Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN ERDOĞAN KIRGIZİSTAN'DA/Foto Galeri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Tarihten ve birbirimizden aldığımız ilhamla, aydınlık bir geleceği inşa etme güç ve iradesine sahibiz. Geçmişte yaptık, inanın, yine yapar, güçlü bir Avrasya'yı yine inşa edebiliriz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Kırgızistan Meclis Başkanı Ahmetbek Keldibekov ile görüştü. Erdoğan, görüşmenin ardından Kırgızistan Parlamentosu Cogorku Keneş'te Kırgız milletvekillerine hitap etti.
Konuşmasına, “Kırgızistan Parlamentosu'nu, siz değerli milletvekillerini, sizlerin şahsında tüm Kırgız halkını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum” diye başlayan Erdoğan, Kırgızistan'a yaptığı resmi ziyaret dolayısıyla Cogorku Keneş'e hitap etmekten büyük gurur duyduğunu söyledi. Türkiye ve Kırgızistan'ı aynı milletin farklı devletleri olarak kabul ettiklerini; iki ülkenin vatandaşlarını aynı atanın çocukları, yani kardeş olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, “Şunu bilmenizi isterim; Aramızdaki mesafeye rağmen, bütün bu coğrafya ile, bu bölgedeki kardeşlerimizle, elbette Kırgız halkıyla yüreğimiz beraber atıyor. Bir atanın evlatları, yani kardeşler, sevinci de hüznü de paylaşır, bunu kalplerinde hissederler” dedi.
Erdoğan, konuşmasında ünlü Kırgız yazar Tölögön Kasımbek'in “Ruhun bir, dilin bir/ dinin bir, adetin bir/ alışverişin, yazarın/ atanın yattığı mezarın/ içmeye alıştığın suyun bir/ aşın, düğünün, toyun bir/ Bir atanın çocukları... İşte bizler de, tıpkı bu büyük yazar gibi sesleniyor; toyunuz, toyumuzdur... Kederiniz, kederimizdir diyoruz...” dizelerine de yer verdi.
“ATALARIMIZIN HEYBELERİYLE DÜNYAYA IŞIK TUTMUŞTUR”
Başbakan Erdoğan, dünyanın çok hızlı değiştiğine, küreselleşmenin dünyayı küçük bir köye dönüştürdüğüne işaret ederek, “Değişime ayak uyduran, gelişmeleri yakından takip eden devletler, küreselleşmenin fırsatlarını en iyi şekilde kullanırken; statükoya teslim olan, değişime direnen devletler ise, çok ciddi risklerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Şunu büyük bir gururla ifade etmek istiyorum; atalarımız bu coğrafyada tarih boyunca birçok parlak medeniyet ve zengin devletler inşa ettiler. Bişkek ile İstanbul, Çin ile Adriyatik arasında, tarihi İpek Yolu'nda, sadece mallar taşınmamış, bilim ve hikmet, atalarımızın heybeleriyle dünyaya ışık tutmuştur” diye konuştu.
Kırgızistan'da yazılan Manas Destanının, dalga dalga büyüyerek, Batı'da Selçuklu'nun, Osmanlı'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilham kaynağı olduğunu vurgulayan Erdoğan, batıda, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin barış, istiklal ve medeniyet mücadelesinin doğuya ilham verdiğini ve doğuda büyük bir gururla karşılandığını belirtti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizler, ortak tarihimizle, atalarımızla, atalarımızın dünya kültürüne, bilimine, sanatına yaptıkları katkılarla elbette gurur duyuyoruz. Ama tek başına gurur duymanın yeterli olmadığını da biliyoruz. Tarihten ve birbirimizden aldığımız ilhamla, aydınlık bir geleceği inşa etme güç ve iradesine sahibiz. Geçmişte yaptık, inanın, yine yapar, güçlü bir Avrasya'yı yine inşa edebiliriz. 2010 yılında gerçekleşen halk hareketi, Kırgızistan'da yeni bir dönemi başlatmıştır.
Bütün geçiş dönemleri sancılıdır... Oş ve Calalabad'da yaşanan sancılar, en az sizler kadar, Türk halkını da derinden etkilemiş ve üzmüştür. Bizler, Batıdaki kardeşleriniz olarak, benzeri acı olayların tekrar yaşanmamasını, samimi, kalıcı bir diyalog ortamının tesis edilmesini yürekten arzuluyoruz. 2010 yılında anayasa referandumu ve parlamento seçimlerinin başarıyla yapılmış olması, Kırgız halkını olduğu kadar bizleri de mutlu etti, bizleri de umutlandırdı. Seçimlerin sağlıklı ve huzurlu bir ortamda gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, Türk halkı adına tebriklerimi sunarım. Seçimlerden sonra kurulan koalisyon hükümetini de ayrıca kutlamak istiyorum. Birliğiniz daim olsun diyorum. Kırgızistan parlamentosunun, Kırgızistan'ın huzur, istikrar ve kalkınması için gerekli desteği sağlayacağına eminim. Zira, bu parlamento, sadece Kırgız halkı için değil, tüm bölge için önem taşıyor ve dikkatleri üzerinde topluyor.”
Kırgızistan'ın, Orta Asya'da henüz denenmemiş bir siyasi düzene geçtiğini ifade eden Erdoğan, ülkenin tercih ettiği parlamenter sistemin dünyadaki en ileri ülkeler tarafından tercih edilmiş ve başarısını ispatlamış bir sistem olduğunu anlattı. Erdoğan, bu sistemin başarısından kuşku duymanın yersiz olduğunu söyledi ve bugünün dünyasında, seçimle işbaşına gelmiş hükümet ve parlamentoların, vatandaşların huzur ve güvenliği, aynı zamanda ekonomik kalkınma noktasında en isabetli kararları alabildiğini ve güçlü şekilde uygulayabildiğini ifade etti.
“DEMOKRATİKLEŞME TECRÜBEMİZİ, KARDEŞ KIRGIZ DEVLETİYLE HER FIRSATTA
PAYLAŞACAĞIZ”
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in hocası Şeyh Edebali'nin, devlet ve insan arasındaki ilişkiyi çok net olarak ortaya koyduğunu ve “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” dediğine dikkati çeken Erdoğan, devletin insan için olduğunu ve insanın devletten önce geldiğini söyledi. Erdoğan, insanın huzur ve refahı ne kadar yücelirse, devletin de o kadar büyüyeceğine, o kadar yüceleceğine dikkati çekti. Erdoğan, Osmanlı Devleti'nin, çok geniş bir coğrafyada, altı yüzyıl boyunca bu çok önemli ilkeyle ayakta kaldığını ve bu önemli ilkenin bir gereği olarak insanı yücelttiğini, insanlığa adaletle hükmettiğini belirtti. Devletin her şeyden önce, kendi insanına güvenmesi, özgürlükleri genişletmesi, en temel ve modern insan haklarını kendi vatandaşından asla esirgememesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
“Türkiye olarak, demokratikleşme tecrübemizi, kardeş Kırgız devletiyle her fırsatta paylaşacağımızı, Kırgızistan'a her aşamada samimi destek vermeye devam edeceğimizi bilmenizi isterim. Türkiye, çok partili sisteme 1946 yılında, yani 65 yıl önce geçti. 65 yıl boyunca sorunlar yaşadığımız, kesintiler yaşadığımız, zorlu süreçlerden geçtiğimiz dönemler oldu. Ancak, özellikle son 8 yılda gerçekleştirdiğimiz cesur reformların da sayesinde, bugün ileri demokratik standartlara daha fazla yaklaşmış bir Türkiye'yi inşa ettik.
Bugün geldiğimiz noktada, vatandaşından korkan, vatandaşına güvensizlik besleyen, hak ve özgürlükleri erteleyen, yasakları savunan bir sistemin hiç bir alanda başarı sağlayamayacağını daha net olarak görüyoruz. Dikkatinizi çekiyorum, Türkiye'nin demokratikleşme alanında attığı adımlar, yaptığı reformlar, ekonomik kalkınmayı doğrudan etkilemiş; Türkiye son 8 yılda milli gelirini 3 kat artırmayı başarmıştır.
Avrupa Birliği'ne üyelik süreci ve demokratikleşme adımları, Türkiye'yi küresel ölçekte bir cazibe merkezine dönüştürmüş, Türkiye ekonomisi dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna yükselmiştir. Aynı şekilde, Türkiye, güçlü demokrasisi ve güçlü ekonomisiyle, bölgenin de güçlü ve itibarlı bir ülkesi haline gelmiştir. Kırgızistan, her anlamda büyük potansiyeli olan bir ülke. Kırgızistan, dinamik, çalışkan nüfusa sahip bir ülke. Parlamentonun özverili çabalarıyla, demokrasiyi yücelterek, ülkeyi hızlı bir şekilde dönüştürerek, Kırgızistan'ın dünyanın güçlü bir ülkesi, güçlü bir ekonomisi olacağına inancımız tamdır.”
“ELİMİZDEKİ TÜM İMKANLARI SİZLERLE PAYLAŞMAYI BİR KARDEŞLİK GÖREVİ
ADDEDİYORUZ”
Erdoğan, Türkiye'nin Kırgızistan'a yaklaşımının kardeşlik hislerinden ibaret olduğunu, bunun dışında başka herhangi bir ülkü veya hedeflerinin olmadığını, olmasının da mümkün olmadığını söyledi. Türkiye'nin amacının Kırgızistan ve diğer Türk Cumhuriyetleri ile birlikte ortak değerleri oluşturan dil, köken, kültür, din, kimlik birliğinden güç alarak, halkları ve bölgenin refahını ve barışını artırmak olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin, geçiş sürecindeki Kırgızistan'a yönelik dayanışmasını daha etkin ve kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmek için bir eylem planı çerçevesinde hareket ettiğine işaret etti. Parlamenter sistemin kurulması ile birlikte, Kırgızistan'ın yeni bir kalkınma modeli benimseyeceğini dile getiren Erdoğan, Kırgızistan'ın bu çabalarını desteklemek amacıyla uluslararası toplum nezdinde gerekli girişimleri sürdürmeye devam edeceklerini anlattı. Erdoğan, “Elimizdeki tüm imkanları sizlerle paylaşmayı bir kardeşlik görevi addediyoruz” dedi.
Erdoğan, ziyareti sırasında kendisine geniş bir iş adamları heyetinin eşlik ettiğini hatırlatarak, iş adamlarının temaslarının önemli sonuçlar doğuracağına inandığını ifade etti. Erdoğan, “İş adamlarımız önceki dönem karşılaştıkları güçlüklerin tekrarlanmayacağına ikna olduklarında önemli girişimlere imza atacak, Kırgızistan'ın kalkınmasına daha fazla katkı sağlayacaklardır” diye konuştu.
Kırgızistan bağımsızlığını ilan ettiğinde en az onlar kadar sevindiklerini ve umutlandıklarını belirten Erdoğan, parlamenter sistemin tesis edilmesinden de büyük sevinç ve heyecan duyduklarını söyledi.
Erdoğan, konuşmasının sonunda Kırgız Milli Marşı'nın bir bölümünü önce Kırgızca sonra da Türkçe okudu ve “Algalay ber, Kırgız el, Azattıktın colunda, Örkündöy ber, Ösö ber, Öz tagdırın kolunda. Haydi Kırgız Halkı, Haydi Hürriyete, Ayağa kalk ve doğrul, Kaderini çizmeye” dedi.
Erdoğan, konuşmasının ardından ayakta alkışlandı.
ERDOĞAN MISIR'DAKİ GELİŞMELERİ YORUMLADI
Başbakan Erdoğan ve Kırgızistan Başbakanı Almazbek Atambayev, başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Mısır'da bazı gelişmeler yaşanıyor. Dün cumhurbaşkanı Mübarek bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını söyledi. Yine Ürdün'de de bazı gelişmeler yaşanıyor. Hüsnü Mübarek'in açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin bundan sonra bölgedeki rolünü nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bu gece geç saatlere kadar ben de izledim. Bu açıklamanın arkasından yüz binlerce insanın toplandığı o meydanda bu açıklama yeterli bir açıklama olarak görülmedi. Artık Mübarek'ten çok daha farklı bir adım atması bekleniyor. Halkın beklentisi bu. Oradaki bir demokrasi uygulamasının çok kısa bir sürede başlaması için de şu andaki mevcut yönetim güven vermiyor. Bu sürece girilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bunun da yol haritasının, takviminin açıklanması gerekir diye düşünüyorum. Eğer bu takvim açıklanırsa o kitleler tatmin olacaktır. Eğer bu takvim açıklanmazsa kitlelerin bir defa bundan tatmin olacağının mümkün olmadığı düşüncesindeyim. Kaldı ki bu süreci geçici bir yönetimle atlatmak bana göre çok çok önemli diye düşünüyorum. Çünkü burada da güven önemli. Bu güveni sağlayacak bir yönetim noktasında atılması gereken adımlar var. Mısır'da da bugün siyasi partiler var. Bu siyasi partilerin kanaatleri çok çok önemli. Biz tabi Mısır'ın içişleri noktasında herhangi bir fikir beyan etme durumunda değiliz. Böyle bir yetkimiz falan söz konusu değil. Sadece bizim dışarıdan bir bakışımızdır bu. Bunun nihai kararını, en önemli kararını Mısır'ın kendi içindeki siyasi partiler verecektir. Oradaki kanaat önderlerinin ortaya koyduğu düşünceler bana göre çok çok önemlidir.”
Başbakan Erdoğan, Mısır'da dökülmekte olan kanın, ölümlerin durmasını temenni ettiklerini dile getirerek, “Çünkü 100'ü aşkın şu anda Mısır'da insan ölmüş durumda. Bunun bu şekilde devamı iyi olmaz diye inanıyorum. Fakat ordunun yapmış olduğu açıklamalar manidardır, anlamlıdır. Ben bunu Mısır'ın geleceği için önemsiyorum. Polisin şu andaki duruşunu doğrusu önemsiyorum. Temenni ederim ki, bütün oradaki Mısırlı kardeşlerimizin, Mısır halkının özellikle tarih kokan, medeniyet kokan bu ülkede herhangi bir bu tür yapıya, yapılara, insana zarar vermeden bu süreci en az zararla atlatmak suretiyle ileri bir demokrasiyi Mısır halkı yakalasın diye düşünüyorum ve bu sürecin bir an önce tabi ki bitmesini ve aydınlığa çıkılmasını da bizler özellikle temenni ediyoruz.”