Güncelleme Tarihi:
Japonya'daki Fukuşima nükleer santralindeki patlamalar ve sonrasında başlayan tartışma dünya basınında da geniş yer bulurken, birçok ülke de nükleer enerji stratejilerini gözden geçirmeye başladı.
İngiliz Guardian gazetesi, Japonya'daki felaketin ardından ABD, Hindistan, Çin, Endonezya ve Türkiye'deki çevreci grupların yeni santrallerden vazgeçilmesi ya da güvenlik standartlarının büyük oranda yükseltilmesi çağrısında bulunduklarını bildirdi.
Merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na göre, dünya genelinde, faal durumdaki 442 ticari nükleer santralin yüzde 20'si önemli derecede sismik faaliyetin olduğu bölgelerde inşa edilmiş durumda.
Artan enerji ihtiyacını karşılamak için 20 yıl içinde 350 yeni santral inşa edilmesinin planlandığını belirten Guardian, bu durumun bir doğal felaket sonucu nükleer facia riskini artırdığını bildirdi.
BBC Türkçe'nin haberine göre, gazeteye konuşan Greenpeace Hindistan üyesi Karuna Raina, "Japonya'dakilerin depreme dayanıklı ve felaketlere en hazırlıklı santraller olduğu söyleniyordu. Ama bakın ne oldu" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin de Akkuyu'da üç nükleer santral inşa etmeyi planladığı hatırlatılan haberde, "Santralin yapılacağı bölge Ecemiş Fay Hattı'nın birkaç kilometre yakınında ve geçmişte büyük depremlerin olduğu bölgede" denildi.
Guardian yazarı Julian Glover ise nükleer enerjinin kaderinin Japonya'da belirleneceğini belirterek, santralde durumun kontrol altına alınamaması halinde nükleer enerjiye güveninin tamamen kaybedileceğini yazdı.
İngiliz Financial Times gazetesi de başyazısında 1979'da Pensilvanya'da, 7 yıl sonra da Çernobil'de meydana gelen kazaların nükleer enerjiye desteği önemli oranda azalttığını hatırlatarak, şu ifadelere yer verdi: "Güvenlik kaygıları, nükleer enerjinin en azından Batı'da canlanışını durdurabilir. ABD ve Avrupa'da yeni santral inşasına desteğin artmasına rağmen hala kırılgan bir durum söz konusu. Bir ciddi olay bile, bu desteği yok edebilir. Çernobil'den sonra Uluslararası Atom Enerjisi sıkı güvenlik kuralları getirdi. Ancak aradan 20 yıl geçmesine rağmen, bu kurallar hala istenirse uygulanıyor."
Times'ın başyazısında, nükleer saldırıya uğrayan tek ülke olan Japonya'daki kazanın ardından nükleer santrallerin güvenliğinin mercek altına alınması gerektiği belirtilerek, "Nükleer enerjiyle ilgili anlaşılabilir hassasiyetlerine ve teknolojide dünya lideri olmalarına rağmen Japonlar bile felaketten etkilenmeyecek reaktörler yapamıyorsa kim yapabilir ki?" denildi.
ALMANYA DA AYAKTA
Japonya’daki deprem ve ardından meydana gelen tsunaminin ardından nükleer felaket tehlikesinin baş göstermesi, nükleer enerjinin yıllardır tartışıldığı Almanya’da bu konunun tekrar gündeme gelmesine neden oldu.
Almanya’da yaklaşık 50 bin kişi, Neckarwestheim nükleer elektrik santraliyle Stuttgart arasında 45 kilometrelik insan zinciri oluşturdu. Göstericiler, Angela Merkel hükümetinden, 17 nükleer santralin 12 yıl daha açık kalmasına karar verdiği nükleer enerji politikasını terk ederek mevcut santrallerin kapatılmasını istedi.
Tartışmalar üzerine Almanya’da hükümet de harekete geçti. Çevre, dışişleri ve içişleri bakanlarıyla kriz toplantısı yapan Başbakan Merkel, nükleer santrallerdeki güvenlik standartlarının gözden geçirileceğini açıkladı.
Merkel, "Japonya gibi yüksek güvenlik standartlarının geçerli olduğu bir ülkede bile deprem ve su baskınının nükleer etkileri önlenemiyorsa, Avrupa ve yüksek standartlara sahip Almanya gibi bir ülke de tepkisiz kalamaz” dedi.
Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Jürgen Trittin de dünyadaki hiçbir nükleer santralin nükleer erimeye karşı tam korunaklı olmadığını vurguladı.
Sol Parti de, Japonya’daki facia karşısında dünya çapında duyulan dehşet, acı ve dayanışma duygularının tek başına yeterli olmadığını, nükleer enerji şirketleri ve hükümetlerin derhal harekete geçmeleri gerektiğini kaydetti.
FRANSA'DA ELEŞTİRİLER YÜKSELİYOR
Nükleer enerji santrali üretiminde dünyada ikinci sırada yer alan Fransa'da ise "Ekoloji ve Yeşil Hareketi", gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için yürütülecek kampanyada, bu konuyu ön plana çıkartacağı sözünü verdi.
Yeşil Parti'nin önemli isimlerinden Daniel Cohn-Bendit, nükleer enerji santrallerinin inşası konusunda ülkede referandum düzenlenmesini istedi.
Başbakan Francois Fillon ise eleştirilere karşı yaptığı açıklamada, ülkedeki nükleer enerji santrallerin güvenli olduğunu ve bu alandaki yatırımların durdurulmayacağını söyledi.