZEKASI BİR TÜRKÜN ONDA BİRİ"
Çin’in en büyük sorununun iç talebi düşürüp bütün gelişmeyi ihracata dayalı hale getirmek ve ekonomik büyümeyi yavaşlatmak olduğunu belirten Halit Narin,“ Çin’de geçen yıl 30 milyon iğlik üretim kapasitesi kapandı. Türkiye’nin şimdiki iğ kapasitesi ise sadece 10 milyon düzeyinde. Çin'linin zekası bir Türk'ün zekasının onda biri bile değil. Biz başka bir ırkız ve Tanrı bize başka bir güç vermiş, ama bu büyük gücü bürokrasinin kutusunun içine hapsetmişsiniz. Bir Bakan, Müsteşarı'na şunu yap diyemiyor. Böyle bir bürokrasiden çıkıp mesuliyet üstlenen bir bürokrasi yaratmak durumundayız. Burası gerçekten bir cennet vatan. Dünyada böyle bir ülke ve bu kadar gelecek vaat eden bir toplum yok. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Tüm bunların kıymetini bilelim, ama boynumuz da bükük olmamalı”