Güncelleme Tarihi:
“Türkiye’deki kritik genel seçimlere iki hafta kala, tansiyon yükseliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren bazı kesimlerse, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçimleri kazanmasını sağlamak için yeni bir baskının başlamasından korkuyor. Siyasi sürecin böyle zalimce manipüle edilmesi ciddi bir hata olur. Ayrıca bu durum, Türkiye’nin yıpranmış demokrasisini daha da zayıflatabilir ve olası bir zaferi lekeler.
On yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin lideri olarak gücünü arttıran Sayın Erdoğan, başbakandan ziyade cumhurbaşkanını ülkenin ana siyasi otoritesi haline getirecek anayasa değişikliği hayalini gerçekleştirmenin eşiğinde olabilir. AKP olarak bilinen partisi, herhangi bir anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için Meclis’te çoğunluğu yakalayabilmek adına 7 Haziran’da 330 koltuk kazanmak zorunda. Parti 2011’deki son seçimde 326 koltuk kazanmıştı. Reuters’ın Cuma günkü haberine göre, Konda araştırma şirketinin yayımladığı son anket AKP’ye desteğin azaldığını ortaya koydu.
MEDYAYA GÖZDAĞI VERME MAZİSİ BİLİNİYOR
Sayın Erdoğan’ın Türk medyasına gözdağı vermek konusundaki mazisi biliniyor ancak bu hafta karşı çıktığı bir başlıktan ötürü Hürriyet gazetesinin ve internet sitesinin yöneticilerine yönelik yapılan suç duyurusuyla yeni alarmlar çaldı. Muhammed Mursi davasında verilen karara atfen atılan başlıkta şöyle deniyordu: “Dünya şokta! Oyların yüzde 52’sini alan cumhurbaşkanına idam cezası.”
Today’s Zaman’a göre, Sayın Erdoğan bu başlığın kendisinin de aynı cezayı alabileceğini ima ettiğini söyledi. Sayın Erdoğan da 2014’te yüzde 52 oyla seçilmişti. Bu sadece çarpıtılmış ve absürt bir suçlama değil, aynı zamanda Türkiye’de hâlâ demokrasi olduğu düşüncesine atılmış bir tokat.
AKP destekçisi avukat Rahmi Kurt, savcılardan “halkı hükümete karşı silahlı eyleme teşvik etmek” ile suçladığı Hürriyet yöneticileri hakkında tahkikat başlatıp tutuklamalarını istedi. Suç duyurusu yapılmasından bu yana herhangi bir tutuklama olmadı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yaptığı açıklamada; hükümeti, gazeteciliği terörizmle bağdaştırmakla suçladı ve Hürriyet’e karşı yapılan bu hamlenin “basın ve ifade özgürlüğüne vurulan yeni bir darbe” olduğunu belirtti.
VARLIKLARA EL KOYMA KORKUSU
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütüne göre, Ankara Başsavcılığı pazartesi günü, geçmişte Erdoğan’ın müttefiki olan ancak şu an ABD’de gönüllü sürgünde bulunan İslamcı vaiz Fethullah Gülen’le bağlantılı çok sayıda medya organının yasaklanmasını istedi. Bu medya organlarından biri olan Zaman’ın Genel yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi, geçen aralık ayında terör örgütüne liderlik etmek suçlamasıyla gözaltına alındı, tutuklandı. Bazı gazeteciler, hükümetin terörle mücadele yasalarını kullanarak Hürriyet, Zaman ve bu gazetelerin bağlı olduğu iki ana bağımsız medya kaynağı konumundaki şemsiye şirketlerin, seçim öncesinden kapatılmasından ve varlıklarına el konulmasından korkuyor.
Endişeli olan sadece gazeteciler değil. işçi sendikaları da perşembe günü, seçimlerin güvenliğine ilişkin endişelerini dile getirdi. Sendikalar, zafer arayışındaki AKP’nin hükümet kurumlarını kendisi için seferber ettiğini ve muhalefeti ‘düşman’ gibi göstermeye çalıştığını belirtti.
Türkiye geçmişte de çetin siyasi kampanyalar görmüştü. Ama bu seferki özellikle tehlikeli ve atmosfer alışılmadık biçimde karanlık ve korku verici. Sayın Erdoğan doğruyu söyleyenlere karşı giderek hasmane bir tavır takınıyor gibi. ABD ve Türkiye’nin diğer NATO müttefikleri, onu bu yıkıcı yoldan geri döndürmeye çalışmalı.”