Güncelleme Tarihi:
Tahvil piyasasındaki yatırımcıların, “gereksiz yere telaşlandığına” dikkat çeken Stiglitz, Wall Street Journal ile yaptığı söyleşide, ülkelerin risk primleri (CDS) yani devlet tahvillerini sigortalama maliyetlerinde yaşanan aşırı yükselişi, “anlamsız” olarak değerlendirdi.
Ünlü ekonomist aynı zamanda bu piyasadaki temelsiz hareketlenmenin ve Avrupalı liderlerin çözüm konusunda ağır hareket ediyor oluşunun, spekülatif baskıyı artırdığına ve bu durumun büyük sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti.
Son zamanlarda Atina hükümetinin gayri resmi danışmanı gibi hareket eden Stiglitz, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun borç sıkıntısının üzerinden gelmek için akıllı bir plan öne sürdüğünü de belirtti.
PAPANDREU MANTIKLI
Ekonomist, “Yunanistan’ın öne sürdüğü borç programı dikkate alındığında, oldukça mantıklı, üzerine düşünülmüş bir plan olduğu görülüyor ve zaten çok fazla bir şey de vaat etmiyor… Yunanistan konusundaki tek sıkıntının spekülatif saldırı olduğuna inanıyorum” dedi.
Yunanistan, borçlanma maliyetlerinde yaşadığı sıkıntıya rağmen, Avrupa Birliği’ne (AB) 2009’da gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 12.7’sine denk gelen bütçe açığını, 2012’ye kadar yüzde 3 indirmesini sağlayacak bir program sundu.
AB geçen hafta, bu planı desteklediğini açıkladı ancak mali baskıların artması durumunda, Yunanistan’ın yanında olacağına yönelik herhangi bir açıklama yapmadı. Öte yandan, hafta içinde ülkeye bir şekilde yardım edileceği yönündeki haberler piyasaları sakinleştirdi. Yaşanan bu olumlu hava, Yunanistan’ın 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin getirisi ile gösterge Alman devlet tahvillerinin arasındaki getiri arasındaki farkın azalmasını da beraberinde getirdi.
AB DEVREYE GİRMELİ
Stiglitz, AB’nin Yunanistan ve benzer durumda olan diğer ülkelere yardım edeceğini açıklaması gerektiğini söyledi.
Bununla birlikte, birliğin acil bir durumdan hemen devreye girebilecek acil durum fonları oluşturması gerektiğine de dikkat çekti.
Stiglitz, “Euro bölgesinin bunun sadece Yunanistan’ı ilgilendiren bir sorun olmadığını fark etmesi gerekiyor. İşin içinde İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde olduğu için bu AB’nin sorunu. Bu yüzden birliğin bir şekilde devreye girme sözü vermesi lazım” dedi.
Birçok ekonomistin aksine Yunanistan’ın Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) yardım alma seçeneğini değerlendirmesi gerektiğine inanan ekonomist, kurumun borç verme şartlarının on yıl önceye göre çok değiştiğini ve bu yüzden ülkeye yardımcı olabileceğini dile getirdi.