Güncelleme Tarihi:
Nursima KESKİN/ANKARA, (DHA)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 24 Haziran'da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27'nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi'ne ilişkin, "Bilinsin ki; 24 Haziran'da Türkiye kazanmıştır. Türk milleti kazanmıştır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında 24 Haziran seçimlerini ve 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünü değerlendirdi. Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı ve 27'nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri'nin her partiye ayrı ayrı ve üzerinde durulması gereken mesajlar verdiğini kaydederek bu mesajların dikkatle incelenmesi, titizlikle irdelenmesi gerektiğini söyledi.
'MHP, ANKA KUŞU GİBİ KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞMUŞTUR'
MHP'nin 24 Haziran seçimlerinden alnının akıyla çıktığını vurgulayan Devlet Bahçeli şöyle konuştu:
"24 Haziran öncesi iflasımızın fermanını yazmışlardı. 24 Haziran öncesi bitişimizin ilanını yapmışlardı. 24 Haziran öncesi tükenişimizin ihbar ve ilamıyla avunmuşlardı. 'Allah bes baki heves' dedik, milletimize güvendik, ülküdaşlarımıza inandık. Bardaktan boşanırcasına yağan iftira sağanağına rağmen ayakta kaldık, asla geri adım atmadık. Biz bitti demeden, Türk milleti tamam iradesi göstermeden hiçbir tezgâh ve tertibin tutmayacağının farkında ve bilincindeydik. Türk tarihinin itibarı yanımızdaydı. Ecdadımızdan aldığımız feyz ve ilham yüreklerimizdeydi. Aziz şehitlerimizin duası elbette bizimleydi. Milliyetçi Hareket Partisi tıpkı Anka Kuşu gibi, küllerinden yeniden doğmuş, milli duruşuyla, milliyetçi mücadelesiyle bir kez daha taraflı tarafsız herkesin hayranlığını kazanmıştır. Türk milleti Üç Hilali ne mahzun bırakmış, ne de mahcup etmiştir. Aslında başarı, zamanın bir anında ulaşılan sonuçtan ziyade, zorluklara gösterilen mukavemet, saldırılara göğüs geren muazzez ve muteber iradenin tekemmül halinde muhafazasıdır. Bu açıdan 24 Haziran'da Milliyetçi Hareket Partisi büyük bir başarı elde etmiştir. Hiç kuşku yok ki, olanla yetinemeyiz, olmuşla vakit geçiremeyiz. Yerimizde sayamayız, küçük olsun, bizim olsun basitliğine sığınamayız. Daha fazlasını istiyoruz, daha çoğunu almayı hedefliyoruz. Eksiğimiz varsa tamamlayacağız, açığımız varsa kapatacağız. Kendimizi unutmadan, kökümüzden kopmadan, kimliğimizi terk etmeden, ülkülerimizi kenara itmeden milli iradenin var olan desteğini artırmak, arzuladığımız seviyelere çıkarmak için bütün gücümüzle çalışacağız."
'EGEMENLİĞİN SAHİBİ TÜRK MİLLETİDİR'
Sorumluluk alan, inisiyatif üstlenen herkese teşekkür eden Devlet Bahçeli, "Dün tecrübedir, gerekli sonuçları çıkardık. Bugün fırsattır, yakalamak için çabaladık. Yarın ise umuttur, tutunmak, hakkımızı almak için akıl, sabır ve inançla gereğini yapacağız. 24 Haziran'da partimize oy veren aziz vatandaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı'nın başarısı için inisiyatif alan, sorumluluk üstlenen, seferberlik ruhuyla sahada faaliyet gösteren her kardeşime tebriklerimi iletiyorum. Bilinsin ki, 24 Haziran'da Türkiye kazanmıştır. Türk milleti kazanmıştır. Üzerinde karalama yapılan demokrasimiz kazanmıştır. Kundaklanmak istenen milli ve yerli duruş kazanmıştır. Bunlara karşılık zillet kaybetmiş, ihanet tepelenmiş, bozgunculuk yapanlar, emperyalizmin borusunu öttürenler unutamayacakları bir mağlubiyet yaşamışlardır. Hiç kimse hatırdan çıkarmasın, iradenin sahibi aynı zamanda karar sahibidir. Karar sahibi aynı zamanda sözün sahibidir. İrade, karar ve söz sahibi olan sonsuza kadar egemenliğin de sahibidir ki, bu da büyük Türk milletidir" dedi.
'CUMHURİYET, YENİ SİSTEMLE DAHA DA GÜÇLENMİŞTİR'
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye'nin tarihsel istikametinden sapma değil, aksine kutlu hedeflere ulaşma azmini içinde barındırdığını bildirerek şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sınır ve içeriğini belirlemek, nitelik ve uygulama netliğini açıklığa kavuşturmak maksadıyla birinci Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve takip eden diğerleriyle birlikte bazı atamaları gösteren Cumhurbaşkanlığı Kararları Resmi Gazete'de 10 Temmuz 2018'de yayımlanmıştır. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti yeni sistemin doğasına uygun olarak baştan ayağa reform sürecine girmiş, tarihsel hüviyetinden savrulmadan köklü değişimler yaşamaya başlamıştır. Başbakanlık makamı artık son bulmuş, tarihe mal olmuştur. Bakanlık sayıları 25'ten 16'ya inmiştir. Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Yapısında Cumhurbaşkanı'na bağlı 9 kurul ve 4 ofis teşkil edilmiştir. Maşeri vicdan tarihi gelişmelere, yeni bir sistemin kurum ve kurallarıyla yerleşmesine şahitlik etmektedir. Kararların seri ve süratli alınacağı bir döneme girilmiştir. Bunu hazmedemeyen odaklar ekonomide yeni bir dalgalanma, döviz ve faizde şeytanlıklar peşindedir. Ancak başaramayacaklar, Türk milletini pes ettiremeyeceklerdir. Piyasalardaki oynaklık ve oyunlarla Türkiye'den taviz koparmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Devlet yönetimindeki laçkalıkların, hantallıkların, kararsızlıkların ve aksaklıkların bertaraf edileceği bir süreç önümüzdedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin tarihsel istikametinden sapma değil, tam tersine bu istikametin teyidiyle birlikte kutlu hedeflere ulaşma azim ve arayışını uhdesinde barındırmaktadır. Cumhuriyet, yeni sistemle daha da güçlenmiş, daha da sağlam esaslara bağlanmıştır. Devlet hayatında belirsizliklerin hâkimiyeti bitmiş, cepheleşme ve sonuçsuz cebelleşmelerin hükmü geçmiştir. 'Rejim elden gitti, tek adam geldi' diyen sorumsuz ve şuursuz çevrelerin korku aşısı inşallah tutmayacak, kriz ayinleri, kaos beklentileri sonuç vermeyecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin medeniyet ve milletler mücadelesinde stratejik kozu, güvenlik suru, güçlü ruhudur. Ruh sağlamdır, beden çelik gibidir. Bu ruh; bozulmadan, heba edilmeden, devletin kuruluş esaslarından herhangi bir ödün vermeden geleceğe doğru coşkun bir nehir gibi akarsa Türkiye'nin önüne hiçbir mihrak geçemeyecek, hiçbir alçak kumpas sonuç vermeyecektir. Yeni sistem milli iradenin marifet ve mükâfatıdır. Cumhur İttifakı TBMM'de çoğunluğu kazanarak yeni sistemin rotasını çizecektir. Ve temeli millet olan mezkûr ittifak hukuku titizlikle korunacaktır."
'YENİ SİSTEM TÜRK MİLLETİNİN RUH KÖKÜNDEN DOĞMUŞTUR'
Parlamenter sistemin geride kaldığını anımsatan Devlet Bahçeli, şunları şunlar söyledi:
"Türk milleti kendi istikbal ümidi ve aydınlık ufku için bir sistem değişikliğini temellendirmiş, demokratik olarak tezahür ettirmiştir. Parlamenter sistem hatasıyla, sevabıyla geride kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin ruh kökünden doğmuş, cumhurun ittifak şuurundan meydana gelmiştir. Bu yeni sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi konusunda parti olarak her desteği vereceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi, devletin yeniden yapılanma sürecinde elbette siyaseten, tarihen ve ahlaken taşıdığı sorumluluğun gereğini harfiyen yapacaktır. TBMM'de denge ve denetleme görevimizi eksiksiz ifa ederken devlet ve bürokrasi hayatının istikrar ve güvenceye kavuşabilmesi, hızlı ve verimli kararların alınabilmesi için gerek duyulduğu takdirde sözümüzü söyleyeceğiz, tekliflerimizi paylaşacağız, irademizi göstereceğiz. Hatırlanacak olursa, daha önce de söylemiştim; gelişmeleri uzaktan izlemeyeceğiz. Meselelere yedek kulübesinden bakmayacağız. Tarihin akışını, devletin yeniden mimarisini atıl ve hareketsiz takip etmeyeceğiz. Müdahil olmamız gereken yerlerde geri durmayacağız. Milletimizin amaç ve arzusu ne ise ona kafa yoracağız. Çünkü biz bu ülkeyi de, bu milleti de karşılık beklemeden sevdik. Biz sevgimizde karşılık bekleyerek siyasi tefeci duruma hiç düşmedik. Ülkücü olmanın şan ve şerefi neyse, ona göre hareket ettik. Önce ülke dedik, önce millet dedik, dava adamlığının onuruyla, yaşanmış Türk-İslam asırlarının vakarıyla ahlaki tutarlılığımızı şekillendirdik. Cumhur İttifakı'na girerken, yeni bir sistemi planlayıp hayata geçirirken pazarlık yapmadık, al ver sürecine heves ve tevessül etmedik. Bazı aklı evveller, beyni menkulleşmiş bir kısım mankurtlar çok gizli pazarlık yaptığımızı söylüyor. Bunların ihmal ettikleri yalın gerçeği yeri gelmişken hatırlatmak isterim: Ülkücünün fiyatı yoktur, Ülkücülüğün pazarı yoktur. Biz ya yurdum, ya da yokuz deriz. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan kanda gizli olduğunu çok iyi biliriz. Başka da gizlilik tanımayız, tanımayacağız. Hafızası silinmiş olanları ikazen uyarmak isterim ki, pişman olacak söz söylemeyiz, söylediklerimizden de hamd olsun pişman olmayız. Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi bilir. Bizde pişmanlık asla yoktur. 2'inci Meşrutiyet'in siyasetimizin laboratuvarı olduğuna dair genel kabul görmüş bir fikir vardır ve bu tespit çok da yanlış değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile başlayan dönem siyaset ve devlet hayatının sıçrama tahtası, önümüzdeki bin yılların altın anahtarıdır. Bu anahtar doğru kullanılırsa Türk milletini ebedi yurdundan söküp atmaya hiçbir namert ve hainin nefesi yetmeyecektir. Albayrak Sistemi diye sembolleştirdiğim, anlam koordinatlarını belirlediğim yeni sistem, ruhuna ve dokusuna muvafık şekilde tatbik ve tesis edilirse, inanıyorum ki, geçmişin kronik anlaşmazlıkları, kriz çıkartan anormallikleri bir daha asla yaşanmayacaktır. Milletin istediği de budur. Biliniz ki, mazlum milyonların, gönül ve kültür coğrafyamızın beklenti ve özlemi bundan farklı değildir. Türkiye yükselişe geçmiş, ölü toprağını üzerinde atmıştır."
'DARBE VE VESAYET TEHLİKESİ TAM MANASIYLA GEÇMEMİŞTİR'
Devlet Bahçeli, 15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yıldönümü olduğunu hatırlatarak FETÖ ile mücadeleye vurgu yaptı. Bahçeli şunları söyledi:
"Şurası açıktır ki, FETÖ'nün ürediği ortam, teşvik gördüğü iklim, güçlendiği yapı, tutunduğu çatı mutlaka enine boyuna analiz edilmelidir. Siyasi beklentiler uğruna devleti içten içe kemiren hiçbir kanun dışı grup veya oluşuma müsamaha gösterilmemeli, müsaade edilmemelidir. FETÖ'yle mücadele sadece adli, idari süreçlerin tahkimi ya da güvenliğin dönemsel icrasıyla sağlanamayacaktır. Devlette stratejik bir bakışın oluşması, ufuk ötesini görebilen bir şuurun olgunlaşması şarttır, acildir, en temel zorunluluktur. FETÖ'yle mücadele aslında Haçlı kafasıyla, ağır aksak yürüyen Haçlı kafilesiyle mücadeledir. Ve asırlarca bu mücadele devam etmektedir. Bundan sonra da edecektir. Aklımızı başımıza almazsak, şarlatanların, maskaraların oyuncağı olursak daha pek çok FETÖ ve türevleri gelecekte peydahlanacak, 15 Temmuz'da yapamadıklarını punduna getirdiklerinde hayata geçireceklerdir. 15 Temmuz bir milattır ve Türk milleti istiklaline kanıyla, canıyla, imanıyla sahip çıkmıştır. O kanlı gecede yaşananların tekerrür etmemesi hem bizim, hem de bizden sonraki nesillerin boynunun borcu, ecdada ve şehitlerimize vefanın gereğidir. FETÖ'nün kökünün kazınması için suçluların hesap vermesi kadar; fikir, kanaat ve eylem liderlerinin yakalanıp mahkemeye çıkarılması, bunların moral ve motivasyon atmosferinin kurutulması çok önemli, çok elzemdir. FETÖ'yle mücadelede stratejik Türk devlet aklı bir konsept dahilinde tam ve eksiksiz uygulanmalı, uyarılmalıdır. Mağdurların hakkı korunmakla birlikte, suç ve suçlulara hoşgörü kesinlikle gösterilmemelidir. Önüne gelene FETÖ'cü denilerek, asıl FETÖ'cülerin unutturulması, kripto damarın muhtemel tuzak ve tahrikleri engellenmelidir. ABD'yle ilişkilerin normalleşmesi arzulanan derecede sağlanacaksa, NATO gerçekten de Türkiye'nin terörle mücadelesine samimi destek veriyorsa, ABD ve Avrupa'da ne kadar hain FETÖ'cü varsa Türkiye'ye iadeleri yapılmalıdır. Biz lafa değil, icraata Bakarız. Temennilere değil, atılan adımlara dikkat ederiz. Türkiye 15 Temmuzla henüz tam bir hesaplaşma yapamamış, tedirginliği atamamış, riskleri aşamamıştır. Darbe ve vesayet tehlikesi tam manasıyla geçmemiştir. Hala siyasi ayak gizemini korumaktadır. Dürüst ve yürekli bir mücadele sürse de, hala mevzi düzeyde sonuçlar alınmaktadır. Türkiye hem FETÖ belasını, hem de PKK tehdidini tamamen bitirerek gündeminden çıkarmalı, geleceğimiz emniyete alınmalıdır. Bu konuda devlet ve hükümete desteğimiz tamdır. Nitekim süreç uzadıkça ilk günkü kararlı duruş tavını kaybederek tavsayabilecek, hainler farklı kılık ve maskeler bürünebileceklerdir. Endişemiz budur. Yakın tehlike de budur."
FOTOĞRAFLI