Güncelleme Tarihi:
Gazetenin başyazısında, Anayasa Mahkemesi'nin kararının, Türkiye, demokrasi, yakın ve Ortadoğudaki ılımlı siyaset için bir zafer olduğu görüşü dile getirildi. Yazıda, bu sebeple, bunun ABD için de bir zafer olduğu ifade edildi.
Yazıda, "Parti kapatılsaydı, Türkiye'nin AB üyeliği şansı yok olacak, Türk seçmenlerin AK Parti yönündeki tercihleri yok sayılacak, en kötüsü de, İslam dünyasındaki dindar seçmenlere, 'demokratik siyasetin temel ilkelerine titizikle bağlılığın, eşit siyasi haklar ve halkı temsil konusunda garanti sağlamadığı' şeklinde endişe verici bir mesaj gönderilmiş olacaktı" denildi.
Türkiye'nin olası felaketlerin eşiğinden bir oy farkla döndüğü bildirilen yazıda, AK Parti'ye hazineden para yardımının kısıtlanması ve mahkeme tarafından "aşırı" bulunan bazı politikalarından uzaklaşması yönünde verilen kararın, Türkiye'nin güçlü askeri-laik yapısını biraz da olsa rahatlattığı, ancak bu kararın ABD ve AB'deki güçlü demokratik modellerle örtüşmediği ileri sürüldü.
Yazıda, AK Parti'nin, "dindarların haklarının genişletilmesi konusunda yavaş ve dikkatli hareket etmesinin, kendilerini desteklemeyen laik çevrelerle de karşılıklı anlayış ve destek yönünde daha fazla çaba göstermesinin akıllıca olacağı" görüşü dile getirildi.
Türkiye'nin, "sonuncusu 1997 yılında yapılan darbelerden bu yana çok yol katettiği" öne sürülen yazıda, "AB üyeliğinin cazibesi, seçmenlerin tercihlerindeki değişim ve AK Parti hükümetinin sorumlu davranışlarının, Türkiye'de sağlıklı bir tavır değişimi oluşturduğu, bunun da partinin kapatılmaması yönünde oy kullanan beş üyenin tercihinde kendisini gösterdiği" iddia edildi.
Yazıda, "AK Parti'nin sürekli otokontrol içerisinde olmasının, hala son derece narin bir çizgide ilerleyen demokrasiyi güçlendirip genişleteceği" görüşü de savunuldu.