Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2008 07:00
Myanmar’daki siklonda ölenlerin sayısının 100 bini aşacağı tahmin edilirken, bir Alman gazetesi şu korkunç iddiayı ortaya attı: Siklonun vuracağını bilen cunta yönetimi, televizyon ve radyoları uyarı için değil, hafta sonu yapılacak referanduma yönelik propaganda filmleri için kullandı. Hindistan bu iddiaya, "İki gün önceden onları uyardık" diyerek katıldı. Cunta ise "halkı uyardık" savunması yapıyor.
GÜNEYDOĞU Asya’nın en büyük ülkesi Myanmar’ı (eski adıyla Birmanya-Burma) cumartesi günü vuran Nergis Siklonu sonrası ölü sayısı hızla artarken, onbinlerce insanın, ’propaganda kurbanı olduğu’ iddiası dünyada tartışma konusu oldu. Hindistan
Meteoroloji Kurumu, Bengal Körfezi’nde 28 Nisan’da gözlenen siklon belirtisi üzerine bölgeyi takibe aldıklarını, Myanmar yetkililerini de iki gün önceden, "Siklon deniz üzerinden size doğru yaklaşıyor" diyerek uyardıklarını açıkladı. Alman gazetesi Westfaellische Nachricten’in yorum sütunlarında ise şu ifade yer aldı: "Bu nasıl bir vurdum duymazlıktır! Cuma akşamı Myanmar’a şiddetli bir kasırga yaklaşırken, devlet televizyonu, ilk yardım ve uyarı yayınları yapacağına, hafta sonunda yapılması planlanan referandum için askeri cuntanın propaganda filmlerini yayınlıyor. Yetkililer kasırganın ülkeyi vurmasından 48 saat önce yaklaşan felaketten haberdardılar. Ancak cunta, gücünü pekiştireceği oylamanın çok daha önemli olduğunu düşünmüş olacak."
Haberler çok kötüSiklonun getirdiği yıkım ise, 2004 yılında bölgede yaşanan ve 220 bin cana malolan tsunami felaketini bile gölgede bırakabilir. 1991’de komşu Bangladeş’te yaşanan ve 143 bin can alan fırtınadan bu yana kaydedilen en büyük
siklonda resmi verilere göre 22 bin kişinin öldüğü açıklansa da, İngiliz basını bu sayının 60 bini aştığını yazdı. Ölenlerin yüzde 40’ı çocuk. 40 bini aşkın da kayıp var. Ülkede 46 yıldır iktidarda olan cunta yönetiminin yabancı basına uyguladığı kısıtlamalar yüzünden, dünya medyası, felaketi az sayıdaki muhabir takip edebiliyor. Ancak ülkeden dün gelen haberler de iç açıcı değil.
Mylanmar’daki ABD maslahatgüzarı Shari Villarosa, Yangon’dan Washington’daki gazetecilere video konferans aracılığıyla yaptığı açıklamada, delta bölgesinde ölü sayısının 100 bininin üzerinde olabileceği yönünde bilgi aldıklarını kaydetti. Diplomata göre, kasırganın vurduğu Irravaddi deltasında binaların yüzde 95’i yıkıldı.
Fransız
haber ajansı AFP’nin haberine göre, siklonun en çok etkilediği 90 bin nüfuslu Labutta şehri, 6 metre yükselen deniz sularının altında kaldı. Çevre köyler haritadan tamamen silinirken, kurtulanlar da gıda ve temiz su stoklarının tükenmesi üzerine ölümle burun buruna yaşıyor. Su kanallarını kullanarak güvenli yerlere ulaşan siklonzedelerin bel bağladığı tek ’temiz sıvı’, ağaçlardaki hindistan cevizinin sütü.
Geceleri yırtan çığlıklar
AFP’ye konuşan bir tanık, siklonzedelerin travmasını, "İnsanların yüzünde hiçbir duygu belirtisi yok. Geceleri uyuyamıyoruz; çünkü çığlık atan insanlar duyuyoruz. Belki de bunlar ölen köylülerin hayaletleridir" ifadesiyle anlatırken, yoğun tropik sıcağın iyice ağırlaştırdığı kesif ceset kokusuna dayanamayan siklonzedeler, yüzlerini maskeyle kapatarak dolaşabiliyor. Yükselen sularda yüzen şişmiş insan cesetleri ve hayvan leşleri, yol kenarlarına vuruyor. İshal vakaları başladı ve salgın hastalıkların yayılması an meselesi. Hayalet şehre dönen 6 milyon nüfuslu başkent Yangon’da su kuyrukları uzuyor, beş gündür elektrik yok. Bogalay şehri gibi tamamen sulara gömülen büyük yerleşimlerden ise haber gelmiyor.
Cuntanın lideri Than Shwe zordaMYANMAR’ı askeri diktatörlükle yöneten grubun lideri General Than Shwe, Devlet Barış ve Kalkınma Konseyi Başkanı sıfatıyla devletin başında bulunuyor. Yaşı ilerleyen Shwe kadar, hükümetin başında bulunan General Thein Sein de, son 9 ay içinde ikinci büyük siyasi krizi yaşıyorlar. Ancak bu kez sorun Budist rahipler değil, tabiat. İdari başkent Naypyidav’a kapanan iki cunta lideri, yeni bir kasırgadan çok, "siyasi değişim rüzgarının" kuvvetlenmesinden endişeli. Onyıllardır demir yumrukla yönetilen halk ise, felaketin ardından hiç olmazsa bölgeye ulaşabilen gazetecileri, cuntaya olan öfkelerini söyleyebiliyorlar.