Güncelleme Tarihi:
Elmayı, armudu ilk kez ağaçta kopararak yiyen oğlum, keçilere dokunmanın keyfini yaşarken ben de aynı heyecanı tadıyorum. Keçiye dokunurken, "Pardon, özür dileriz" diyen, keçinin memesini masal kitaplarında gördükleri gibi 4 tane sanan iki çocuk birkaç dakika sonra onlarla arkadaş olup, sırtlarına bile bindi. Ayrılırken, keçileri besleyen yaşlı ninenin köyüne gitmek için ısrar etti. Çizgi film seyretmekten hayvanların ön ayaklarını elleri sanan, doğadan kopuk yetişen iki çocuk kendilerini kucaklayan doğayı çok sevdi.
Bozcaada’da üzümü bağında gören, sütü inekten sağıldıktan sonra içen, balığı tuttuktan sonra yiyen biri olarak artık doğayı daha çok seviyor. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyin kaynağını daha iyi biliyor.
Artık sinekten korkmuyor, arıdan kaçmıyor, her canlının doğadaki yerine saygı duyuyor.
Bize rehberlik eden doğa tutkunu arkadaşlarımızla çocuklarımızın doğal yaşamdan ne kadar uzak büyüdüğünü görerek üzülüyoruz.
Özellikle büyük şehirlerde betonlar arasında büyüyen, çiçeğin kokusunu saksıdan duyan çocuklara doğayı da tanıtmalı okullar. Spor ve kültür aktivitelerinin yanı sıra biraz da okul bahçelerinde sebze meyve bahçeleri yapıp, çocukları bunları yetiştirmekle görevlendirmeli. Bunu yapan birkaç özel okul var, sayıları çok az. Bazıları da göstermelik.
Milli Eğitim Bakanlığı ve özellikle Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı hazır müfredatı değiştirmişken büyük şehirlerdeki okullara bu gibi zorunluluklar koymalı. Okul alanlarının bir kısmını çocukların doğayı tanımasına ayırmalı. Okul binaları projesinde sadece spor sahası, yüzme havuzu değil, biraz da doğayı tanıyacak bir köşe ayrılmalı. Ağaçlar, bitkiler burada tanıtılmalı. Hatta mümkünse bunları besleyip, büyütme görevi çocukların olmalı.
Ankara’daki okulların tatili
Su problemi Ankara’da başladı. Hemen anlı şanlı büyüklerimiz bu problemi çözmenin kolay yolunu buldu. Okulları geç açmak. Susuzluk problemi ve yol açacağı sağlık risklerini azaltmanın yolunun eğitim takvimini su kesintilerine göre düzenlemek yerine, akılcı çözümler üretmek daha iyi değil mi?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından dile getirilen ve su kesintisi nedeniyle okulların bir ay geç açılmasını öngören öneriye, Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin sıcak bakmaması gerekiyor. Okulların geç açılırsa, geç de kapanması gerekiyor. Türkiye’nin iklim koşullarında bu güç. Herhalde Temmuz ayında eğitim yapılması istenmez. Bu yapılsa da kimse çocuğunu bu ayda okula göndermez. En iyisi şimdiden okullar kendilerine bir su deposu yaptırsın. Çünkü, bu sıkıntı yakında başka illerde de görülecek gibi.