Güncelleme Tarihi:
Günler öncesinden okul hazırlıkları baÅŸlar. Kıyafetler, çantalar alınır. ÇoÄŸu çocuk da anne babanın bu heyecanına katılır. Okula baÅŸlamadan önce çok istekli ve meraklı görünseler de bazı çocuklar için okula gitmek o kadar kolay olmaz.Â
Â
Okulların açıldığı ilk gün herhangi bir ilkokula gitseniz bahçe kapısından içeri girmemek için direnen, bahçede annesinin eteğine yapışarak ağlayan ya da sınıfta annesini yanına oturtmuş elini tutan çocuklara rastlarsınız.
Bütün bunlar okulların yeni açıldığı ilk günler gerek aile gerek öğretmen tarafından pek yadırganmaz. Belki de sınıfın yarısının annesi yanında oturur. Ama, çocuğun "Anne, sen burada kal!" isteği devam ederse okul fobisi yaşanıyor demektir. Bu fobi, günler geçmesine rağmen çocuğun, annenin sınıftan ayrılmasına izin vermemesiyle ortaya çıkar. Aslında okul fobisinin temelinde bir ayrılma sorunu söz konusu. Bu da çocuğun anneden ya da anne yerine koyduğu bir kişiden ayrılamamasıdır. Bu kişi çocuğun anne yerine koyduğu babaanne, anneanne ya da bakıcı olabilir.
Okulların açılmasına kısa bir süre kaldı. Bu hafta anaokulu ve ilköğretim birinci sınıf öğrencileri okula başlıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, geçen yıldan itibaren bu grupları okula erken başlatıyor. Nedeni de yukarıda anlatmaya çalıştığımız okul fobisinin önüne geçmek. Her yaştaki çocuğu yakından ilgilendiren bu durumda ailelerin de dikkatli olması gerekiyor. Çünkü, sonuçta depresyona kadar varan vakalarla karşılaşılabiliyor. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan 99 Sayfada Okul Fobisi kitabı için Doç.Dr. Mücahit Öztürk’le yaptığımız söyleşiden ipuçları aldık.
OKUL FOBİSİ NEDEN ORTAYA ÇIKAR?
-Aşırı koruyan, kollayan, çok ilgilenen, çocuğun tek başına hareket etmesine izin vermeyen aşırı koruyucu anne-baba modeli.
-Eleştiren, reddeden, çocukla iyi diyalog kuramayan ve çocuğu iten anne baba modeli.
-Aile içinde sıkıntı ve huzursuzluk yaratacak bir gerginlik, anne-baba arasında geçimsizlik.
-Aileden birinin ölümü, kronik hastalığı ve ailede sosyoekonomik kriz yaşanması.
-Babanın anneye şiddet uygulaması.
-Çocuğun dersleri ile ilgili performans kaygısı. Performans kaygısı ya çocuğun kişilik özelliklerinden kaynaklanır ya da mükemmeliyetçi anne-baba ya da öğretmenin tutumuyla gelişir. Bu çocukların bir kısmı bazı dönemler okula gitmek istemeyebilir. Bu çocuklarda asıl sorun anneden ayrılmama değil, sınavda başarılı olamayacağı kaygısıdır.
-Çocuğun öğretmeniyle bir sorun yaşaması.
-Öğretmeni kendisine negatif hiçbir mesaj vermediği halde, yanındaki arkadaşına bile sesini yükseltmişse bundan etkilenen çocuklar da okuldan soğur.
-Çocuğun arkadaş ilişkilerinde yaşadığı sorunlar, arkadaşlık kuramama, grup içinde kendine yer edinememe ve dışlanmalar.
-Büyük çocuklar tarafından kötü muameleye maruz kalmak, tehdit edilmek ve aşağılanmak. Özellikle öğrenim dönemi ortalarında, ani başlayan ve hızla gelişen okul reddi durumlarında mutlaka okulda yaşanabilecek olumsuzluklar araştırılmalıdır. Çocuk bir tacize maruz kalmış, hatta can güvenliği ile ilgili bir problemle karşılaşmış olabilir.
DOÄžRU HAREKET HANGÄ°SÄ°
-Okulöncesi eğitime erken başlayan çocukta pek sorun yaşanmıyor.
-Okula gitmeme konusunda taviz vermemek gerekiyor. Tabii ki bu çocuğu yaka paça, hırpalayarak, okula göndermek anlamına gelmiyor. Ona ne olursa olsun okula gitmesi gerektiği sabırlı bir kararlılıkla anlatılmalı. Çocuk hangi şekilde okula gitmek istiyor ve okulda yanında kimin olmasını istiyorsa o ortam ve şartlar sağlanmalı.
-En önemlisi çocuğa verilecek mesaj. Ona, "Biz senin sıkıntı ve huzursuzluğunu anlıyoruz. Aslında bu kaygı olmasa okul seni sıkmayacak. Karnın ya da başın ağrıyor olabilir. Ama okula mutlaka gitmelisin. İstiyorsan okula birlikte gideriz. Seni bu sıkıntılı durumunda tek başına bırakacak değiliz" demeli ve çocuğa verilen tüm sözler tutulmalıdır.
-Bir saat, bir dakika için de olsa çocuk okulda kalabilmeyi başarmalı. Anneli ya da annesiz.
-Her sabah mutlaka evden çıkmalı, önce evden çıkıp, ev ortamından çocuk uzaklaşmalı.
-Çocuk sınıfın içine kadar girebiliyorsa bunu mutlaka değerlendirmek gerekiyor. Onu mutlaka yüreklendirilmeli.
-Okulda idareciden sınıf öğretmenine, diğer öğretmenlerden temizlik görevlisine kadar herkesin tutumu çok önemli.
-Çocuğa sıkıntısını anladığımız mesajı sıkça vermeli. Çünkü okul fobisi olan çocukların en büyük endişeleri anlaşılamamaktır.
-Öğretmen, bu korkuyu yaşayan çocuklara kesinlikle daha fazla özen göstermeli.
-Aileler bu konuyu evde çok fazla gündeme getirmemeli. Sorunu evin ana konusu haline getirmemeli.
YAPILAN YANLIÅžLAR HANGÄ°LERÄ°?
-Çocuk okula gitmek istemiyorsa taviz vermek
-Çocuğa verilen sözde durmamak, tutarlı olmamak.
-Bir öğretmenin sınıfa giren veliye, "Hanımefendi niçin siz burada bekliyorsunuz. Çok şımartmışsınız bu çocuğu" veya "Ben bu çocuğa özel davranamam, ayırım yapamam!" demesi.
-10 yaşına gelmiş bir çocuğun hala annesini aramasını, naz yapması ya da şımarıklık olarak algılayıp, onu kırmak.
-Öğretmenin, bu çocukların ağlama, bağırma, kapıları tekmeleme, dışarı çıkma şeklindeki davranışlarının altındaki nedenin okul fobisi olduğunu bilmemesi.
-Öğretmen ya da idarecilerin, "Koskoca adamsın, görmüyor musun diğer arkadaşlarını? Utanmıyor musun annene böyle yapmaya, annene hiç mi acımıyorsun? Şimdi annene müsaade et, gitsin!" demesi. Bu kelimeler, çocuğun yaşadığı sıkıntıyı daha da arttırır.
-Ailelerin durmadan, "Yarın, okula gidecek misin?", "yarın ne olacak?" gibi sorular sorması.
-Sorunun çevredeki herkese anlatılması.