Çekirdek Ege’de birleşin

Güncelleme Tarihi:

Çekirdek Ege’de birleşin
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2013 00:004dk okuma

İş dünyasının kentle özdeşleşen profesyonel yöneticilerinden Mustafa Güçlü, İzmir’i değerlendirirken sıra dışı bir tablo çizdi, ‘EXPO kaderi değiştirecek” söyleminin, İzmir’in gücünü hafife almak olduğunu söyledi, Manisa ve Aydın’a çağrı yaptı.

Haberin Devamı

İZMİR ekonomisi üzerine en özgün fikirlere sahip isimlerden biri olan ve hem kamuda hem de özel sektördeki deneyimleriyle kent üzerine düşünmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş olan Çimentaş Grup Genel İlişkiler Koordinatörü Mustafa Güçlü, 2008’de başlayan küresel ekonomik kriz sonrasında İzmir’in geldiği noktayı kendi gözünden anlattı. Yaşar Holding’te üst düzey yöneticilikten Tekel Genel Müdürlüğü’ne kadar pek çok önemli deneyimden sonra Ege Bölgesi’nin ilk çimento fabrikasını kuran Çimentaş Topluluğu’nda görevine devam eden Güçlü, EXPO 2020 adaylığı sürecinden İzmir’in yakın illerle ekonomik işbirliği zorunluluğuna kadar pek çok konuda önemli değerlendirmeler yaptı.
Çocuklarımız yönetiyor
1980’li yıllardan bu yana İzmir’de öne çıkan “Türkiye’nin değişim temposuna ayak uyduramadık. Göreceli olarak zayıfladık” söylemini benimsemediğini kaydeden Güçlü, “İzmir sanayisi de geriliyor gibi gözükse bile bir çok İstanbul merkezli şirketin üretimini İzmir’de gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu durumu elektrik tüketim rakamlarından da çok net bir şekilde anlayabiliyoruz. Turizm konusundaki çabalar da son 10 yılda çok büyük bir ivme kazandı. Buna enerji ve altyapı yatırımlarını katarsak hepsinin çok güzel gelişmeler olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
İzmir’in İstanbul’u insan kaynağı anlamında da beslediğine dikkat çeken Güçlü, “İstanbul’da bir çok kuruluşun üst düzey yöneticileri, liderleri, sahipleri İzmir kökenli. Bizim çocuklarımız oralarda hayatı yönetiyor. İzmir’deki ekonomik hareketlilik hızlandıkça ben ilginin artacağını düşünüyorum.
İdari değil ekonomik sınır
İzmir yaşam standartları bakımından daha çok talep edilir bir şehir haline geliyor. İstanbul’un karmaşası, yaşam zorlukları İzmir’in bazı işleri çekmesi bakımından hiç kuşkusuz avantaj olacaktır. Dolayısıyla ben geçmişteki ekonomik hareketlilik ve dönüşümün yarattığı yeni değerler çerçevesinde zaman zaman böyle bir bedbinlik, sıkıntı gösteren ama bence gerçekte doğru olmayan tablonun giderek silindiğini, ilerisi için ümit veren daha güçlü bir İzmir ekonomisi ve İzmir yaşamı hayal ediyorum ve buna yüzde 100 inanıyorum” dedi.
İzmir’e 20 dakikalık karayolu mesafesinde bulunan Manisa’nın da kentten ayrı düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Güçlü, “Biz artık idari sınırlara göre ekonomiyi değerlendiremeyiz. Biz ekonomik sınırları düşüneceğiz. Ege çok daha geniş bir hinterland olduğu için İzmir merkezli bir 100 kilometrelik yarıçap içinde bulunan Manisa ve Aydın’ı çekirdek Ege olarak ele alabiliriz. Buradaki ekonomik entegrasyon çok daha güçlü olacaktır. Manisa’ya gelen insan İzmir havaalanını kullanıyor. Ticareti İzmir Limanı’nda yapıyor. Tire Organize Sanayi’den ne farkı var Manisa Organize Sanayi’nin? Bence hiçbir farkı yok. Bu gerçek içinde düşünmemiz, hiç ayırmamamız lazım. Buradaki idari sınırların bütünleşik bir ekonomik güç olmamıza engel olmaması lazım” diye konuştu.
Bu entegrasyon için İzmir iş dünyasının daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğini de vurgulayan Güçlü, “İdari sınırlar zihinlerde fazlaca yer etmiş. Tabii burada bunları öne çıkaran teşvik düzenlemeleri gibi uygulamalar da var. Ancak mevzuat değişir. İnsanlar eğer bu çerçeve içinde sıkışıp kalırsa bu idari ayrımı çok önemseyebilirsiniz. Ama bunlar gelip geçici şeylerdir. Çekirdek Ege derken bu yakın iller arasında asla rekabetin söz konusu olmaması, sinerji ve bütünleşik bir ekonomik çaba olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Haberin Devamı

ÜZÜLMEMEYİ ÖĞRENECEĞİZ

Haberin Devamı

Güçlü, Türkiye’nin artık 50 sene öncesinin toplumu olmadığını söyleyerek şöyle devam etti: “EXPO olmazsa İzmir mahvolur’ gibi bir hava yaratılmasına da fevkalade karşıyım. Biz artık daha gelişmiş bir toplumuz. Bir milli maçı kaybedince üzülmemeyi de, kazanınca makul bir sevinç içinde karşılamayı da öğreneceğiz. Drogba uçaktan indiğinde daha anlamlı ve mütevazı karşılayacağız, Schneider geldiğinde üstünü başını parçalamadan adama ‘Hoş geldin’diyeceğiz. Hakikaten gelişiyorsak bu abartılı yaklaşımları bir kenara bırakacağız. Umarım iyi sonucu alırız, ama alamazsak yeni projeler üretmek gerekiyor. Bence sadece bir projeyle kentin kaderinin değişeceğini düşünmek İzmir’i hafife almaktır” değerlendirmesini yaptı.

SİHİRLİ DEĞİL

Haberin Devamı

İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusunda yaptığı değerlendirmelerle de ezber bozan Güçlü, organizasyonun kent için çok önemli olduğunu, mutlaka gelişime çok önemli bir destek sağlayacağını, ancak “kentin kaderini değiştirecek bir sihirli değnek” olarak görülmesinin sakıncalı olduğunu söyledi. Ülke olarak bazı kavramlara ve araçlara çok fazla bel bağlandığını belirten Güçlü, Formula 1 yarışlarının Türkiye’ye geliş sürecinde de İzmir, İstanbul ve Antalya arasında yaşanan çekişmeleri anımsattı ve ekledi: “Formula 1 Türkiye’ye geliş sürecinde tam bir komedi filmi yaşadık. O zaman Allah muhafaza biri çıkıp ‘Formula 1 bu kadar hayati bir yatırım mı?’ diye sorsa herhalde vatan haini ilan edilirdi. Bakın Formula 1’de Türkiye geçen sene yarış dışı kaldı, bu yıl da gelişme yok. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. O yüzden ‘EXPO olmazsa biz ölürüz, biteriz’ gibi bir anlayışın İzmir perspektifine uyduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.

Haberin Devamı

5 TANE DAHA GAZİANTEP OLSA

İzmir’in “Anadolu Kaplanı” olarak tabir edilen illerle karşılaştırılmasına da farklı bir bakış açısı getiren Mustafa Güçlü, şöyle konuştu: “Bu da son 20-30 yılın ekonomik sonucu. Bu da Türkiye’mizin yararına. Türkiye’nin belli bölgelerinde sanayi gelişiminin belli seviyelere ulaşmasını herkes ister. Keşke bu daha çok yayılsa. Keşke 5 tane Gaziantep’imiz, 3 tane daha Denizli’miz olsa. Nitekim de oluyor. Antep’in yanında bir Kahramanmaraş gelişiyor.”



 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!