Güncelleme Tarihi:
ALMANYA istihbarat servisinin Türkiye’yi dinlediği iddialarının yankısı henüz dinmeden Alman basını, ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) Türkiye’yi dinlediğini öne süren belgeler yayınladı. Der Spiegel’in internet sitesi Spiegel Online’da dün yer alan “İkiyüzlü dostluk: Türkiye NSA’nın hem ortağı hem de hedefi” başlıklı haberde, NSA’nın Ankara ve İstanbul’da dinleme faaliyetinde bulunmak üzere gizli merkezler kurduğu iddia edildi. NSA’nın gizli bilgiler sızdırdığı için Rusya’ya iltica eden eski ajanı Edward Snowden’ın sızdırdığı yeni belgelerden yayınlanan bazı bölümler, sadece NSA’nın değil, İngiltere’nin istihbarat teşkilatı GCHQ’nun da Türkiye’yi dinlediğini ortaya koydu. Haberde, “Yani, böylece (2009’dan bu yana) Türkiye’yi dinlediği ortaya çıkınca tepki çeken Almanya Federal İstihbarat Teşkilatı’nın (BND), Türkiye’de casusluk faaliyeti yürüten tek dış istihbarat olmadığı ortaya çıktı” ifadesi dikkat çekiyor.
BAKAN MEHMET ŞİMŞEK'İ DE DİNLEMİŞLER
Derginin haberine göre İngiliz istihbarat servisi GCHQ'nun listesinde yer alan isimlerden biri de, hem İngiliz hem Türk vatandaşı olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Dergi, Bakan Şimşek'in izlenmesine dair talimat listesinde Bakan'a ait iki telefon hattının numarası ve kişisel mail adresinin bilgilerinin yer aldığını öne sürdü.
BAKANLIKLARIN ÇATILARI İZLENMİŞ
Der Spiegel'in haberrine göre İngiliz istihbaratının Ekim 2008 tarihli bir gizli belgesine göre GCHQ, Enerji Bakanlığı, BOTAŞ, Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Çalık Enerji gibi kurumlara sızmaya çalıştı. Belgede, "hedefler" arasında Enerji Bakanı Hilmi Güler'in de yer aldığı öne sürüldü. Buna göre GCHQ 2008'de bazı enerji şirketleri ve bakanlıkların çatılarına ait uydu görüntülerini inceleyerek ne tür iletişim sistemleri kullanıldığını analiz etmeye ve buralara sızmaya çalıştı. Ancak dergi, söz konusu belgelerde bu çabaların sonuç verip vermediğine dair bir bilgi olmadığını yazdı.
Belgelere göre ABD, Ankara’yla PKK’ya karşı mücadelede işbirliği yapıyor. Zira, Amerikan Wall Street Journal gazetesi 2011’de Irak sınırındaki Cudi Dağı’nda gece yapılan Uludere operasyonunda PKK’lı militanlar sanılarak bombalanan, ancak mazot ve sigara taşıdıkları ortaya çıkan sivillerin ölümünde de istihbaratın, ABD insansız hava araçlarından (İHA) geldiğini yazmıştı. 34 kişinin öldüğü olayda, gece PKK’nın kullandığı yol üzerinden geçenleri tespit eden İHA, Türk güvenlik güçlerini alarma geçirmişti. Der Spiegel’in de dün yayınladığı belgelerde NSA’nın, Türk güvenlik güçlerine PKK konusunda yoğun istihbarat yardımı yaptığı belirtiliyor. Örneğin Ocak 2007’den çok gizli bir NSA belgesine göre Amerikan istihbarat kuruluşu Türkiye’ye PKK üyelerinin telefon görüşmelerinin coğrafi veri ve kayıtlarını sağlamış. Kuruluş Türkiye’de belli örgüt liderlerinin cep telefonlarının yerine dair verileri 6 saatte bir güncellemiş. Türkiye’de Ekim 2005’te gerçekleştirilen bir askeri operasyonda NSA, bu verileri saat başı sağlamış. Belgelere göre NSA, PKK’nın finans kaynaklarını nerelerde, nasıl kullandığı, sürgündeki bazı liderlerin ne durumda olduğu bilgisini de vermiş. Ancak, tüm bu işbirliğinin yanında NSA, Türkiye’yi en yoğun izlenen hedef ülkeler arasına almıştı. Türkiye’nin dinlenme boyutu Ulusal İstihbarat Öncelikleri Çerçevesi (NIPF) başlıklı, içinde ABD’nin uzun bir ihtilaflı geçmişi bulunan Küba ve Venezuela’nın da bulunduğu grubun yer aldığı dosyada bulunuyor.
VENEZUELA’YLA EŞİT SEVİYE
Hatta, dosyaya göre, Türkiye Venezuela’yla eşit derecede, Küba’dan ise daha fazla izleniyordu. Altı ayda bir ABD Başkanı dosyadaki gelişmelerden haberdar ediliyordu. Washington, NSA’ya Türkiye’deki siyasi liderlerinin niyetlerinin öğrenilmesi ve ayrı tutulan 18 başlıkta istihbarat toplaması için talimat vermiş. Hükümet liderlerinin izlenmesi, sıralamada ikinci derecede; ordu, dış politika amaçları, enerji güvenliği ise üçüncü derecede öncelikli izleme sırasında. PKK faaliyetleri de öncelik sıralamasında alt sıralara konulmuş. 2006’da başlanan NSA casusluk programında Türk liderlerin izlenmesi, bilgisayarlarına girilmesine kadar varıyor. NSA içinde “Türkiye’ye Yüklenme Projesi” denilerek anılan plandaki hedeflere varılması ise, ajanların altı ayını alıyor. Plan kapsamında ilk kez sızılan bilgisayar “Türkiye liderliğine karşı bir bilgisayar ağını kırma yönündeki ilk başarılarını kazandılar!” notuyla rapor ediliyor.
‘PUDRA’ VE ‘KARA ŞAHİN’
Türkiye’nin ABD’deki diplomatları ise, “Pudra” ismi verilen bir başka programla izleme ağına alınıyor. 2010’da hazırlanan bir gizli belgede, Washington’daki Türk Büyükelçiliği diplomatlarının bilgisayarlarına casus yazılımlar yüklendiği, büyükelçilik telefon hatlarına sızıldığı ve bilgisayarlardan istenilen içeriğin alınabildiği belirtiliyor. Ayrıca, Türkiye’nin New York’taki Birleşmiş Milletler temsilcilğindeki bilgisayarlar da “Kara Şahin” adı verilen programla, casus yazılım operasyonundan payını alıyor. NSA, Türkiye’de topladığı çoğu istihbaratı da ‘Beş Göz’ diye adlandırılan bir anlaşma çerçevesinde İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda istihbaratlarıyla paylaşıyordu. Bu grupta yer alan istihbarat kurumlarından İngiliz teşkilatı GHCQ ise daha çok enerjiye yoğunlaştı. 2008’e ait bir GHCQ gizli belgesi, Türkiye Enerji Bakanlığı (MENR), Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Çalık Enerji şirketi faaliyetlerinin daha yakından izlenmesinin hedef alındığını gösteriyordu. İzlenmesi için tek tek ismi verilen 13 şahıstan biri ise dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler’di.