Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu, artık Türkiye'nin artan etkisinden herkesin emin olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, dünyada giderek daha etkin bir ülke haline geldiğine işaret eden Davutoğlu, "Türkiye 90'lı yıllarda olduğu gibi, Avrupa'nın hasta diye anılan bir ülkesi değil. Sizler ABD'de olduğunuz için daha da yakından takip ediyorsunuz, Türkiye artık IMF kapısında bekleyen ülke de değil. IMF'den gelecek küçük rakamlara ümit bağlayıp, krizleri bunlarla aşmaya çalışan ülke de değil, aksine geçen sene IMF'ye 5 milyar dolar borç vermiş ülke" diye konuştu.
"Türkiye, anıldığında eskiden olduğu gibi krizler, istikrarsız koalisyonlar, sık sık değişen hükümetler, bir gecede yerle bir olan ekonomik dengelerden bahsedilmiyor" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Etkisi artan, G20 Dönem Başkanlığını üstlenen, dünya ekonomisinin lokomotif gücü olarak bu sene dünya ekonomisine yön verecek G20 Dönem Başkanlığını uhdesinde bulunduran ülkeden bahsediyoruz. Kendi içinde demokrasisi güçlenmiş, geçen sene iki seçimi başarıyla gerçekleştirdik, başarıdan kasıt sadece benim de şu anda başında bulunduğum AK Parti'nin başarısı değil, Türkiye'nin demokratik seçimleri yapma olgunluğu ve demokrasi ile sorunlarını çözebilme başarısından bahsediyorum. Çünkü Türkiye'nin çevresinde 7-8 ülke var ki böyle bir demokrasi tecrübesinden ve demokrasi birikiminden yoksun olduğu gibi çok ciddi kırılma yaşıyor, çok ciddi parçalanmalar ya da yönetilememe sorunlarıyla karşı karşıya. Suriye, Ukrayna, Yemen, Libya, Lübnan, Mısır gibi bu ülkeleri saydığımızda, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokrasiye dayalı meşruiyeti, ekonomik güce dayalı istikrarı her yerde takdir ediliyor."
TÜRKİYE'DEN KRİZ ÜLKESİ OLARAK BAHSEDİLMEDİ
New York'taki temaslarında da Türkiye'nin kriz ülkesi olarak bahsedilmediğine dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bugün burada, çok sayıda uluslararası yatırımcıyla bir araya geldim. Goldman Sachs, Citi grupta bütün yatırımcıların katılımıyla öğlen ve akşam yemeklerinde saatlerce Türkiye'yi konuştuk. Hiç kimse de Türkiye'den kriz ülkesi olarak bahsetmedi, hiç kimse Türkiye'nin gelecek perspektifinden şüphe beyan etmedi aksine sadece İstanbul'un hikayesini bile anlattığımızda bütün muhataplarımızı derinden etkiliyor. Düşünün, 20 sene, 30 sene önce İstanbul, Atina ile Kahire, Bağdat ile Şam ile Tahran ile Moskova ile karşılaştırıldığında eşit veya onların gerisinde görülebilirdi. Ama şimdi bütün başkentlerle İstanbul'u karşılaştırdığınızda, bölgenin başkenti olarak İstanbul, dünyanın en büyük havalimanını kurmakta olan, geçen hafta belki takip etiniz televizyonlarda, üç katlı, dünyanın ilk üç katlı tünelini boğazın altından yapmak üzere proje çalışmalarını başlatmış olan, Marmaray ile Avrasya tüneli ile boğazı yerin altından iki kere geçmiş olan, işte üçüncüsü tünel olacak, dördüncüsü Melen su projesiyle geçti, üçüncü köprüyü yapan, yüksek hızlık trenlerle İstanbul'u Ankara'ya, Konya'ya, Eskişehir'e ve daha da ötelere, Erzurum'a kadar götürecek olan yep yeni ülkeden, güçlü ülkeden bahsediyoruz."
Güçlü Türkiye'nin yurt dışındaki vatandaşlarının her birini yürüyen, gönüllü büyükelçi olarak kabul ettiklerini ifade eden Davutoğlu, "Bundan gurur duyuyoruz. ABD'deki Türklerin mevcudiyeti, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak değil, dost ve komşu halklar, işte Azeri kardeşlerimiz, Balkanlar'dan
gelen Boşnak, Arnavut kardeşlerimiz, Kafkaslardan gelen kardeşlerimiz hatta son
dönemdeki yakın ilişkimiz dolayısıyla, kendilerini Türk gibi Türkiye'ye yakın hisseden Somalili, Filistinli kardeşlerimiz de Türkiye dostu çok geniş bir insan kitlesinden bahsediyoruz" diye konuştu.
TÜRK RÜZGARI ESTİRMEK HİÇ ZOR DEĞİL
Davutoğlu, ABD'de bulunan Türk vatandaşlarının, Avrupa'da bulunan Türk vatandaşlarından farklı bir durumu olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"ABD'deki vatandaşlarımız, bir emek gücüne duyulan ihtiyaç dolayısıyla gelmiş vatandaşlarımız ve sonra ikinci, üçüncü nesilde oraya intibak eden vatandaşlarımızdan değil, daha çok beyaz yakalı diyebileceğimiz kendi profesyonel tecrübesini yaşayabilmek için burada kalmış vatandaşlarımızdan oluşuyor. Şimdi sizden Türk-Amerikan ilişkilerinin taşıdığı stratejik önem dolayısıyla önümüzdeki dönemde daha da fazla beklentilerimiz var. Neden? Çünkü ABD küresel bir güç ve bu küresel güç içinde etkin nüfus barındıran ve bu etkin nüfus üzerinden siyasete ağırlık koyan ülkelerin güçleri ve uluslararası alandaki etkinliği de artıyor. Lobisi olan, bu lobiye dayalı olarak kendini anlatan kamu diplomasisi yapan ülkeler sadece Amerika'da değil Amerika üzerinden dünyada da etkisini artırabiliyor. 198 bin rakamı az bir rakam değil, çok ciddi bir güç. Bu güçle hareket edecek olan dost ve akraba toplulukları da pekiştirdiğimizde ABD'de Türk rüzgarı estirmek hiç de zor değil. Sizden bu çerçevede gelişen Türk-ABD ilişkileri bağlamında çok büyük beklentilerimiz var."
BİRLİK VE BERABERLİK VURGUSU
ABD'deki Türk vatandaşlarından birlik ve beraberliklerini korumalarını isteyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişik siyasi görüşlere sahip olabilirsiniz. Değişik mezhebi, etnik, kültürel geçmişe sahip olabilirsiniz. Türkiye'nin değişik bölgelerinden gelmiş olabilirsiniz ama size şunu ifade etmek isterim ki, hiçbiriniz biçim açımızdan diğerinden farkı yoktur, her biriniz gönlümüzde fidansınız, dostluğu muhabbeti büyüyen bir fidan ve her biriniz Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş, kalkınmış, büyüyen Türkiye Cumhuriyeti devletinin eşit vatandaşlarısınız. Bu anlayışla mutlaka birlik beraberlik içinde olunuz ve her ne surette olursa olsun bu birlik beraberliği bozacak unsurlara itibar etmeyiniz.
İkincisi bu birlik beraberlik bir hedefe matuf olmalıdır. Bu hedef de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sizlerin ABD'ye entegre olmanız. Entegrasyondan kastım, ABD'nin siyasi hayatına, kültürel hayatına, akademik, ekonomik hayatına girmeniz, nüfuz etmeniz, etkinlik kazanmanız ve orada diğer vatandaşlarımızla birlikte çalışarak Amerika'daki Türk varlığını güçlendirmeniz. Pasif vatandaş topluluğu istemiyoruz. Ne Amerika'da ne Avrupa'da. Aktif vatandaş topluluğu istiyoruz. Siyasetin her alanında olan ekonomik hayatta aktif şekilde kendini gösteren başarı hikayeleri istiyoruz . ABD'de çok güzel başarı hikayelerimiz var. Ben akademik hayatta biliyorum. Ne kadar çok ciddi beyin göçünün, ABD'ye yapılmış olduğunu görmüşümdür. Dolayısıyla birlik beraberliğinizi korumak yanında Amerika'daki mevcudiyetinizi artırmak için örgütlenmeniz bizim en temel talebimizdir.
Bu örgütlenme bugün burada 80'i aşkın dernek temsilcisi olduğunu büyükelçimiz söyledi. Amerika sathında eminim bu yüzlere ulaşır. Artık eskiden olduğu gibi bir toplantı yapmak için veya bir istişarede bulunmak için fiilen bir yere gitmek gerekmiyor. Teknoloji o kadar imkanlar veriyor ki büyük networkta bu potansiyeli bir araya getirebiliriz."
GURBETÇİLERE MESAJ
Davutoğlu, gurbetçi vatandaşlardan, Türkiye'nin siyasetiyle ve kaderiyle olan ilişkilerini de kesmemelerini isteyerek, şunları kaydetti:
“Yıllarca Dışişleri Bakanı olduğum dönemde bize gelen en büyük taleplerden birisi 'Biz madem ki vatandaşız niye oy kullanamıyoruz'. Hep bu şikayet gelir, hep biz de söz verirdik. Birkaç kere teşebbüste bulunduk, maalesef YSK o zaman mektupla oy kullanmayı ve birçok yöntemi kabul etmemişti. Daha sonra, YSK ile işbirliği içinde gerekli yasal düzenlemeler yapıldı ve vatandaşlarımıza yurt dışında oy kullanma imkanı verildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde katılım istediğimiz düzeyde olmadı. Size ve sizin üzerinizden bütün üyelerinize çağrıda bulunmak istiyorum; lütfen oylarınızı kullanın. Hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun ama vatandaşlık görevinizi yapın, bunu hem bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hem de Türkiye Cumhuriyeti devleti Başbakanı olarak sizden rica ediyorum.”
"Sizin Türkiye ili ilişkiniz, sadece askerlik dolayısıyla olmamalı ,oy kullanmak da askerlik gibi vatandaşlık görevi ve ulvi bir görevdir" diye konuşan Davutoğlu, şöyle dedi:
"Bu konuda randevu sistemi de kalktığı ve çok daha rahat oy kullanabileceğiniz için eminim büyükelçiliğimiz gerekli tedbirleri almışlardır, alacaklardır, oy kullanmanız konusunda gerekli titizliği göstereceğinize inanıyorum. Dördüncüsü de milli davalar olduğu zaman aktif şekilde öne çıkınız. Birilerinin çıkmasını beklemeyin. Bu milletin tarihini savunmak gerektiğini de bu milletin geleceğe dönük hedeflerini savunmak gerektiğinde omuz omuza büyükelçiliğinizle birlikte, sivil toplum kuruluşları olarak aktif bir çalışma içinde olun."
100'ÜNCÜ YILDÖNÜMÜ ÖNEMLİ BİR FIRSAT
Milli davalarda görüş farklılıklarını bir kenara atarak ortak çalışmak gerektiğine işaret eden Davutoğlu, bunun için 1915 olaylarının 100. yılının önemli bir fırsat olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, "Bizim kültürümüzde nefret ve intikam hissi yoktur. Hiçbir şekilde burada karşılaştığınız Ermenilere art niyetle, ön yargıyla bakmaksızın onlarla dostluk ilişkisi kurarak Ermeni meselesinin çözümü konusunda gayret göstermeniz sizi ve milletimizi yüceltir. Ama haksız bir şekilde bizim milletimiz tahkir edilir, hakarete uğrar ise o zeminde hepinizin görevi omuz omuza verip bu tahkire karşı, bu hakarete karşı veya haksız suçlamalara karşı gerekli gayreti göstermenizdir" dedi.
Davutoğlu, terörle İslam'ın yan yana getirilmesi çabalarına da değinerek, ABD'deki vatandaşlardan, bütün Müslümanları terörist gibi göstermeye çalışan yaklaşımlara karşı diğer Müslümanlarla ortak tavır sergilemelerini istedi.
"Dünyanın neresinde olursa olsun kim yaparsa yapsın, terör insanlık suçudur" diye konuşan Davutoğlu, hangi etnik ya da dini gruba mensup olursa olsun terör eylemi yapanların insanlık suçu işlediklerini vurguladı.
Terörün İslam'a mal edilmesinin de insanlık suçu olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Ama nasıl terör bir insanlık suçuysa, terör yapanların adını koymadan ve ayrıştırmadan bir dini kitleyi, bir milleti, bir topluluğu topluca terör ithamı altında tutmak da insanlık suçudur" değerlendirmesinde bulundu.
HIRİSTİYAN TERÖRÜ DEMEDİK
Almanya'da bir örgüt tarafından öldürülen Türklerin ailelerine yönelik 2 buçuk yıl önce gerçekleştirdiği ziyaretlere de değinen Davutoğlu, bu ailelerin hepsini ziyaret ettiğini ve raporları incelediğini belirterek, "Başkonsoloslarımızı toplayıp onlara şu talimatı verdim: Bundan sonra tek bir vatandaşımızın gözünden tek bir damla gözyaşı dökülse önce siz göreceksiniz. Alman polisi görmeden siz göreceksiniz, o yaşı siz sileceksiniz, onların hukukuna siz sahip çıkacaksınız" dedi.
Davutoğlu, Almanya'da tüm yetkililerle oturup sorunu konuştuğunu anlatarak, tüm bu cinayetlerde tahkikatı yapan güvenlik görevlilerinin öncelikle öldürülen Türklerin yakınlarından şüphelendiğini öğrendiğini kaydetti. Davutoğlu, "Öyle bir anlayış var ki Türklerle ilgili, 'Eş eşi öldürür, kardeş kardeşi öldürür, oğul babayı öldürür, baba oğulu öldürür'. Dedim ki, 'Bütün bu tabloda bizi rahatsız eden husus, sizin bütün bu ihtimalleri düşünüp bir Alman ırkçı terör örgütü ihtimalini düşünmemiş olmanız'. Bu çok rahatsız edici bir şey. Bir millete ne kadar oryantalistçe dışarıdan bakıldığını ortaya koyuyor" dedi.
Bu sözlerin ardından bir Alman bakanın "Merak etmeyin İslamcı terörle nasıl mücadele ediyorsak bunlarla da edeceğiz" ifadelerini kullandığını kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Demekki ben size hiçbir şey anlatamamışım' dedim. Bu cinayetleri işleyen örgüte ırkçı Alman örgüt dedim mi? Irkçı Katolik örgüt dedim mi? Hristiyan terör örgütü dedim mi?' Demedim. Çünkü, terör bir dine, bir ırka izafe edilemez. Nasıl ben Hristiyan terörü dememişsem, Katolik terörü dememişsem sen de bana İslamcı terörist diyemezsin. Terör terördür. Adı neyse onu söylersin ama İslam'la terörü yan yana anamazsın."
Suriye'de IŞİD'in barbarca cinayetler işlediğini dile getiren Davutoğlu, "Ona da karşıyız ama Norveçli Breivik onlarca genci öldürdüğünde nasıl Hristiyan terörü denmemişse bunlara da İslam terörü denmez" diye konuştu.
IRKÇILIK BULAŞICIDIR
Paris'teki saldırının ardından ABD'de üç Müslüman gencin öldürülmesine yeterli tepki verilmediğini ifade eden Davutoğlu, kendisinin Fransa halkıyla dayanışma için Paris'teki yürüyüşe katıldığını ancak üç Müslüman gencin cenazesine yeterince sahip çıkılmadığını vurguladı.
Davutoğlu, bir kişinin mağdur ya da katil olmasının bir dine izafe edilemeyeceğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Katil her yerde katildir, zalim her yerde zalimdir, masum da her yerde masumdur. Üç Suriyeli Müslüman kardeşimi de rahmetle anıyorum. Eğer ABD çoğulcu karakterini koruyacaksa, Amerikan vatandaşlığı aynı zamanda belli özgürlüklerin ifadesi olma niteliğini koruyacaksa ABD topraklarında bu tür dışlayıcı, ırkçı anlayışların zemin bulamaması lazım. Sakın ola ki 'bunlar Suriyeli gence yapıldı bize dokunmaz' diye düşünmeyin. Irkçılık öyle bulaşıcı bir mikrop ve öylesine aşağılık bir tutumdur ki, geçmişte bu topraklarda görüldü bu ırkçılık, zencilere karşı. Bir kere yaygınlaştığı zaman bir AIDS virüsü gibi bütün toplumu kuşatır ve büyük zararlara sebebiyet verir."
İSLAMOFOBİ İLE MÜCADELE EDİN
Başbakan Davutoğlu, katılımcılara İslamofobi ile mücadele çağrısı da yaparak, "Bu İslamofobik yaklaşımlara karşı, İslam karşıtlığına karşı aynı milli davalarımızda olduğu gibi birlikte omuz omuza, diğer Müslüman Amerikan vatandaşları ile ve Müslüman olmamakla birlikte bu tür ırkçılığa karşı açık tavır sergileyen insan kardeşlerinizle, beşer kardeşlerinizle birlikte bu ortak insanlık değerlerini savununuz" dedi.
Türklerden, Amerika kıtasının neresinde yaşarlarsa yaşasınlar bir ağ oluşturarak, Amerikan sisteminde hak ettikleri yere gelmelerini de isteyen Davutoğlu, "Amerikan siyasetine, ekonomisine, kültür hayatına ağırlık koyunuz" diye konuştu.
"Bizler çok köklü bir tarihe sahibiz, çok parlak bir geleceğe de beraber yürüyoruz Türkiye Cumhuriyeti olarak" diyen Davutoğlu, katılımcılardan arkalarında bu güçlü devletin desteğini her zaman hissetmelerini istedi. Davutoğlu, "189 bin vatandaşımız ABD'de hangi şartlarda olurlarsa olsunlar Türkiye Cumhuriyeti devleti her zaman onların yanındadır ve her zaman her konuda güçlü bir devlet olarak ağırlığını hissettirecek şekilde vatandaşlarını korumaya muktedirdir" diye konuştu.