Güncelleme Tarihi:
Ancak, Rusya Federasyonu’nun beklenen karşılığı çok hızlı geldi. Rus ordusu Gürcistan’ın askeri hedeflerine karşı yoğun bir bombardıman başlattı ve 9 Ağustos Cumartesi gününden itibaren Güney Osetya’da kontrolü tekrar ele aldı. Aynı gün, Abhazya birlikleri de 1992’den beri Tiflis’in kontrolünde olup, Abhazya sınırları içinde bulunan Yukarı Kodor bölgesine karşı harekat başlattı. Böylece, Gürcü ordusu için Güney Osetya’dan sonra ikinci cephede Abhazya’da açılmış oldu.
Rusya Federasyonu, Gürcü ordusunun Güney Osetya’ya askeri harekat düzenlemesini fırsat bilerek, Rusya Federasyonu’na karşı çok sert politikalar yürüten Saakaşvili yönetiminin belini kırana kadar ve Saakaşvili’yi savaşın başladığı konumdan daha geriye atana kadar mevcut savaşı sürdürmeye kararlı. Bundan dolayı, birinci adım olarak Abhaz birliklerinin Tiflis’in kontrolünde olan Yukarı Kodor bölgesini birkaç gün içinde tamamen ele geçirmesi sürpriz bir gelişme olmayacaktır. Zaten, son derece dağlık bir bölge olan Yukarı Kodor, günümüzde Tiflis’ten ziyade efsanevi Gürcü komutan Emzar Kvistiani ve ona bağlı özel harekat birliğinin kontrolünde bulunuyor.
1991-92 yılları arasında Abhazya’ya karşı savaşmış ünlü bir komutan olmasına rağmen Saakaşvili ile anlaşamamıştı. Saakaşvili’nin Kvistiani’yi tasfiye etmek istemesi üzerine bölgede Abhaz ve Ruslarında desteği ile bir tür özerk alan oluşturmuştu. Bu nedenle, Kvistiani’nin desteği ile Abhazların Yukarı Kodor’u ele geçirmeleri zor olmayacaktır. Saakaşvili savaşı sürdürmeye ısrarlı olursa, Rusya Federasyonu’nun ikinci adımı Gürcistan’ın ekonomik alt yapısını havadan bombalamak olacaktır. Zaten, Gürcistan silahlı kuvvetlerinin alt yapısı Moskova’nın hava bombardımanı ile 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağıldığı zamandaki konumuna kadar gerilemiş durumdadır. Ekonomik alt yapının da çökmesi durumunda Gürcistan’ı oldukça karanlık günler bekleyebilir.
Gürcistan’ın genç ve hırslı Devlet Başkanı Saakaşvili’nin yıpranan iktidarını bir savaş başarısı ile güçlendirmek ve Abhazya ile Güney Osetya’yı yeniden Gürcistan’ın bir parçası haline getirerek NATO ile AB kapılarını açabilmek için bu iki bölgeye karşı güç kullanması bekleniyordu. Çünkü, Gürcistan’a 2-4 Nisan 2008 tarihinde Bükreş’te yapılan NATO Bükreş Zirvesi’nde NATO kapılarının açılmaması Gürcü halkında büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştu.
Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşmesinin (NATO ve AB üyeliği) önündeki en büyük engel olarak fiilen (de facto) Gürcistan’dan bağımsız olan Abhazya ve Güney Osetya bulunmaktadır. Ancak, politik tecrüben yoksun Saakaşvili’yi Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı güç kullanmaya Kremlin de teşvik etmiş olabilir. Çünkü, Gürcistan’da hem Saakaşvili iktidarı ve hem de muhalefet Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşmekten yanadır. Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşmesine karşı çıkan Kremlin, Tiflis’te siyasi yapının ancak Gürcistan’ın ağır bir yenilgi alması sonrası değişebileceğinin farkındadır.
Kremlin, Ağır bir savaş yenilgisi ve ekonomik çöküntüsünün Tiflis’te Rusya Federasyonu ile daha dengeli politikalar yürütebilecek bir siyasi kadronun gelmesinin yolunu açabileceğini düşünüyor olabilir.
Siyaset, gücün kadarını alabilme sanatıdır. Saakaşvili’nin iktidarda kalabilme hırsı ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü çok hızla gerçekleştirme arzusu Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik dünyası ile bütünleşme umut ve hedeflerinin önüne geçmiştir.
ABD, AB ve Türkiye, Rusya Federasyonu ile karşı karşıya kalmamak için Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının görüşmeler ile giderilmesine çalışıyordu. Saakaşvili’nin aceleci tavrı, Rusya Federasyonu’na beklediği fırsatı vermiştir. Güneybatı Kafkasya’da sürdürülebilir barışın sağlanması ve uyuşmazlıkların önlenebilmesi için ilk önce tansiyonun kontrollü düşürülmesi gerekmektedir. Ayrıca, Avrupa-Atlantik dünyasının Gürcistan ile bütünleşme hedefleri Saakaşvili’nin iktidarda kalmasından daha önemlidir. Bu nedenle, hırsları siyasi ve askeri gücünün önüne geçen ve Gürcü aydınlarının da desteğini kaybeden Saakaşvili yolun sonunun başına gelmiş durumdadır.