Petrol hatırına
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2008 00:00
Batılı liderler, petrol fiyatlarındaki artışla zenginlikleri katmerlenen Körfez ülkelerine şirin görünmek için ellerinden geleni yapıyor.
Bir yandan ABD Başkanı Bush, diğer yandan Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Körfez ülkelerinin kapısını çalarak zenginlikten pay kapmayı umuyor.
Carla’yı bıraktı gitti
Suudiler istemediği için gözdesi Carla Bruni’yi bile geride bırakan Sarkozy, o kadar ileri gitti ki, yavaş da olsa S.Arabistan’daki kadın haklarının geliştiğini söyleyerek Riyad’ı övdü. Oysa alt tarafı erkeklerin hakim olduğu Suudi Şura Konseyi’ne üyelik statüsü olmayan altı kadın atanmıştı. Kadınlar yine araç kullanamıyor, akraba refakati olmadan sokağa çıkamıyordu.
Şeriatın kılıcıyla oynadı
Riyad’daki kraliyet sarayında Sarkozy’ye geleneksel savaş dansı gösterisi sunuldu. Gösteriden sonra Kral Abdullah’ın kardeşi Prens Salman ile Sarkozy ellerine kılıçları alarak şakalaştılar. İdam infazlarında kullanılan, şeriatı temsil eden kılıçla oynayan Sarkozy çok eğlendi.
KÖRFEZ ülkelerinde müthiş bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Batılı liderlerin biri gidiyor, diğeri geliyor. Liderler, petrol fiyatlarındaki artış yüzünden zenginliğine zenginlik katan Araplardan pay kapabilmek için kıran kırana mücadele veriyor.
Ortadoğu barışına ivme kazandırmak bahanesiyle geçen hafta bölge ülkelerine yönelik bir tura çıkan ABD Başkanı George W.Bush’un dünkü durağı, şık binaları, yapay adalarıyla meşhur Dubai’ydi. Kültür turundan sonra Dubai’nin simgelerinden biri olan Burc El Arap otelindeki bir konferans salonunda genç işadamları ve girişimcilerle bir araya gelen Bush, gördüklerinden etkilendiğini, Dubai’deki girişimci ruhunun çok güçlü olduğunu söyledi. Bush, konuşmasında, "Amerika’yla ilgili bir şeyi anlamanızı istiyorum; size, dininize saygı duyuyoruz ve özgürlük ve barış için birlikte çalışmak istiyoruz" dedi. Abu Dabi’deki konuşması sırasında ise "Kendi halkına ve farklı inançlara hoşgörülü yaklaşımı" nedeniyle BAE’yi örnek Müslüman devlet olarak gösterdi.
ATEŞLİ AYGIR
Bush’un Dubai’de temaslarda bulunduğu saatlerde Avrupa’nın en sıkı lideri Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise S.Arabistan’daki ziyaretini tamamlıyordu. Sarkozy, Haziran ayındaki ziyareti sırasında kendisini "ateşli aygır" diye niteleyen Suudi Kralı’na iade-i ziyarete gelmişti. Riyad’ın hatırına, gittiği her yere birlikte götürdüğü nişanlısı Carla Bruni’yi bile geride bırakmıştı. Sarkozy’nin "Ateşli aygır, kadim dostunu görmekten mutluluk duyuyor" diye kucakladığı Kral da anlaşılan Fransız lideri karşılamaktan memnundu. Konuğu karşılamak için kalkıp havaalanlarına kadar gelecek gücü bulmuştu.
ARAPLARA ÖVGÜ
Sarkozy’nin niyetine gelince. Bush gibi Sarkozy de tabii, petrol sayesinde zenginliklerine zenginlik katan Araplardan pay alabilmekti. Bu nedenle de petrolün varil fiyatının 100 doları bulduğu sırada Suudi Araplara şirin görünebilmek için elinden geleni yaptı. Hatta o kadar ileri gitti ki, sadece erkeklerden oluşan Suudi Şura Konseyi’nde Suudi Arabistan’ı kadın ve insan haklarındaki ilerlemeden ötürü övdü. Gerçi reformlar biraz yavaş kalıyor, kadınlar hálá araç kullanamıyor, erkek refakatçi olmadan sokağa çıkamıyordu ama, konseye üye statüsü olmasa da altı kadının atanması bir gelişmeye işaretti.
Carla’yı bıraktı gitti
Suudiler istemediği için gözdesi Carla Bruni’yi bile geride bırakan Sarkozy, o kadar ileri gitti ki, yavaş da olsa S.Arabistan’daki kadın haklarının geliştiğini söyleyerek Riyad’ı övdü. Oysa alt tarafı erkeklerin hakim olduğu Suudi Şura Konseyi’ne üyelik statüsü olmayan altı kadın atanmıştı. Kadınlar yine araç kullanamıyor, akraba refakati olmadan sokağa çıkamıyordu.
Şeriatın kılıcıyla oynadı
Riyad’daki kraliyet sarayında Sarkozy’ye geleneksel savaş dansı gösterisi sunuldu. Gösteriden sonra Kral Abdullah’ın kardeşi Prens Salman ile Sarkozy ellerine kılıçları alarak şakalaştılar. İdam infazlarında kullanılan, şeriatı temsil eden kılıçla oynayan Sarkozy çok eğlendi.
KÖRFEZ ülkelerinde müthiş bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Batılı liderlerin biri gidiyor, diğeri geliyor. Liderler, petrol fiyatlarındaki artış yüzünden zenginliğine zenginlik katan Araplardan pay kapabilmek için kıran kırana mücadele veriyor.
Ortadoğu barışına ivme kazandırmak bahanesiyle geçen hafta bölge ülkelerine yönelik bir tura çıkan ABD Başkanı George W.Bush’un dünkü durağı, şık binaları, yapay adalarıyla meşhur Dubai’ydi. Kültür turundan sonra Dubai’nin simgelerinden biri olan Burc El Arap otelindeki bir konferans salonunda genç işadamları ve girişimcilerle bir araya gelen Bush, gördüklerinden etkilendiğini, Dubai’deki girişimci ruhunun çok güçlü olduğunu söyledi. Bush, konuşmasında, "Amerika’yla ilgili bir şeyi anlamanızı istiyorum; size, dininize saygı duyuyoruz ve özgürlük ve barış için birlikte çalışmak istiyoruz" dedi. Abu Dabi’deki konuşması sırasında ise "Kendi halkına ve farklı inançlara hoşgörülü yaklaşımı" nedeniyle BAE’yi örnek Müslüman devlet olarak gösterdi.
ATEŞLİ AYGIR
Bush’un Dubai’de temaslarda bulunduğu saatlerde Avrupa’nın en sıkı lideri Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise S.Arabistan’daki ziyaretini tamamlıyordu. Sarkozy, Haziran ayındaki ziyareti sırasında kendisini "ateşli aygır" diye niteleyen Suudi Kralı’na iade-i ziyarete gelmişti. Riyad’ın hatırına, gittiği her yere birlikte götürdüğü nişanlısı Carla Bruni’yi bile geride bırakmıştı. Sarkozy’nin "Ateşli aygır, kadim dostunu görmekten mutluluk duyuyor" diye kucakladığı Kral da anlaşılan Fransız lideri karşılamaktan memnundu. Konuğu karşılamak için kalkıp havaalanlarına kadar gelecek gücü bulmuştu.
ARAPLARA ÖVGÜ
Sarkozy’nin niyetine gelince. Bush gibi Sarkozy de tabii, petrol sayesinde zenginliklerine zenginlik katan Araplardan pay alabilmekti. Bu nedenle de petrolün varil fiyatının 100 doları bulduğu sırada Suudi Araplara şirin görünebilmek için elinden geleni yaptı. Hatta o kadar ileri gitti ki, sadece erkeklerden oluşan Suudi Şura Konseyi’nde Suudi Arabistan’ı kadın ve insan haklarındaki ilerlemeden ötürü övdü. Gerçi reformlar biraz yavaş kalıyor, kadınlar hálá araç kullanamıyor, erkek refakatçi olmadan sokağa çıkamıyordu ama, konseye üye statüsü olmasa da altı kadının atanması bir gelişmeye işaretti.