Güncelleme Tarihi:
Yunan parlamentosu, 21. Yüzyıl'ın başında hâlâ siyah cüppeli papazların okuduğu ilahilerle açılmaya devam edecek mi?
Laik Avrupa ile bütünleşmek isteyen Yunanistan'ın bakanlar kurulu, başpiskoposun kutsaması ve cumhurbaşkanlığı salonuna tütsülerden yayılan dumanların arasında mı göreve başlayacak?
Yoksa, devletin Ortodoks kimliğine dayanarak 177 yıldır sürdürülen bu gelenek, artık değiştirilip, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı mı?
Yunanistan, günlerdir ‘Ortodoks’ kimliğini vurgulayan anayasanın laiklik esasına göre değiştirilmesi talebini tartışıyor.
Laiklik tartışmasına yolaçan gelişme, Ortodoks kiliseleri başpiskoposluğuna seçilen Christodopulos'un ilginç isteği oldu. Yaklaşık 40 yıldır ortodoks kiliseleri başpiskoposluğu görevini yürüten hasta ve yaşlı Serafim'in ölümünün ardından, başpiskoposluk koltuğuna oturan Christodopulos, kiliseyi modernleştirme projesi adına, cumhurbaşkanının da üstünde ‘devletin başı’ olarak tanınmak istiyor.
Başpiskopos bu talebini kamuoyu önünde açıkça dile getirmiş değil ama kiliseden sızdırılan bilgiler, ortalığı karıştırmaya yetti. Cumhurbaşkanı Stefanopuyos ile Başbakan Kostas Simitis, kilisenin gücünü artıracak bu girişime karşı çıkıyor ve tepkilerini göstermek için, yeni başpiskoposun göreve başlayacağı yarınki törene katılmıyorlar.
İMZA KAMPANYASI
İktidarla kilise arasında patlak veren güç mücadelesi bu noktada kalmadı. Yeni başpiskoposun devletin başı olarak tanınma talebi, bir grup Yunanlı parlamenterle aydınları da harekete geçirdi. Bir yandan üniversite öğretim üyeleri, gazeteciler, yazarlar ve sanatçılardan oluşan 70 kişi, anayasanın değiştirilmesi için imza kampanyası başlattılar. Diğer yandan da, dört yunanlı parlamenter, anayasa değişikliği için parlamentoya önerge verdiler. Anayasa değişikliği isteyen parlamenterlerin 51'inin PASOK'lu olması ise, laiklik için başlatılan kampanyayı daha da ilginç hale getiriyor.
KİLİSE KAVGASI
Aslında Yunanistan'da kiliseyle iktidar arasındaki mücadele yeni değil. İlk büyük kavga, 1981 yılında Papandreu'nun iktidara gelişinin ardından, trilyonlara varan büyük bir servete sahip olan ve vergi dahi ödemeyen kilisenin gayri menkullerine el atması sırasında yaşandı. Kilise, sokaklara döküldü. Kavga, aylarca sürdü ve sonunda, iki taraf da biraz geri adım atarak kriz atlatıldı. Papandreu, kilisenin gücünü bir ölçüde kırmakla birlikte laiklik yönünde hiçbir adım atmadı ya da atma cesaretini gösteremedi.
Yunan anayasasında yapılmayan değişiklik, yıllardır parlamentonun dini törenle açılışı sırasında ilginç görüntülerin yaşanmasına neden oluyor. Laikliği savunan komünist ve sosyalistler, başpiskoposun kutsaması için ayağa kalkmayıp İncil üzerine yemin etmeyi reddediyorlar. Parlamentodaki Batı Trakyalı 3 Müslüman Türk milletvekili ise, Ortodoksluğa uygun törenin bitmesinden sonra başkanlık kürsüsünün önüne gelerek Kran'a el basıp yemin ediyorlar.
MÜSLÜMANLAR NE DİYOR
YDP milletvekili Birol Akifoğlu, artık din ayırımının ortadan kaldırılmasını istiyor. 5 bin kişilik Yahudi cemaati de anayasanın değiştirilmesi için kampanya yapıyor.
Yeni başpiskopos Chritodopulos ise Yunanistan'ın Brüksel'den verilen talimatlarla yönetildiğini, laiklikle Yunan tarihinin yok edilmek istendiğini söyleyerek hükümeti eleştirdi. Yunanistan'ı Avrupa treninde birinci mevkiye çıkartmak için büyük mücadele veren PASOK ise bölünmüş durumda. Hükümet sözcüsü Repas PASOK'lu parlamenterlerin önergesinin hükümetle ilgisi olmadığını, anayasa profesörü olan Kültür Bakanı Venizelos da, Yunanistan'da artık kilisenin sembolik yeri bulunduğunu belirterek anayasa değişikliğine gerek olmadığını savunuyorlar.
Böylece Simitis, bu aşamada, sadece siyasi ve ekonomik alanda Yunanistan'ı Avrupa ile bütünleştirme hedefinin ötesine gitmeyeceği işaretini veriyor. Kısaca, kopan gürültüye rağmen, Yunanistan 21'nci yüzyıla da Avrupa'nın tek dine dayalı devleti olarak gireceğe benziyor.