Polisin paranoyası öldürdü

Güncelleme Tarihi:

Polisin paranoyası öldürdü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2010 21:05

Norveç’te 6 yıldır oğlu Kutluay Tulum’un yanında yaşayan ve pazar günü hastalanan Döndü Tulum (63) ilk yardım ekiplerinin çağrılmasına rağmen önce gelen polisin olayı yanlış anlaması sonucu öldü.

Haberin Devamı

NORVEÇ POLİSİNİN İŞKENCESİ ÖLDÜRDÜ / WEB TV

Edinilen bilgiye göre, pazar günü kızı Canan Uçarlı'nın evinde kalan Döndü Tulum, öğle saat 11.30 sıralarında aniden öksürük krizine tutulup kusma belirtileri başlayap yere yığılınca ilk yardım ekiplerine haber verildi. 

Canan Uçarlı'nın heyecanlı bir sesle yardım istemesinden şüphelenen ilkyardım merkezi görevlisi polisi haberdar edince polis ekibinin ambulanstan önce evin önüne geldiği kaydedildi. Ambulansın geciktiği gerekçesiyle dışarı çıkan Fedai Uçarlı polis aracı ile ambulansı görünce yanlarına gidip camları yumruklayarak "Annem içerde ölüyor, siz burada bekliyorunuz" deyince olay çıktığı kaydedildi.

Otomobilden inen polis ekibinin olay çıkardığı gerekçesiyle Fedai Uçarlı'yı yere yatırıp kelepçeledi. Evden dışardaki sesleri duyan Canan Uçarlı da dışarı çıkınca polis onu da yere yatırıp kelepçeledi. Olay büyüyüp komşular da işe karışıp polise daha da sert tepki gösterip yardım istedi. 7 polis otosu daha evin önüne geldi.

Haberin Devamı

Bu arada içeri giren ilk yardım ekibi Döndü Tulum’un öldüğünü tespit etti. Yapılan kalp masajı ve diğer ilk yardım çalışmalarınun fayda vermediği bildirildi. Kız kardeşinin haber vermesiyle yarım saat uzaklıkta oturduğu semtten gelen oğlu Kutluay Tulum "Telefon kayıtlarına göre 11:31 de ambulans çağrılmış. Polis 11:50"de geliyor ama ambulansın gelmediği polis kayıtlarından da anlaşılıyor" dedi.

İŞTE DAKİKA DAKİKA İNSANLIK AYIBI

Kutluay Tulum olay anını şöyle anlattı:

 

“Pazar günü saat 12 gibi polisin ve ambulans merkezinin insan haklarını hiçe sayan hatalar zinciri sonucunda annemi kaybettik. Annem daha önce 3 kez felç geçirmiş, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği gibi birçok kronik hastalıkla mücadele ediyordu. Annem son zamanlarında bakıma muhtaç olarak yaşamaya başlamıştı. Pazar günü yaklaşık saat 11:30 gibi aniden öksürük ve devamında kusma belirtileri ortaya çıkmış, takibinde de yere yığılıp kalmış. Buz di 113 ambulans servisini aradık. Ambulans kayıtlarına göre 11:31 de ilk kez ambulansı aramışız ve ambulans merkezi 11:38 de bir ambulansı görevlendiriyor. Kalp krizinde her geçen saniyenin çok önemli olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ambulans merkezi konuşmalarımızın tehditvari olduğunu düşünerek, polise şikayette bulunuyor ve ambulanstan önce polisin olay yerine gelmesini sağlıyor. Polis olay yerine geldiğinde saat 11:50 civarı ve olay yerinde ambulans olmadığı, polis kayıtlarından da anlaşılıyor. Eniştem başka bir semtten (Bjerke) olay yerine (Tøyen) geldiğinde olay yerinde, ne polis ne de ambulans olduğunu görüyor. Bu arada kız kardeşim içeriye giriyor ve annemin halini görüyor. Kız kardeşim içerdeyken eniştem caddenin aşağısında polisi ve ambulansı görüyor. Araçlar park etmiş ve sabit bir şekilde duruyorlar ve içindeki görevliler eniştem yardım çığlıkları attığı halde arabadan hareket etmiyorlar. Eniştem bu durumda aracın camına yavaşça vurarak yardım çığlıkları atıyor ve polis te bunu kendilerine saldırı olarak algılayarak yere, karın içine yatırarak kelepçe takıyorlar. Bu esnada hiç kimse annemin durumuyla ilgilenmiyor. İçeriden ablam koşarak ve yardım isteyerek, annemin öldüğünü söyleyerek ayağında çorap olmadığı halde dışarıya koşuyor. Polis onun ne söylediğini umursamadan onu da yere yatırarak kelepçe takıyor, bununla da kalmayıp kıyafetlerini de çıkarmaya başlıyorlar ki -10 derecede eziyet çekmelerini bekliyorlar. Bu sırada saat 11:56 ve annem içeride ölüme terk edilmiş durumda. Ortada hala ambulans yok. Yeğenim ablamlar ile beraber Bjerke’den Tøyen’e geliyor ve annemin hala zayıfta olsa nabız atışlarının olduğunu görüyor, suni teneffüs yapmaya başlıyor ve o sırada annemin son nefesini verdiğini görüyor. O da dışarıya yardım alabilmek için çıkıyor ve polis onu da gözaltına almaya çalışıyor. Ambulans personeli aradan yaklaşık 45 dakika geçtikten sonra içeriye giriyor ve can kurtarma işlemine başlıyor."

Haberin Devamı

 

Norveçli ambulans yetkililerini umarsızlığından dert yakınan Kutluay Tulum annesini kaybettiği dakikaları şu sözlerle anlattı:

 

“Bu sırada ben de başka bir semtten (Stovner) Tøyen’e geldiğimde ambulans çalışanlarının da tam olarak o anda anneme yardım için içeriye girdiklerini görüyorum. Aradan geçen bunca zaman sırasında yardım almayan canım annem hayatını ambulans çalışanlarının ve polisin işgüzarlığı ve profesyonellikten uzak çalışmaları sonucu hayata veda ediyor. Bu olay Norveç’teki bütün medya organlarına taşındı. Polis ve ambulans çalışanları bizim onları ölümle tehdit ettiğimizi, ambulans personelini içeri almadığımızı söylüyorlar. Bu yüzden eniştemi ve kız kardeşimi gözaltına aldıklarını söylüyorlar. Bu süre zarfında da annem herhangi bir yardım almadı. Ambulansı çağıran biz, neden onları tehdit edip, yardımı geri çevirelim.”

 

Haberin Devamı

Olay yerine daha bir uzak bir yerde oturduğu halde, ambulanstan daha hızlı sürede geldiğini söyleyen Kutluay Tulum, şunları söyledi:

 

“Ben Oslo’nun en uzak semtinden olay yerine gelirken, ambulans nasıl olurda daha önce gelip yardımcı olamaz? Varsayalım ki herhangi bir tehdit unsuru söz konusu olay yerine silahlı 7 polis aracı geliyor (bizler acaba terörist miyiz?), ama ambulans gelemiyor, gelmiyor? Bu demek oluyor ki yaklaşık, her arabada 3 polis olduğunu varsayarsak en az 21 polis olay yerinde eğer kız kardeşim ve eniştem tehdit unsuru oluşturuyorsa, 4 polis onları zapt ederken, diğerleri ne yapıyorlar? Neden ambulans personelini içeriye almıyorlar? Bu yabancı bir ülkede Türk vatandaşına yapılmış çok büyük bir saygısızlık. Bu yüzden sizlerin desteğini istiyor bu konuda elinizden geleni yapacağınızı biliyorum. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!