Güncelleme Tarihi:
Taksim’de bir kafe, birden bir bilim merkezine dönüşüyor. Kimi müşterilerin ne olduğuna dair hiçbir fikri yok. Uzun boylu, Avrupai görünümlü bir kadın yapay zeka ve gelecek hakkında konuşuyor. Kalabalık gittikçe artıyor. Türkiye’de ilk defa düzenlenen ‘Cafe Scientifique’ etkinliklerinden birindeyiz. Yer, İstiklal Caddesi’ndeki Türk Alman Kitapevi ve Kafe. Kalabalık grubun meraklı bakışlarla dinlediği kişiyse Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Üyesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) araştırmacı Dr. Öğr. Üyesi Şeyda Ertekin. ODTÜ’nün Bilim Kafe etkinliği Türkiye’de bir ilk. Üniversitenin alanında uzman isimleri, aralarında Gaziantep, Mersin ve Eskişehir’in de yer aldığı yedi ildeki kafelerde ücretsiz olarak ziyaretçilerle tecrübelerini paylaşıyor. Bu o kadar spontane gelişiyor ki, kafeye gelenlerin önemli bir bölümünün bundan haberi bile olmuyor. Bilim Kafe’nin İstanbul’daki etkinliğinde de durum farklı değil. Konu, son dönemlerde distopik senaryolarla Hollywood filmlerinin en çok esinlendiği teknolojilerden yapay zeka olunca herkes ilgiyle dinliyor.
‘YENİ ALGORİTMA GELİŞTİRMEYİ BAŞARDIM’
Çalışmalarının bir kısmını ODTÜ ile birlikte MIT’de de sürdüren Şeyda Ertekin, yapay zeka hakkında oluşan soru işaretlerinin farkında. Bu nedenle bir bilim insanı olarak iyimser bir yaklaşımla çalışmalarından bahsediyor. New York’ta eski elektrik kablolarının ne zaman arızalanacağını ya da patlayacağını tahmin eden bir yapay zeka algoritmasını nasıl geliştirdiğini şöyle anlatıyor:
“15 yıl ABD’de yaşadım. Bu dönemde devlet ve özel sektör için yapay zeka algoritmaları geliştirdim. New York’ta sadece Manhattan’da yapımı 19’uncu yüzyılın sonuna uzanan elektrik kabloları bile var. Bunların oranı yüzde 5’i bulmasa da değiştirmek çok maliyetli. Çünkü sadece bu yarımadada, Ekvator’un çevresini üç kere dolanabilecek kadar kablo bulunuyor. İşin kötü yanı bu eski kablolar zamanla patlayabiliyor, hatta elektrik kaçakları nedeniyle köpekler bile çarpılabiliyor. Bir şirket benden, bunların arasında arızalanma riski en yüksek olanları tahmin edebilecek yapay zeka algoritması geliştirmemi istedi. Şu anda da kullanılan yeni bir algoritma geliştirmeyi başardım. Bu, arızalanma riski en yüksek hatları belirliyor ve uzmanları uyarıyor. Kısacası Wall Street elektriğini bana borçlu diyebiliriz.”
İYİ OLDUĞUNUZ BİR ALANI SEÇİN
Ertekin, Türkiye’de yapay zeka ve makine öğrenmesi denildiğinde akla ilk gelen isimlerden. ABD’nin önemli kurumlarından Penn State Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktorasını ‘en iyi tez ödülü’ ile bitiren başarılı bilim insanı, doktora sonrası çalışmalarını ise MIT’de tamamladı. Hâlâ aynı üniversitede yapay zeka çalışmalarına, üniversiteden aldığı fonla, araştırmacı bilim insanı olarak devam ediyor. Ertekin, “Hocam başarınızın sırrı ne?” sorusunu bakın nasıl yanıtlıyor:
“Kendime göre üç ipucu paylaşabilirim. İlki ısrarcılık. Çok parlak biri olabilirsiniz ama ısrarcı değilseniz ve çabuk pes ediyorsanız, başarılı olmanız çok güç. İkincisi konfor alanınızdan zamanı geldiğinde dışarı çıkmayı bilmelisiniz. Eğer keşfetmek için adım atmazsanız, hedeflerinize ulaşamazsınız. Yeni alanlarda keşifler yapabilmelisiniz. Üçüncüsü iyi yapabileceğiniz bir işi seçmeniz. Genellikle sevdiğiniz alanda başarılı olursunuz derler ama ben, gerçekten iyi yaptığınız bir işi severek de başarılı olabileceğiniz düşüncesindeyim. Bu alanları dikkatli ayırt etmelisiniz. Yapay zeka ve makine öğrenmesine gelirsek bu, matematik dolayısıyla sayı ve formüllerle haşır neşir olmanız anlamına geliyor.”
YAPAY ZEKANIN ZORLU SORUSU: BEŞ İNSAN İÇİN BİR KİŞİYİ FEDA EDER MİSİNİZ?
Ertekin, yapay zekanın zaman zaman hata yapabileceğini ve karar alma süreçlerinde nasıl etik davranacağı konusunda soru işaretleri olduğunu söyleyip ekliyor:
“Herkesin çocukluğunda düşlediği yapay zekaya sahip bilim kurgu fantezisi robotların, aramızda dolaşması yakın görünüyor. Yapay zeka, sürücüsüz bir aracın son günlerde ABD’de bir yayaya çarpması nedeniyle gündemde. Tramvay ikilemi diye bilinen bir deney var. Kontrolden çıkmış bir tramvayın, onu duymayan beş kişiye doğru hızla ilerlediğini düşünün. Eğer raylara bağlı bir kaldıracı çekerseniz, tramvay üzerinde bir insanın durduğu ikinci ray takımına yönelecek. O halde o kaldıracı kaldırıp, bir insanın ölümüne mi yol açardınız, beş kişiyi mi kurtarırdınız? İşte yapay zekanın bu ‘etik’ sorusuna cevap vermesi gerekiyor."
BİLİM, AKADEMİSYENLERE AİT DEĞİL
İlk olarak İngiltere’de ortaya çıkan ve dünyanın dört yanına yayılan ‘Cafe Scientifique’ etkinliklerinin Türkiye’de gerçekleştirilen ilk uygulaması ‘Bilim Kafe’. ODTÜ Bilim İletişimi Grubu’nun (BiG) bilimi topluma sevdirmek ve farkındalığı artırmak için yaptığı etkinlik, kafe, gençlik merkezi gibi halka açık alanlarda ODTÜ’lü akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen söyleşilerden oluşuyor. Projenin fikir babası ODTÜ Rektör Danışmanı ve ODTÜ BİG Koordinatörü Doç. Dr. Eren Kalay, “Türkiye’de bilim, özellikle yapay zekâ gibi konular, akademik olarak görülüyor. Aslında bu teknolojiler üniversitelere; akademisyenlere ait değil. Yapay zeka, bugün akıllı telefonlardan arama motorlarına, yaşamımızın kalbinde yer alıyor. Bilim Kafe etkinliğiyle bilimi sokağa, insanlara sürpriz yaparak taşıyoruz. Katılımcıların ilgisi harika. Bu da gösteriyor ki, bilim doğru anlatıldığında, sıkıcı ve anlaşılmaz bir şey değil” diyor.