Güncelleme Tarihi:
Örgüt tarihinde ilk kez, ABD’de yaşanan bu türden bir protestoyu izleyip insan hakkı ihlallerini tespit etmek için 13 kişilik bir gözlemci heyeti yolladı.
ABD, ülkenin orta kesiminde yer alan Missouri Eyaleti’nin St. Louis kentindeki Ferguson kasabasında 10 gündür devam eden ayaklanmanın sarsıntısını yaşıyor. 18 yaşındaki siyah genç Michael Brown’un silahsız olduğu halde beyaz bir polis tarafından silahla vurularak öldürülmesinin ardından başlayan olaylar sonrası, eyalet valisi kasabaya düzeni sağlamaları için askeri kuvvetleri davet ederken, Uluslararası Af Örgütü ise tarihinde ilk kez ABD’de yaşanan bu türden bir gösteriye gözlemci ve destek heyeti yolladı. Güvenlik güçlerinin olaylara müdahale sırasında insan hakları ihlallerine neden olmasından şüphelenen örgüt, Ferguson Olayları’nı Türkiye’deki Gezi protetostları gibi ele aldıklarını duyurdu. Buna göre örgüt daha önce de ABD’de görev almıştı, bu defa ilk kez toplum üyelerine doğrudan destek ve polis ihlallerini takip etmek için gözlemciler de yer alıyor.
13 GÖZLEMCİ GİTTİ
Örgüt, güvenlik güçlerinin olaylara müdahalesine ilişkin kaygılarını, ilk olarak ABD Direktörü Steven Hawkins’in Ferguson’daki güvenlik birimlerine yazdığı mektupla dile getirdi. Hawkins, Brown’un ölümü ve polisin protestolara yaklaşımdan derin endişe duyduklarını belirtti. Örgüt, daha sonra ABD’de hiç başvurmadığı bir yöntemle, Ferguson’a gösterileri takip etmeleri için 13 kişilik bir gözlemci heyeti yolladı. Heyette bulunanlardan, daha önce Filistin’de görev almış Jasmine Heiss, Washington Post’a yaptığı değerlendirmede, örgütün Ferguson olaylarına Türkiye’de 2013’de yaşanan Gezi protestoları gibi yaklaştığını söyledi. Gezi olaylarının aksine, gösteriler, siyah nüfusun yüzde 63 yoğunlukta olduğu 21 bin kişilik Ferguson’la sınırlı kalırken, Atlanta ve New York’ta ufak çaplı protesto yürüyüşleri olmasına karşın henüz ülkenin geneline yayılmış değil. Ancak olayların daha önce ABD’de benzerine az rastlanır biçimde uzun sürmesi, televizyonların gün boyu naklen yayın yapmasına neden olacak kadar ulusal düzeye taşınmış durumda. Aynı şekilde Gezi olaylarının aksine ABD’de merkezi hükümet de protesto gösterilerine müdahalede öne çıkmıyor.
OBAMA GERİ PLANDA
Başkan Obama, olaylarda taraf olmak yerine hem Vali’nin durumu ele alış şekline hem de şiddet içeren gösterilerle arasına mesafe koyuyor. Obama, “Ülkenin her yerindeki birçok toplulukta yerel halk ve güvenlik güçleri arasında bir güven boşluğu var. Birçok toplulukta, birçok siyah genç geride bırakılıyor ve sadece bir korku unsuru olarak görülüyor. Bu konuda sıradışı bir ilerleme kaydettik ama yeterince ilerleyemedik” dedi.
OLAY HALEN MUAMMA
Michael Brown’un 9 Ağustos’ta öldürülmesinin ardından başlayan gösterilerin bu denli uzamasının en önemli sebebi, olayın halen bir muamma olması. Güvenlik güçleri, Brown’un öldürülmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, Brown’ın olay günü kasabada yaşanan bir soygunun şüphelisi olduğunu açıkladı. Görgü tanıkları ise polis memurunun silahsız olan Brown’ı sırf yolun ortasında yürüyüp, “Kenardan yürü” çağrısına uymadığı için vurduğunu savundu.
KAPSÜLDEN ÖLEN YOK
Gezi’nin aksine, Ferguson’da biber gazı kapsülü isabet etmesiyle ölen hiçbir gösterici yok. Polis bu konuda kurallara uygun davranıyor. Ayrıca Vali Jay Nixon, cumartesi kasabada ilan ettiği geceyarısından sabah 05.00’e kadar geçerli olan sokağa çıkma yasağı kararından da geri adım attı. Ancak Gezi’deki gibi sosyal medya üzerinden örgütlenen ve “Eller Yukarı, Vurma” sloganıyla yürüyen protestocular, Vali’nin olaylara yaklaşımını sert biçimde eleştiriyor.