Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2008 00:00
Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütü’nün (CIA) Libya ve İran gibi ülkelerle çalışan İsviçreli mühendis baba ve iki oğluyla işbirliği yaparak bu ülkelerin nükleer programlarıyla ilgili sırları öğrendiği ve çeşitli sabotaj eylemleri gerçekleştirdiği ortaya çıktı.
10 milyon dolarlık ödeme
New York Times Gazetesi’nin haberine göre, ABD, asi ülkelere nükleer teknoloji ekipmanları sağlayan Tinner ailesine muhbirlik için 10 milyon
dolar ödedi. Kimi zaman ödemeler, nakit dolu çantalarla gerçekleştirildi. Şimdi CIA, köstebeklerini korumak için elinden geleni yapıyor.
HİKAYE
aslında 30 yıl kadar önceye gidiyor. Aktörlerden biri mucit bir makina mühendisi olan İsviçreli Friedrich Tinner. Boru, pompa, valf konusunda uzman İsviçreli bir vakum teknolojisi şirketinin sahibi Tinner. Diğer başrol oyuncusu ise Pakistan’ın atom bombasının babası kabul edilen Pakistanlı Abdülkadir Han.
Tinner, başlangıçta barışçıl üretim yapan bir girişimci olarak öne çıksa da zamanla adı nükleer kaçakçılık dosyalarında anılmaya başlandı. İran ve Libya gibi nükleer teknoloji sahibi olmak isteyen ülkelere yasadışı ekipman sağladığından şüphe edildi. Friedrich Tinner’a, daha sonra iki oğlu Urs ve Marco da destek vermeye başladı. Friedrich Tinner’ın Abdülkadir Han ile işbirliği 1990’ların sonunda giderek güçlendi. Libya’ya gizli nükleer silah programı için santrifüj temin edilmesinde aracı oldu.
Nakit ödemeCIA’nin Tinner ailesine kancayı takması ise Urs Tinner aracılığıyla oldu. 2000 yılında Urs Tinner ile irtibata geçen CIA ajanları, oğul Tinner’a bir yandan yasadışı faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan da örgüt için köstebek olarak çalışmalarını önerdi. Her ne kadar iyi para kazansa da İsviçrelilerin daha fazla paraya ihtiyacı vardı. Urs’un babası ve erkek kardeşini ikna etmesi zor olmadı. 2003 yılında İsviçreliler, Avusturya’nın Innsbruck kentinde CIA ajanlarıyla buluştular. Çalışma şartlarını görüştüler.
İsviçreli köstebekler bir yandan faaliyetleri sürdürürken, CIA’yle de müşterileri hakkında çok önemli bilgileri paylaşmaya başladılar. Hatta, Amerikalıların sağladığı hatalı ekipmanlarla müşterilerini sabote etmeyi bile başardılar. Hizmet bedeli olarak da Amerikalılardan yaklaşık 10 milyon dolar aldılar. Paraların bir kısmı, çantaların içinde nakit olarak ellerine ulaştı. CIA ile anlaşma yapılmasından dört ay sonra nükleer silah programı çerçevesinde Libya’ya
yollanan santrifüjler ele geçirildi. Sonuçta Libya, nükleer silah programından vazgeçmek zorunda kaldı. ABD memnundu.
Uluslararası nükleer kaçakçılığın en önemli isimlerinden sayılan Pakistanlı Abdülkadir Han, bu dönemde yoğun baskı üzerine bazı işbirlikçilerinin adını vermek zorunda kaldı.
TutuklanıyorlarTinner’lar tutuklandı. Bilgisayarlarında ve evlerinde nükleer kaçakçılıkla ilgili çok önemli belgelere ulaşıldı. Sadece İsviçreli savcıların değil, uluslararası atom silahı denetçilerinin de ilgisini çekebilecek dökümandı bunlar. Ancak geçen mayıs ayında İsviçre Devlet Başkanı Pascal Couchepin, söz konusu belgelerin imha edildiğini açıkladı. Sonradan emrin ABD’den geldiği anlaşıldı. ABD, köstebeklerini yüzüstü bırakmak istememişti. 2006 yılında tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalan Friedrich Tinner, şimdi İsviçre’nin Haag kentinde yaşıyor. İddialar sorulduğunda ise, "Konuşmamak için anlaşma yaptım" diyor.
Türkiye üzerinden İran’ı sabote ettiler
ABD’nin nükleer silah programı geliştirmeye çalıştığı ilk kez Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerinin Libya’daki incelemelerinde ortaya çıktı.
2003 yılında Libya ve İran’da incelemede bulunan denetçiler, nükleer programda kullanmak üzere geliştirilmiş vakum pombalarının doğru dürüst çalışmayacak şekilde üretilmiş olduğunu gördüler. Vakum pompalarının peşine düşen uzmanlar, bu hatalı parçaların ilk atom bombasının üretildiği New Mexico’daki Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’ndan çıktığını ve Almanya’daki Pfeiffer Vacuum Şirketi aracılığıyla yollandığını belirlediler. Avrupalı yetkililere göre, pompalar bile bile çalışmayacak şekilde üretilmişti.
Natanz’a bozuk jeneratör
New York Times’a göre İsviçrelilerin işbirliği yaptığı Pakistanlı Dr. Abdülkadir Han, İran’ın nükleer santraline jeneratör sağlanmasıyla ilgili olarak Türkiye’deki sanayi kontrol ekipmanları üreten iki girişimciyle çalışıyordu.
İran, Türkiye’den ithal edilen jeneratörü, Natanz’daki uranyum zenginleştirme santraline monte etti. 2006 yılının başında bu jeneratörün bozulması üzerine uranyum zenginleştirmede kullanılan 50 santrifüj birden patladı. İran Atom Enerjisi Örgütü’nün Başkanı Gulamrıza Agazade, jeneratörün hatalı olduğunu tesbit ettiklerini söylemiş, "Artık tüm ithal ekipmanları kontrol ediyoruz" diye de eklemişti.