Güncelleme Tarihi:
. Geçtiğimiz günlerde Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (ESİAD) 30. Yüksek İstişare Konsey Toplantısı’na katılıp “Küresel ekonomideki gelişmeler ve Türkiye ekonomisi” konulu bir konuşma yapan Babacan, Türkiye’yi 2002 öncesiyle kıyaslayarak gelinen noktanın iki farklı ülkeyi ortaya koyduğunu söyledi. AB uyum süreci nedeniyle çıkarılan reformları dile getiren Başbakan Yardımcısı, sürece inatla ve ısrarla devam edeceklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Demokratikleşme konusunda attığımız adımlar, yaptığımız reformlar, anayasa değişiklikleri siyasi istikrarın kalıcılığı açısından son derece önemli. Temel hak ve özgürlükler hukukun üstünlüğü konusunda yaptıklarımız Türkiye’nin birinci sınıf demokrasi olabilmesi için son derece önemli. Bunlar, AB süreci çerçevesinde gerçekleştirildi. AB şu anda içinde bulunduğu sıkıntılı ekonomik duruma rağmen ilk kuruluş ilkelerini ele aldığımızda siyasi kriterler açısından dünyanın en yüksek standartlarını temsil eden bir yapı. Tüm zorluklara rağmen ısrarla, inatla bu süreci devam ettirdik ettiriyoruz.”
Türkiye donör oldu
Türkiye’nin 10 yıl önce yabancılardan maddi destek aldığını, bugün ise yabancı ülkelere destek verir noktaya geldiğini anlatan Ali Babacan, devlet olarak 1.3 milyar dolar destek verildiğini, ülkenin adeta bağışçı, donör olduğunu söyledi. Babacan, “Bir yandan Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da tarihi dönüşüm yaşanıyor. Bir yandan Tunus, Libya, Mısır ve Suriye tarihi süreçten geçiyor. Bu süreçte Türkiye’nin önemli bir rolü var. Türkiye kendi içinde yaptıklarıyla herkes için ilham kaynağı olmuş durumda. Bir ülke neler yapabiliyormuş Türkiye ortaya koymuş oldu. Kendi yaptıklarımızı paylaşıyoruz. Diğer ülkelerin de ekonomik ve siyasi reformlarda başarılı olmaları için elimizden gelen desteği veriyoruz. Türkiye donör oldu. 1.3 milyar dolar dışarıya yardım yaptık. Türkiye’deki gönüllü kuruluşlar da bir o kadar yurtdışına yardım ediyor. Onlarınki ile 1.5 milyar doları tutuyor. Dışardan yardım için çabalayan bir ülke dışarıya destek verir hale geldi” dedi.
Özel sektörün gücü
Kalkınmada özel sektörün itici gücüne dikkat çeken Başbakan Yardımcısı, büyümenin kaynağının özel sektör yatırımları olduğunu vurgulayarak, “Artık Türkiye sadece ülkede yaşayan vatandaşlar için değil, çok geniş bir yer için cazibe merkezi haline geliyor. Microsoft 82, Coca Cola 93 ülkenin koordinasyonunu İstanbul’dan yapıyor. Türkiye’nin bölgesel güç özelliği hızla ön plana çıkıyor. Ülkemizin büyük potansiyeli var. Bunun gereğini yerine getirmek için hep birlikte çok çalışmamız gerekiyor. Devletin yapacağı çok şeyler var. Siyasi istikrarı sağlayacak ama tek başına yeterli değil. Asıl kalkınma özel sektörün çabasıyla olur. 2002’den bugüne büyümeye baktığınızda kaynağının özel sektör olduğu görülür” diye konuştu.
4.6 milyon arttı
Ali Babacan, 2011’de rekor kıran cari açığın, iç talebin tüketim kredileri nedeniyle rekor düzeyde arttığını da hatırlatarak, şöyle devam etti: “2011’de cari açık çok arttı. Çünkü hızlı büyüdük, iç talebe dayalı büyüdük. Kazandığımız kadar harcasak sorun değildi. Ama bankalardan kredi çekip tüketime yönelik harcadık. Cari açık arttı. 2012’de daha dengeli büyüdük. Türkiye bu krizde diğer ülkelerden pozitif bir şekilde ayrışıyor. İstihdam artıyor. 2009’dan bu yana 4.6 milyon kişi arttı. Aynı dönem ABD ve Avrupa’da toplam 11 milyon istihdam kaybı var. İstihdam artışına baktığımızda yüzde 49 erkek, yüzde 51 kadın. Çok önemli yapısal bir trend. İstihdamı en hızlı artıran ülke Türkiye. İşsizlik oranını en hızlı düşüren ülke de Türkiye. Gelir dağılımı da düzeliyor. Hangi parametreden bakarsanız bakın bir yandan kalkınma var, diğer yandan gelir dağılımının düzelmesi söz konusu. OECD ülkeleri içinde gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke Türkiye. Cari açıkta 2012’de 2011’e göre 4 puanlık düşüş yaşadık. İlk kez planlı programlı şekilde düşürmüş olduk. Cari açık kaynağı, enerji ithali. 60 milyar dolar enerji ithalatı var. Daha çok yenilenebilir ve nükleer enerjiye yönelmeliyiz. Enerji ithalatı hariç cari açık yok. Tam tersi cari fazla vermeye başladık enerjiyi dışarda tuttuğumuzda. Tasarruf oranları düşük. Bizde tasarruf oranı yüzde 13, Çin’de yüzde 50, Hindistan’da yüzde 35. Tasarruf düşükse cari açık oluyor.”