ekizilkaya@gmail.comSedat Ergin, Balyoz İddianamesi’ni incelediği köşeyazısı dizisiyle ay başından beri çok yararlı bir iş yapıyor.Konuya tarafsız bir gözle bakan Ergin, son yazısında ( http://tinyurl.com/32dfrdh ) da iddianamedeki TÜBİTAK ve askeri savcılık raporlarını karşılaştırmış.Ergin’in de belirttiği gibi, yazılım teknolojileri konusunda bilgisi sınırlı bir vatandaşın bu raporları okuduğunda kafasının karışacağı muhakkak.Fakat bu konularda ortalamanın biraz üstünde bilgiye sahip biri, raporlar arasında bir çelişki olmadığını bence kolaylıkla anlayabilir. Şunları da görebilir:Aslında ne TÜBİTAK’ın, ne de askeri savcılığın, Balyoz planına ilişkin delilleri içeren CD ve DVD ile ilgili bulgularında maddi hata var. Hatalı olan taraf, söz konusu kurumlardan bu raporları isterken doğru soruları sormayan başsavcılık gibi görünüyor.TÜBİTAK ise belki de daha fenasını yapıp, raporlarında yanlış değil ama eksik bilgi veriyor.Başsavcılık, TÜBİTAK raporunun eksik olduğunu belirten ilk askeri savcılık raporu önüne geldiğinde yeniden TÜBİTAK’a dönerken şu basit soruyu sorsaydı, sanırım bu yasal kısırdöngü oluşmazdı:“Bilgisayar ortamında oluşturulan bir belgenin yaratılma tarihini ve benzer özniteliklerini iz bırakmayacak şekilde, kendi isteğiniz doğrultusunda sonradan değiştirmek mümkün müdür?”Dediğim gibi, ortalamanın biraz üstünde bir bilgisayar bilgisine sahip biri, askeri savcılığın da işaret ettiği gibi bunun pekala mümkün olduğunu söyleyecektir. TÜBİTAK heyetinin bu gerçeği bildiği halde yargıyı yanıltmaya çalıştığı düşünülemez.O halde, bir o kadar ürkütücü olan bir başka gerçek açığa çıkıyor:Ülkenin en önemli bilimsel kurumu sayılan TÜBİTAK’ın uzmanları, basit bir internet taramasıyla bile bulunabilecek bir teknolojik bilgiden habersiz.Hadi ben onlara yardımcı olayım: 1) http://www.attributemagic.com/ adresine girin. 2) 20-30 dolar karşılığında satışa sunulan “Attribute Magic” adlı yazılımın herhangi bir sürümünü indirip bilgisayarınıza kurun. Merak etmeyin, deneme sürümü bedava!3) Bu yazılım sayesinde bilgisayarınızdaki istediğiniz belgenin özniteliklerini kolayca ve kimsenin anlayamayacağı bir biçimde değiştirebileceğinizi göreceksiniz.4) Aynı işi –hatta daha fazlasını- yapan, kimisi ücretsiz, kimisi paralı onlarca yazılım var. Mesela “Directory Report” veya “Attribute Changer” gibi ek kurulum gerektiren yazılımlar veya “AC.exe” gibi işletim sisteminin çekirdeğine gömülü olarak çalıştırılabilen küçük eklentiler...* * * Gelin, ben size daha da trajikomik bir şey anlatayım.Bugünlerde gerek Hürriyet’teki iş hesabıma, gerekse Gmail sunucularındaki şahsi e-posta hesabıma tuhaf mesajlar geliyor.Bilmediğim adreslerden gelen, “çöp” gibi görünen e-postaları virüs olabileceği şüphesiyle genelde hiç açmadan silerim.Özellikle de YAŞ günlerinde yoğunlaşan söz konusu mesajları silmeyip okuma nedenim ise, bunların Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi e-posta hesabı olan genelkurmay@tsk.mil.tr adresinden gelmiş görünmesiydi.Ama mesajların aslında oradan gelmediği hem “ilginç” içeriklerinden, hem de Türkçe hatalarıyla dolu şekli unsurlarından açıkça belliydi.Yine de hepsini baştan sona okudum.Mesela “PKK neden güçlü” başlıklı mesajda, Taraf Gazetesi’nin Heron haberi hatırlatıldıktan sonra “TSK ile PKK’yı Ergenekon’un yönettiği” öne sürülüyor, ardından iddianamelerde adı geçen bazı generaller küfürle yâdedilerek (!) şu ifade kullanılıyor:“Bunlara bir dur demek istiyorsak önce Erdoğan bunlara mertçe dur desin, biz de anayasa oylamasında bu .......(küfür).............’lerin iplerini çekmek için evet diyeceğiz.”Adalet Bakanlığı çalışanlarından turizm şirketi yöneticilerine dek sayısız kişiye gönderilen bu sistematik propaganda ve dezenformasyon mesajları, nasıl olur da Genelkurmay’a ait resmi bir e-posta adresinden gelirdi?Cevabı kısa bir araştırma sonucu öğrendim.Genelkurmay’ın www.tsk.mil.tr adresli internet adresi geçen yıl değiştirilip, www.tsk.tr olmuş. www.tsk.mil.tr adresi hâlâ Genelkurmay’a ait görünse de, artık kullanılmıyor.Ama mesele bu adres değil.Mesele, bir e-postanın istediğiniz adresten atılmış gibi görünmesini sağlamanın mümkün olması.Bunu yapmak, bilgisayar dosyalarının öznitelik bilgilerini değiştirmeyi sağlayan yöntem kadar basit değil. Fakat “Nslookup” adlı yazılım kullanılırsa zor da sayılmaz.Korkarım ki bu konuda da TÜBİTAK uzmanlarının bilgileri, “acemi bilgisayar korsanı” düzeyinde bile değildir.O yüzden onları bu yöntemle ilgili Türkçe bir “korsan” kaynağa yönlendireyim: http://tinyurl.com/2u28wtj Bunları anlatıyorum; çünkü Allah korusun, bir sonraki darbe iddianamesine yukarıdaki türden psikolojik savaş e-postaları da “delil” diye girebilir.Allah korusun, diyorum...Zira ne bunların delil olarak kabul edilemeyeceği gerçeğini mahkemeye söyleyebilecek bilimadamımız var, ne de haftalardır süren e-posta trajikomedyasının farkına varıp bir açıklama yapacak istihbarat subaylarımız...Karşılarındaki psikolojik savaşçılar ise, görüldüğü gibi, her tür yeni teknolojiye son derece hâkim.O yüzden şu mübarek Ramazan günlerinde bu ülkede sanki hukuk da, ulusal güvenlik de Allah’a emanet gibi...Referanduma kadar böyle idare edin. Sonra “herşey çok güzel olacak” diyorlar.","author": {"@type": "Thing", "name": "hurriyet.com.tr"},"publisher": {"@type": "Organization","name":"hurriyet.com.tr","logo": {"@type": "ImageObject","url": "https://image.hurimg.com/i/hurriyet/100/0x0/590c24950f25442978242248.jpg","width": 230,"height": 60}}}
Güncelleme Tarihi:
ekizilkaya@gmail.com
Sedat Ergin, Balyoz İddianamesi’ni incelediği köşeyazısı dizisiyle ay başından beri çok yararlı bir iş yapıyor.
Konuya tarafsız bir gözle bakan Ergin, son yazısında ( http://tinyurl.com/32dfrdh ) da iddianamedeki TÜBİTAK ve askeri savcılık raporlarını karşılaştırmış.
Ergin’in de belirttiği gibi, yazılım teknolojileri konusunda bilgisi sınırlı bir vatandaşın bu raporları okuduğunda kafasının karışacağı muhakkak.
Fakat bu konularda ortalamanın biraz üstünde bilgiye sahip biri, raporlar arasında bir çelişki olmadığını bence kolaylıkla anlayabilir. Şunları da görebilir:
Aslında ne TÜBİTAK’ın, ne de askeri savcılığın, Balyoz planına ilişkin delilleri içeren CD ve DVD ile ilgili bulgularında maddi hata var.
Hatalı olan taraf, söz konusu kurumlardan bu raporları isterken doğru soruları sormayan başsavcılık gibi görünüyor.
TÜBİTAK ise belki de daha fenasını yapıp, raporlarında yanlış değil ama eksik bilgi veriyor.
Başsavcılık, TÜBİTAK raporunun eksik olduğunu belirten ilk askeri savcılık raporu önüne geldiğinde yeniden TÜBİTAK’a dönerken şu basit soruyu sorsaydı, sanırım bu yasal kısırdöngü oluşmazdı:
“Bilgisayar ortamında oluşturulan bir belgenin yaratılma tarihini ve benzer özniteliklerini iz bırakmayacak şekilde, kendi isteğiniz doğrultusunda sonradan değiştirmek mümkün müdür?”
Dediğim gibi, ortalamanın biraz üstünde bir bilgisayar bilgisine sahip biri, askeri savcılığın da işaret ettiği gibi bunun pekala mümkün olduğunu söyleyecektir.
TÜBİTAK heyetinin bu gerçeği bildiği halde yargıyı yanıltmaya çalıştığı düşünülemez.
O halde, bir o kadar ürkütücü olan bir başka gerçek açığa çıkıyor:
Ülkenin en önemli bilimsel kurumu sayılan TÜBİTAK’ın uzmanları, basit bir internet taramasıyla bile bulunabilecek bir teknolojik bilgiden habersiz.
Hadi ben onlara yardımcı olayım:
1) �http://www.attributemagic.com/ adresine girin.
2) �20-30 dolar karşılığında satışa sunulan “Attribute Magic” adlı yazılımın herhangi bir sürümünü indirip bilgisayarınıza kurun. Merak etmeyin, deneme sürümü bedava!
3) �Bu yazılım sayesinde bilgisayarınızdaki istediğiniz belgenin özniteliklerini kolayca ve kimsenin anlayamayacağı bir biçimde değiştirebileceğinizi göreceksiniz.
4) �Aynı işi –hatta daha fazlasını- yapan, kimisi ücretsiz, kimisi paralı onlarca yazılım var. Mesela “Directory Report” veya “Attribute Changer” gibi ek kurulum gerektiren yazılımlar veya “AC.exe” gibi işletim sisteminin çekirdeğine gömülü olarak çalıştırılabilen küçük eklentiler...
* * *
Bugünlerde gerek Hürriyet’teki iş hesabıma, gerekse Gmail sunucularındaki şahsi e-posta hesabıma tuhaf mesajlar geliyor.
Bilmediğim adreslerden gelen, “çöp” gibi görünen e-postaları virüs olabileceği şüphesiyle genelde hiç açmadan silerim.
Özellikle de YAŞ günlerinde yoğunlaşan söz konusu mesajları silmeyip okuma nedenim ise, bunların Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi e-posta hesabı olan genelkurmay@tsk.mil.tr adresinden gelmiş görünmesiydi.
Ama mesajların aslında oradan gelmediği hem “ilginç” içeriklerinden, hem de Türkçe hatalarıyla dolu şekli unsurlarından açıkça belliydi.
Yine de hepsini baştan sona okudum.
Mesela “PKK neden güçlü” başlıklı mesajda, Taraf Gazetesi’nin Heron haberi hatırlatıldıktan sonra “TSK ile PKK’yı Ergenekon’un yönettiği” öne sürülüyor, ardından iddianamelerde adı geçen bazı generaller küfürle yâdedilerek (!) şu ifade kullanılıyor:
“Bunlara bir dur demek istiyorsak önce Erdoğan bunlara mertçe dur desin, biz de anayasa oylamasında bu .......(küfür).............’lerin iplerini çekmek için evet diyeceğiz.”
Adalet Bakanlığı çalışanlarından turizm şirketi yöneticilerine dek sayısız kişiye gönderilen bu sistematik propaganda ve dezenformasyon mesajları, nasıl olur da Genelkurmay’a ait resmi bir e-posta adresinden gelirdi?
Cevabı kısa bir araştırma sonucu öğrendim.
Genelkurmay’ın www.tsk.mil.tr adresli internet adresi geçen yıl değiştirilip,�www.tsk.tr olmuş. www.tsk.mil.tr adresi hâlâ Genelkurmay’a ait görünse de, artık kullanılmıyor.
Ama mesele bu adres değil.
Mesele, bir e-postanın istediğiniz adresten atılmış gibi görünmesini sağlamanın mümkün olması.
Bunu yapmak, bilgisayar dosyalarının öznitelik bilgilerini değiştirmeyi sağlayan yöntem kadar basit değil. Fakat “Nslookup” adlı yazılım kullanılırsa zor da sayılmaz.
Korkarım ki bu konuda da TÜBİTAK uzmanlarının bilgileri, “acemi bilgisayar korsanı” düzeyinde bile değildir.
O yüzden onları bu yöntemle ilgili Türkçe bir “korsan” kaynağa yönlendireyim: http://tinyurl.com/2u28wtj
Bunları anlatıyorum; çünkü Allah korusun, bir sonraki darbe iddianamesine yukarıdaki türden psikolojik savaş e-postaları da “delil” diye girebilir.
Allah korusun, diyorum...
Zira ne bunların delil olarak kabul edilemeyeceği gerçeğini mahkemeye söyleyebilecek bilimadamımız var, ne de haftalardır süren e-posta trajikomedyasının farkına varıp bir açıklama yapacak istihbarat subaylarımız...
Karşılarındaki psikolojik savaşçılar ise, görüldüğü gibi, her tür yeni teknolojiye son derece hâkim.
O yüzden şu mübarek Ramazan günlerinde bu ülkede sanki hukuk da, ulusal güvenlik de Allah’a emanet gibi...
Referanduma kadar böyle idare edin.
Sonra “herşey çok güzel olacak” diyorlar.