Güncelleme Tarihi:
Bağdat Planı, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin hem içeriden hem de ABD tarafından uğradığı baskıların arttığı bir dönemde tasarlanmıştır. Bu nedenle plan, El Maliki Hükümetinin son günlerinde uygulamaya girmiştir ve başbakanın koltuğunu koruyabilmesi için “son koz” olarak değerlendirilmektedir.
Irak Hükümetine göre, Bağdat Planı başladığından beri terör eylemlerinde azalma kaydedilmiş ve Bağdat’ın birçok bölgesinde istikrarın sağlanması yolunda büyük adımlar atılmıştır. Ancak Bağdat’ta yaşananlar Irak Hükümetinin tezini doğrular nitelikte değildir. Çünkü son dönemde artan saldırıların niteliği değişmiş, önde gelen Iraklı yetkililere karşı bir dizi saldırılar başlamış ve Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdulmehdi bakanlık binasında saldırıya uğramıştır. 10 kişinin öldüğü ve 37 kişinin yaralandığı saldırıda bakanlıktaki güvenlik örgütleri itham edilmiştir. El Maliki, direnişçileri kast ederek, “kötü unsurların” hükümet organlarına sızdığını dile getirmiştir. İşgalden beri ilk defa Irak’taki çatışmalarda kimyasal maddeler içeren silahların da kullanılması, El Maliki’nin liderliğindeki Bağdat Planı’nın başarısızlığının göstergesi olarak kabul edilebilir.
El Maliki Hükümetinin başa çıkmaya çalıştığı sorunlardan biri olan tecavüz olayları ise bu dönemde sosyal boyuttan mezhepsel boyuta dönüşmüştür. Bu gelişmeler hakkındaki çelişkili bilgilere rağmen, Sabrin El Cenabi adlı Sünni bir kadının Irak Hükümetinde görev yapan Şii güvenlik teşkilatları tarafından tecavüze uğraması, Irak’taki gündemi işgal etmektedir. El Maliki’nin olayı yalanlaması ve Irak Hükümetindeki teşkilatları suçlayan Sünni Vakıf Başkanı El Samarayi’yi görevinden alması, Irak’taki Sünni güçlerin sert tepkisiyle karşılanmıştır.
El Maliki, başbakanlık görevini kazanmasında belirleyici rol oynayan Muktada El Sadr grubu ile ilişkileri nedeniyle de büyük baskı altındadır. El Maliki, Irak’ta terör eylemlerini gerçekleştirmekle suçlanan El Sadr gurubuna ait Mehdi Ordusu’nun hedef alınmaması için, terör eylemlerini durdurmayı amaçlayan “Bağdat Planı”na “ihanet” etmekle suçlanmaktadır. Çünkü Sünni gruplara göre, El Maliki, planı yürürlüğe koymadan önce El Sadr grubunun üst düzey yetkililerini “güvenli” bir bölgeye taşımıştır.
Ancak, Irak’taki siyasi eylemde yer alan güçler arasındaki işbirliği, El Maliki’ye karşı en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Irak eski Başbakanı ve Irak Ulusal Bloku Başkanı Eyat Allavi, parlamentodaki bazı siyasi güçler ile yeni bir blok oluşturma çabasındadır. “Irak Ulusal Cephesi” adını alan gruba parlamentodan 80 üyenin katılması beklenmektedir. Burada dikkatleri çeken bir husus, Allavi’nin El Maliki Hükümetini açıkça eleştirmesi ve hükümetin programlarını düzeltmemesi durumunda muhalefete katılmakla tehdit etmesidir.
Kurulması beklenen yeni oluşumun temel amaçları, Irak halkının birliği, “Baas’tan Arındırma” gibi olumsuz bazı yasaların lağvedilmesi, eski Irak ordusuna mensup kalifiye kişilerin yeniden göreve alınması, silahlı milislerin tasfiye edilmesi ve gerçek bir ulusal uzlaşmanın gerçekleştirilmesidir.
İstikrarı sağlamak umuduyla başlatılan güvenlik planının sonuçları Irak’taki güç dengesinin akıbetini belirleyecek niteliktedir. Bağdat’ta güvenlik sağlansa da, Irak’ta siyasi birliğin bir türlü oluşturulamaması El Maliki Hükümetini zorlayan en önemli sorundur.