Güncelleme Tarihi:
SAARC’ın kurucu üyeleri Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Butan, Maldivler, Nepal ve Sri Lanka’dır. Afganistan’ın da katılımı ile birlikte, üye ülkelerin toplam nüfusu 1.5 milyara ulaşmış ve dünya nüfusunun beşte birini kapsamak suretiyle dünyanın ‘‘en büyük’’ bölgesel örgütü haline gelmiştir. Yıllık zirveye üye ülkeler dışında Çin, Japonya, Güney Kore, ABD ve AB gözlemci olarak katılmışlardır.
Asıl amacı bölgedeki ekonomik gelişimin sağlanması olan örgüt, 1983 yılında imzalanan “Güney Asya Bölgesel İşbirliği Bildirgesi”nde belirtildiği gibi, tarımsal kalkınma, telekomünikasyon, bilim, teknoloji, meteoroloji, sağlık, nüfus aktiviteleri, ulaşım ve insan kaynaklarının geliştirilmesi alanlarında üyeler arasında yakın işbirliği yapılmasını hedeflemektedir.
Bu yılki toplantının gündeminde, terörizme karşı işbirliği, Güney Asya Üniversitesi’nin ve Bölgesel Gıda Bankası’nın kuruluşu ve Güney Asya Serbest Ticaret Anlaşması’nın (SAFTA) uygulamaya konulması konuları ilk sıralarda yer almakta idi.
Örgütün iyi niyetli çabaları, üye ülkeler arasındaki siyasi ve askerî alanlarda uzun yıllardır devam eden rekabet ve çatışmalar nedeniyle istenilen verimli sonuçları bu güne kadar verememiştir. Hindistan ve Pakistan arasındaki ekonomik ve siyasi konularla ilgili anlaşmazlıklar, örgütün fazlaca başarı sağlayamamış olmasının en büyük nedeni olarak gösterilmektedir. Diğer taraftan, bölge ülkeleri arasında süregelen çatışmalar bu gibi toplantıların, ekonomik ve siyasi birlik doğrultusunda kayda değer katkılar sağlamasına da imkan tanımamıştır.
3 ve 4 Nisan tarihlerinde yapılan toplantı, söz konusu anlaşmazlıkların halen devam etmekte olduğunu açıkça göstermiştir. Avrupa Birliği de, Yeni Delhi Zirvesi’nden önce hazırlamış olduğu bir raporda, Pakistan’ı, topraklarında terör örgütü Taliban’ın kamplarına göz yummak, bunları desteklemek ve eylemcilere silah ve para temin etmekle suçlamıştır. Pakistan’ı ayrıca, Lasker Tayba (LET) Örgütü vasıtasıyla Keşmir’de terörü desteklemekle de suçlayan rapor, bu ülkenin teröre verdiği desteğe bir an önce son vermesi gerektiğini vurgularken aynı zamanda bölgede devam eden şiddet ve terör kaynaklı sorunlara siyasi çözümler getirilmediği sürece hiçbir gelişme sağlanmayacağı uyarısını da içermektedir. Söz konusu rapor Hindistan tarafından olumlu karşılanmıştır.
Diğer taraftan, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, SAARC zirvesinde yaptığı konuşmada, Pakistan’ın, topraklarında bulunan terörist eylemlere siyasi ve mali destek sağladığı suçlamasını yinelemiştir. Karzai, terörizmin ağır sonuçlarından kaçınmak için ‘siyasi ve mali katkı sağlama dahil terörizme her türlü desteğe son verilmesi’ gerektiğini vurgularken, Pakistan Başbakanı Shaukat Aziz, Karzai’nin, Pakistan’ın Taliban örgütüne destek sağladığı iddiasının ‘temelsiz’ olduğunu belirtmiş ve sert bir üslupla reddetmiştir.
Bölgedeki bir çok ülke, devlet güçleri ile ayrılıkçı gruplar arasında yıllardır süren iç çatışmalar yaşamaktadır. Güney Asya bölgesi halen, Sri Lanka güvenlik güçlerinin Tamil Eelam’ın Kurtuluş Kaplanları (LTTE) ile, Bangladeş güvenlik güçlerinin de Maocu oluşumlar ile kanlı çatışmalarına şahit olmaktadır. Öte yandan, bölgede - zirvenin ilk günü Yeni Delhi’de gerçekleştirilen gösteride de yansıtıldığı gibi – sayıları 100,000’i bulan çocuğun Nepal ve Bangladeş’ten kaçırılıp Hindistan’da yasa dışı yollarla çalıştırıldıkları iddiası da sosyal sorunlar arasında önemli bir yer almaktadır.
SAARC üyesi ülkelerin toplam gayri safi hasılası (GSH) 932 milyar dolara yaklaşmakta ve bu rakam dünya toplam gayri safi hasılasının yüzde 2’sini oluşturmaktadır. Bu nedenle, ekonomik açıdan hâlâ oldukça zayıf durumda olan bölgede gelişme sağlanabilmesi için mevcut siyasi sorunların daha fazla gecikmeksizin çözüme kavuşturulması zorunludur. 1987 yılında imzalanıp 2004 yılında geliştirilen SAARC Terörizmi Önleme Bölgesel Kongresi gibi geniş kapsamlı anlaşmalar çerçevesinde üye ülkeler arasında kararlı, çok yönlü ve sürekli bir işbirliği gerçekleştirilmeden, Güney Asya’da uzun vadeli bir ekonomik ve siyasi kalkınma sağlanması zor gözükmektedir. Zirve katılımcılarının da kabul etmiş oldukları gibi ‘müzakere ve tartışmaya son verip somut adımlar atma’ zamanı gelmiştir.