Güncelleme Tarihi:
ABD'li ünlü sunucu Charlie Rose'un sorularını yanıtlayan Erdoğan, IŞİD'in elindeki 49 Türk rehinenin kurtarılmasının Türkiye için çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, Türk istihbarat servisinin çok sıkı çalıştığını ve bu operasyonu yürütmede çok önemli bir kabiliyet ortaya koyduğunu söyledi.
Erdoğan, 102 gündür IŞİD'in elinde rehin olan Türkiye'nin Musul Başkonsolosu ve başkonsolosluğun 48 çalışanının kurtarılması için çok başarılı istihbarat çabasının yürütüldüğünü kaydederek, bu başarıya ulaşılmasında siyasi ve diplomatik boyutların önemli rol oynadığını dile getirdi.
Rehinelerin kurtarılmasıyla ilgili ortada birçok spekülasyonun da dolaştığına işaret eden Erdoğan, herhangi bir fidye ödenmesinin sözkonusu olmadığının ve herkesin bunu böyle bilmesi gerektiğinin altını çizdi. Erdoğan, ülke ya da hükümet adına herhangi bir tavizin de verilmediğini vurguladı.
"Diğer adımlar atılmak zorunda kalınacaktı"
"IŞİD, rehineleri serbest bırakmanın karşılığında hiçbir şey almadı mı?" sorusu üzerine Erdoğan, şu anda IŞİD'in bölgede birçok şeyi oynadığını belirtirken, örgütün belki de düşmanlarının sayısını artırmak istemediğini çünkü Türkiye olarak belli bir noktaya kadar sabırlı davrandıklarını kaydederek, "Diğer adımlar atılmak zorunda kalınacaktı" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin IŞİD ile mücadelede insani destek alanında önemli adımlar attığını ifade ederek, örneğin çok kısa zaman dilimi içerisinde Türkiye'ye gelen 60 bin civarında Yezidi'yi, bunun yanında bu sabah itibarıyla 125 bin Suriyeli Kürt'ü Türkiye'de ağırladıklarını belirtti.
Şu anda Türkiye'de toplam 1,5 milyon sığınmacı bulunduğuna işaret eden Erdoğan, bu çabada şu ana kadar 3,5 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını, ayrıca Gazze'den gelen yaralıları Türkiye'de tedavi ettiklerini, dolayısıyla Türkiye olarak bu insani misyonu yerine getirdiklerini söyledi.
Uçuşa yasak bölge
Erdoğan, "Suriyeli Kürtlerin bazı durumlarda Türkiye'ye güvenlik tehdidi oluşturup oluşturmadığına" yönelik soru üzerine, güvenlik tehdidinin sadece Kürtlerden oluşmadığını, Türkiye'ye gelenler arasında yardıma muhtaçlar olduğu kadar, tehdit oluşturabilecek kişilerin de olabileceğini belirtti.
Bu noktada elbette gerekli tedbirleri almak ve bu konuda dikkatli olmak zorunda olduklarını ifade eden Erdoğan, Suriye tarafında uçuşa yasak bölge oluşturulmasının çok önemli olduğunu ABD başta olmak üzere dost ülkelere aktardıklarını kaydetti. Erdoğan, eğer böyle bir bölgeyi oluşturabilir ve bu bölgeyi destekleyebilirlerse orada bu bölgeye yardımın götürülebileceği bir güvenli bölgenin tesis edilebileceğini ve bunun her türlü güvenlik tehdidini ortadan kaldırabileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1991 yılında Irak'tan kaçan Kürtlere kapılarını açtıklarını, o dönemde Saddam'ın zulmünden kaçan 1 milyon civarında Kürt'ün sınırı geçerek Türkiye'ye girdiğini, onlara gıda, barınma imkanları sunduklarını hatırlattı. Bu Kürtlerin daha sonra Irak'a geri döndüklerine işaret eden Erdoğan, şimdi benzer bir sürecin Irak ve Suriye'de yaşandığını, Türkiye olarak açık kapı politikasını yine sürdürdüklerini kaydetti.
Sunucu Rose'un, "Ama PKK muhalefette ve IŞİD'e karşı savaşıyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "terör örgütü PKK'nın aslında böyle bir derdi olmadığını, PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD'nin boşalttığı alanları IŞİD'in doldurduğunu" belirtti. IŞİD'in bölgedeki 20-30 köyü ele geçirdiğini ifade eden Erdoğan, Kobani'de şu anda yaşananların, Musul'da olanlara benzediğini, Kobani çevresindeki köylerin IŞİD tarafından ele geçirildiğini ve bu köylerde yaşayan Kürtlerin de Türkiye'ye kaçarak Türkiye'de ağırlandığını kaydetti.
Erdoğan, Rose'un, "Benim anladığıma göre, tüm bu insanları sınırdan uzak tutacak, sınırdan uzak bir uçuşa yasak bölge istiyorsunuz çünkü bu insanlar bir uçuşa yasak bölgenin güvenliğini isteyecekler?" sorusu üzerine, bunun doğru olduğunu belirterek, uçuşa yasak bölge ilan edildiği an, bu bölgede güvenli bölgenin de oluşturulabileceğini, lojistik destek olsun, insani destek olsun, diğer ihtiyaçların bu bölgeye sağlanabileceğini ve bu insanların bu bölgeye yerleşip belirli bir süre orada yaşayabileceğini dile getirdi.
Erdoğan, "IŞİD'e katılmak isteyenlerin Türkiye üzerinden geçtiğine" yönelik bazı eleştirilerin hatırlatılması üzerine, bu tespitlerin samimi olmadığına dikkati çekti.
Yabancı savaşçılar konusunun İngiltere'de yapılan NATO zirvesinde de ele alındığını belirten Erdoğan, Fransa, İtalya, İngiltere gibi ülkelerin, kendi ülkelerinden giden kişilerin o ülkelerden "ellerinde silahla değil, turist olarak ayrıldıklarını" söylediğini hatırlattı.
Erdoğan, "Biz Türkiye'de farklı ülkelerden gelen yaklaşık 6 bin civarındaki kişiyi tespit ettik, bazılarını tutukladık, bazılarını sınır dışı ettik. Bazılarının tekrar girmesini yasakladık. Biz bu konu üzerinde çalışıyoruz, konuya ehemmiyet gösteriyoruz" diye konuştu.
"IŞİD'e katılmak için Türkiye'den Suriye'ye geçenler olduğuna" yönelik soru üzerine de Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye ve Irak ile sınırının toplam bin 200 kilometre olduğuna işaret ederek, "Çok uzun bir sınırdan bahsediyoruz. Sınırın her bir karesini kontrol etmek mümkün değil ama binlerce kişinin birden buralardan geçtiği söyleniyorsa bu, Türkiye'ye haksızlık olur, bu doğru değil" yanıtını verdi.
"Ülkelerin bu tehdit karşısında sorumluluğu var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin IŞİD ile mücadele için koalisyon oluşturma çabalarına ve Türkiye'nin buradaki rolüne dair soruyu da yanıtladı.
Türkiye'nin El Kaide'ye karşı mücadele ettiğini, aynı şekilde IŞİD'e karşı mücadelesinin sürdüğünü ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin bölgedeki terör
örgütlerine karşı duruşunun aynı olduğunu söyledi. Erdoğan, "Bu konuda bir ödün yok çünkü 32 yıldır PKK terörüne karşı savaşıyoruz, terörün sonuçlarının ne olduğunu biliyoruz. Terör nedeniyle 30 bin insan hayatını kaybetti, terörün ekonomik sonuçları da büyük" ifadesini kullandı.
Erdoğan, IŞİD'in bugün ortaya çıkan bir terör örgütü olmadığına da işaret ederek, Irak'ta olan IŞİD'in daha sonra Suriye'ye geçtiğini ve Suriye'deki kaos ortamından yararlanarak büyüdüğünü söyledi. Erdoğan, "Terörizme karşı hassas olan tüm ülkelerin bu tehdit karşısında sorumluluğu var" değerlendirmesinde bulundu.
"Irak ve Suriye'nin birlikte ele alınması lazım"
Türkiye'nin de IŞİD ile mücadelede, kendi deneyimlerine dayanarak, mücadele boyutunda olması gereken neyse yapılması gerekenleri yapacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, Suriye konusunda uzun süredir bu uyarıları yaptık. ABD, Suriye'de nerede? NATO Zirvesi'nde de dedim, sorun sadece Irak değil, sorun Irak ve Suriye. İkisinin birlikte ele alınması lazım. Sadece hava saldırısı açısından yaklaşırsanız, bu sorun tamamen ele alınmaması anlamına gelir. Hava saldırısı bu işin sadece bir boyutu. Bunun, sahadaki boyutu, istihbarat kısmı, insani boyutu var. Bütün bunların ele alınması ve hepsine bir bütün olarak bakılması lazım. Eğer böyle bir kapsamlı yaklaşım sergilenmezse, bu iş tamamlanmış olmaz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'nin bölgedeki bir Müslüman ülkeye tekrar asker göndermiş olmak istemediği, IŞİD ile mücadelede, bölge ülkelerinin sahaya asker gönderme gibi destek vermesi konusuna" yönelik soru üzerine, terörle mücadelenin sadece bölgesel değil uluslararası bir mesele olduğunu, dolayısıyla bu konuda uluslararası bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguladı.
"Bunlar uluslararası düzeyde tartışılmalı, bu konuda uluslararası konsensüs olmalı" diyen Erdoğan, bugün bir ülkede yaşananların, yarın ABD de dahil başka bir ülkenin başına gelebileceğine dikkati çekti.
"Adımları çok iyi hesaplamamız lazım"
Erdoğan, başka bir soru üzerine, IŞİD ile mücadele konusunda Türkiye'deki ilgili birimlerin ABD'li mevkidaşlarıyla görüştüklerini belirterek, bu istişarelerin sonuçlarına göre, Türkiye'nin dahil olabileceği belirli yönlerin olabileceğini söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bölge dışındaki bir ülke değiliz, bölge içindeyiz. Ateş, bizim bölgemizde yanıyor. 1.5 milyon sığınmacı ABD, Almanya, Fransa'da değil, benim ülkemde. Biz zaten oradayız. Bizim ülkemiz onlara ev sahipliği yapıyor, onları bombalardan kurtarıyor. Bunlar çok önemli. Bu yaptıklarımız, şu anda olanların insani boyutunu oluşturuyor.
ABD, Fransa uçaklarıyla (IŞİD'e karşı) belirli bölgeleri bombalıyor, bunlar olumlu gelişmeler, ama yeterli mi? Hayır. Onlar bir bölgeyi bombalarken IŞİD diğer yerlerde toplarla ve tanklarla ilerliyor. Bu toplar ve tanklar nereden geliyor, nereden temin ediliyor? Dolayısıyla mevcut durumu gerçekten tam anlamıyla değerlendirmeliyiz. Bunlar ABD'nin geçmişte Irak ordusuna verilmiş ekipmanlar. Irak güçleri de geri çekilince bunlar IŞİD'e kaldı. IŞİD de şimdi bu silahlarla ne yaptı, bölgede işgale başladı. Dolayısıyla bölgede atılması gereken adımları çok iyi hesaplamamız lazım. Bunlara göre de biz yapmamız gerekenleri, ABD yapması gerekenleri, diğer ülkelerde yapması gerekenleri yapacak. Maliki gibi kişiler, 4 yıl boyunca bu ortamdan beslendi. Şimdi de (Maliki) tekrar cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Bu kişilere bu tür sorumluluk verilmemesi gerektiğini hep söylüyoruz".
"Sünniler etkin pozisyonda değil"
"Bağdat'ta yeni kurulan hükümetin, Maliki hükümetine oranla daha kapsayıcı olduğuna inanmıyor musunuz?" sorusu üzerine, şu anda Irak'ta yeni kurulan hükümette Sünnilerin daha etkin bir pozisyonda olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, halen Şiilerin etkin pozisyonda olduğunu söyleyen Erdoğan, ancak orada bulunan belirsizliğin ortadan kalktığını, ülkede cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakanın belirlendiğini ve Iraklıların artık Maliki'den kurtulduğunu belirtti.
Irak ile Türkiye arasında 320 kilometre sınır bulunduğunun altını çizen Erdoğan, “Umarız bundan sonra Irak ile ilişkilerimiz daha sağlıklı ve daha iyi olacak” dedi. Türkiye'nin Irak, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve bölgede bulunan Sünni, Şii, Araplarla ilişkileri ve iletişimi olduğunu ve hiçbir grupla olumsuz bir ilişki içinde bulunmadıklarını aktaran Cumhurbaşkanı, “Bizim Maliki ile de ilişkilerimiz vardı ancak Maliki'nin yaklaşımı çok farklıydı. Maliki Irak'ta ulusal bir ordu kurmadı, bunun yerine Şii ordusu oluşturdu. Ordunun yüzde 98'i Şiilerden oluşuyordu. Buna 'ulusal bir ordu' diyemezsiniz. Bu içerde birçok çatışmaya ve birçok soruna neden oldu. Umarım bu hükümet, bu tür sorunların farkında olur ve ulusal bir ordu kurulması yönünde adım atılır” diye konuştu.
Irak'ın bölgede tek başına ele alınamayacağını, Obama ile yaptıkları görüşmede de söylediği gibi burayı Irak ve Suriye ile birlikte ele almak gerektiğini belirten Erdoğan, ABD Başkanı'nın geçen çarşamba yaptığı konuşmada her iki ülkeyi birlikte ele alarak doğru bir yaklaşım sergilediğini söyledi ve “Biz bu sorunu bu şekilde ele alırsak daha başarılı oluruz” ifadesini kullandı.
"ABD'nin yaklaşımı gecikmiş ama olumlu"
ABD'nin soruna yaklaşımını nasıl değerlendirdiği yönündeki soruya ise Erdoğan, “Tabii son dönemde Irak'ta atılan adımlar pozitif. Gecikmiş ama olumlu” yanıtını verdi.
Sunucu Charlie Rose'un “ABD Başkanı, endişelerini bir kenara bırakarak, iki yıl önce silahlar Nusra Cephesi veya IŞİD'in eline geçmeden önce Özgür Suriye Ordusu'nu destekleseydi daha iyi olabilirdi” yorumu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir defa şunu çok açık ve net söyleyeyim: Bir defa Suriye iki sene bile geç, üç yıl önceydi. Suriye'de bu üç yıl önce halledilmeliydi, aynı şekilde Irak'ta da üç yıldan bile daha önce. Maliki'nin yaklaşımı olumlu değildi. Maliki, Iraklılara sürekli baskı uyguladı” diye konuştu.
Başkan Obama ile Başbakan olduğu zaman Başkan Yardımcısı Joe Biden ile yaptıkları görüşmelerde konuyu gündeme getirdiğini ve bölgedeki sorunları aktardığını anlatan Erdoğan, ancak sorunun çözümüne yönelik adımların atılmadığını söyledi. Sorunun en kısa zamanda çözülmesini istediklerini belirten Erdoğan, Türkiye'de bulunan 1,5 milyon kişinin, ülkelerine rahatça dönebilmesini umduklarını belirtti.
Suriye'de şu anda bulunan terör örgütlerinin oraya nasıl geldikleri, orada nasıl bulunduklarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu örgütlerin daha önceleri Suriye'de bulunmadıklarına işaret ederek, Türkiye'de 11 yıl başbakanlık yaptığını ve sürekli Suriye'ye gidip geldiğini, Beşar Esad ile görüştüğünü ve her zaman kendisine daha fazla demokrasiye geçmesi, insanların kendi siyasi partilerini kurmalarına müsade etmesi yönünde telkinlerde bulunduğunu anlattı.
Erdoğan, "Suriye'de daha hızlı demokrasiye geçiş için çalışma ekibi gönderdiklerini ancak Esed'in demokrasi fikrine inanmasına rağmen kendi siyasi hayatı tehlikeye gireceği için bir türlü adım atmadığını" söyledi.
Esad'ın, halkın taleplerine tanklar ve silahlarla karşılık vermesi nedeniyle sorunların başgösterdiğinin altını çizen Erdoğan, “İşte bu örgüt bu olayların ardından canlanmaya başladı. İşte IŞİD de tam bunların ardından Irak'tan ayrılıp Suriye'ye geldi. El Kaide de öyle. Biz Özgür Suriye Ordusu'nu desteklemek istedik ama sadece Türkiye ve Katar destek verdi. Bizim işbirliğimiz Esad rejimine karşı mücadele eden ılımlı muhalefeti destekleme yönündeydi” dedi.