Güncelleme Tarihi:
Ben Erkan Mumcu'nun, Türk siyasetine "gerekli" olduğunu düşünen ve de ön planda yer almasını isteyenlerdenim. Bunu, sadece kendisini yakından tanıma fırsatı bulmuş biri olarak değil, tam 24 yıldan bu yana bir gazeteci olarak Türk ve Avrupalı siyasetçileri izleyen ve edindiğim tecrübe ile iyiyle kötüyü rahatlıkla ayırabilen birisi olarak söylüyorum.
Nereden çıktı Erkan Mumcu demeyin. Avrupa Birliği ile haşır neşir olan bu köşede, AB'nin demokratik reformlar beklentisine Erkan Mumcu gibi siyasetçilerin cevap verebileceği kanısındayım. Son derece demokrat, modern ve çağdaş bir görüşe sahip olduğunu biliyorum. İşte bu nedenle bugün bu köşede Erkan Mumcu ile yaptığımız bir sohbetin izlerini bulacaksınız.
Barış konseri
Belki Civan Gasparyan ile Yavuz Bingöl'ün, 1 eylül "Barış Günü" için düzenlediÄŸi konseri izlemiÅŸsinizdir. Ya da en azından duymuÅŸsunuzdur. Ben ise, hem Ä°stanbul'da, hem de bir gün sonra Ankara'da konseri izleme olanağı buldum. Amaç, Türk ve Ermeni halkları arasındaki dostluÄŸun, barışa dönüşmesine katkıda bulunmak ve bunu "evrensel dil" olan müzikle anlatmaktı. Hürriyet yazarı Tufan Türenç'in konser sonrası yazısı (Hürriyet-3 eylül), bu giriÅŸimin anlamını çok güzel yansıttı.Â
2 Eylül günü Ankara'da gerçekleşen konser sonrası, Erkan Mumcu ile uzunca sohbet etme imkanını bulduk. Aynı zamanda Gasparyan'a tercümanlık yapan ve can arkadaşım Hrant Dink'in gazetesi Agos'ta çalışan Hrant Kasparyan, gazetesi için Mumcuya teyp uzattı. 22 Temmuz seçimlerinde Ermeni toplumunun AK Partiye oy verdiğine yönelik haberleri sordu. Erkan Mumcu ise cevaben şunları söyledi: "Ermeni toplumu eğer AK Partiye oy vermişse bunu hiç yadırgamam, hatta tutarlı bulurum, çünkü varolan seçenekler içinde en özgürlükçü üslubu takınan siyasi parti AK Partiydi dürüst olmak gerekirse".
AKP özgürlükçü parti
Ben araya girdim. Mumcu'nun bu sözlerini "kayda değer" bulmuştum. Hrant'ın bu sözleri yazıp yazamayacağını sordum. Mumcu devam etti: "Tabi yazabilir. Vatandaşın önüne konan seçenekler arasında en özgürlükçü tavrı takınan parti AK Partiydi. Ben bunun çok yüzeysel olduğunu düşünüyorum, ama yakından baktığım için, hatta içinden yokladığım için biliyorum. Ama milyonlarca insanın dışarıdan bakarak gördüğü tablonun çok da yanıltıcı olmadığını da söylemek zorundayım, daha doğrusu çok da temelsiz olmadığını… Kim ne derse desin bir temeli var bunun. Sonuç itibariyle, daha fazla özgürlük isteyen kitlelerin de bu yönde oy kullanmalarında şaşılacak bir şey yok, eğer böyle yaptılarsa, ben bunu hem anlayışla hem de saygıyla karşılarım".
Demokrat ve olgun tavır
Erkan Mumcu, sivil bir Anayasa gereksinimi olduğunu belirtti. Ve ardından da ekledi: "Açık konuşalım ki yakın dönemden bahsedecek olursak, Turgut Özal dışında hiç kimse, hiçbir siyasetçi, demokratikleşmeye ve sivilleşmeye bu kadar yakın durmadı, vatandaş da bunu ödüllendiriyor, bunda şaşacak bir durum yok. Son derece olağan. Yani, bakmayın kimilerinin bidon kafalılar demesine, o bidon kafalı dedikleri son derece sağduyulu, son derece aklı-selim ve doğru seçimler yapan insanlar ve doğru tercih yapanlardır, iyiden yana seçim yapan insanlardır".
Hrant'tan teybin çözülmüş halini rica ettim. Kısa sürede gönderdi. Bu sözlerin, son derece önemli ve değerli sözler olduğunu düşünüyorum. Rekabet içinde olduğu, hatta ayrıldığı bir partinin başarısını "takdirle" karşılayan, AKP'yi, "mevcutların içinde en özgürlükçü parti" olarak niteleyen, olgun bir politikacının sözleriydi bunlar. Kayda geçsin istedim. Ve de en önemlisi, siyasetin Avrupa'dakine benzer yapılabileceğinin de görülmesini arzu ettim.