Dünya turu hikayeleri: Kansere çözüm ararken dünyayı keşfetti
Mustafa Nazır Okur, Amerika’da Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde kanser üzerine araştırmalar yapıyor. Bilimsel çalışmaları dışında en büyük tutkusu seyahat... Kansere çözüm ararken aynı zamanda dünya turu yaptı. İşte Okur'un dünya turu hikayesi
New York’ta tanıştığı bir genç sayesinde daha önce hiç yapmadığı dünya turuna karar verdi. İş yaşamına iki yıl ara verdi. Ciddi bir plan yapmadan eline dünya haritasını aldı ve yola koyuldu. Güney Amerika’dan başladığı yolculuğu Asya’ya kadar uzandı. Hint düğününe katıldı, köpekbalıklarıyla yüzdü, dünyanın en tehlikeli yollarından bisikletle geçti. İki yılda 37 ülke ve 107 şehrin kültürüne karıştı.
Nasıl bir hayatınız var? Neler yapıyorsunuz?
Altı kardeşli bir ailenin en küçüğüyüm. Çocukluğumun ilk yıllarını Bayburt’ta bir köyde geçirdim. Sonra İstanbul’a taşındık. Üniversiteden sonra doktora için Şikago’ya gittim. Şu an ise Amerika’da Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde kanser ve uzun yaşam üzerine genetik alanında araştırma yapıyorum. Ama benim için en önemli olan şey seyahat...
Neden seyahat sizin için bu kadar önemli?
Her bilim adamı gibi merak etmeyi, gözlemlemeyi ve keşfetmeyi seviyorum. Seyahat, bu bahsettiğim şeyleri laboratuvar dışında da yapabileceğiniz nadir etkinliklerden birisi. Bu nedenle gezmek benim için çok önemli.
Dünya turundan önce gezileriniz oluyor muydu?
Öncesinde çok fazla seyahat ettiğimi söyleyemem. Üniversite zamanında Almanya ve Amerika’ya stajyerlik yapmak için gitmiştim, yani bir nevi iş seyahatiydi. Haliyle keyif için yurtdışına çıkmayı lüks olarak görüyordum.
Ne değişti peki?
New York’ta bir hostel’de tanıştığım genç, seyahate bakışımı değiştirdi. Altı aylık hızlı dünya turunun son durağındaydı. Onu görünce her yaştan insanın bunu yapabileceğinin farkına vardım ve çok da lüks değildi. Aslında insan bir işi kafasına koyunca gerçekten yapıyor. Yeter ki onun olabilirliğine inansın.
Dünya turu güzergâhınızı nasıl belirlediniz?
Elime dünya haritasını aldım; “Bir yılda Güney ve Orta Amerika biter, ikinci yılda da Asya’yı bitiririm” dedim. Öyle de oldu. Arjantin’den başladım. Bir hafta boyunca ilk beş aylık Latin Amerika rotası çizdim. Zamanla Güney Amerika’yı bitirdikten sonra Asya’ya geçtim. İki yıl boyunca toplam 37 ülke ve 107 şehir gezdim.
Dünya turuna nasıl hazırlandınız? Biraz hazırlık aşamasını anlatır mısınız?
Seyahate beş-altı yıl önce karar verdiğimden finansal durumumu buna göre şekillendirdim. Yolculuk boyunca laptop, kamera ve iki tişört dışında her şeyi ya çöpe attım ya da hafifleriyle değiştirdim. Çabuk kuruyan ve rahat edeceğiniz giysiler çok önemli. Uzun seyahate çıkanlara tavsiyem, yanlarında GPS özelliği olan bir telefon bulundurmalı.
Neden?
Çünkü uzun yolculuklarda hattınız olmasa da haritayı daha önceden yüklediğiniz sürece size konumunuzu gösterecektir. Üç farklı boyda çanta ve GPS özellikli telefon çok önemli.
Seyahatinizden ailenizin haberi var mıydı?
Kız kardeşim hariç böyle bir planımın olduğunu aileme açamadım. Beni vazgeçireceklerinden değil de gereksiz yere endişe etmelerinden çekindim. Yola çıktığımda Arjantin’e İspanyolca öğrenmeye gittiğimi düşünüyorlardı. Olayın aslını zamanla ben ülkeleri değiştirmeye başlayınca anladılar.
Neler yaptınız iki yıl boyunca?
Machu Picchu’ya direkt trenle birkaç saatte gitmek yerine dört gün boyunca İnka yolu üstünden yürüyerek ulaştım. Hint düğününe sağdıç olarak katıldım. Moğolistan’da Orhun Anıtları’nı yakından gördüm. Venezuela’da dünyanın en yüksek şelalesini görebilmek için 10 gün boyunca kanodan tutun da 1970 model arabaya kadar farklı araçlarla yol teptim. Amazon ormanlarında maymunların sesi eşliğinde hamakta uyudum. Çok farklı deneyimler elde ettim.
Dünya turunuz daha çok adrenalin içerikli olmuş...
Evet... Türlü çılgınlıklar yaptım. Örneğin Galapagos’ta köpekbalıklarıyla dalış yaptım. Bunun dışında en heyecanlı anlardan birisi Filipinler’de balina ve köpekbalıklarıyla yüzmem oldu. Bolivya’daki ölüm yolunda 5 bin metre yükseklikten 1500 metre yüksekliğe kadar uçurum kenarından bisikletle indim, harikaydı.
BOLİVYA'DAKİ ÖLÜM YOLU
Hangi ülke sizde kalıcı izler bıraktı?
Endonezya. Dünyadaki en iyi misafirperverliği burada gördüm. Hayat görüşleri Müslüman ülkesine göre son derece ılımlı ve modern. Şehirleri biraz daha gelişmiş ve kahve dükkânları yaygın olsa pılımı pırtımı toplayıp orda yaşarım. Bir de sörf öğrenmek istiyor ama dalgalardan çekiniyorsanız Bali kıyıları son derece elverişli.
İki yıl boyunca bütçeniz ne kadardı?
Toplam 150-180 bin lira arası harcamam oldu. Ama bu istenirse çok daha aşağılara çekilebilir. Elimden geldiğince hostel’lerde kalmaya çalıştım. Yalnız maddi olarak en çok zorlayan ülke, Brezilya oldu. Rio Karnavalı’na katıldım. Güzel ancak çok pahalı bir deneyimdi. Böyle bir maceraya atılmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?m Referans olarak kişisel blog’lar tercih edilmeli. Gittiğiniz ülkede şehir turları yerine, internetten bir lokal insan bulup size etrafı göstermesini isteyin. Hem kültürü daha yakından tanımış olur hem de arkadaş edinmiş olursunuz. Varsa tren, sonra gemi ya da otobüs, en son uçak yolculuğunu tercih edin.