Güncelleme Tarihi:
Yüksel KOÇ / İSTANBUL, (DHA) FETÖ'nün darbe girişimi gecesi Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki faaliyetleri ile Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılarak askeri cezaevine konulmasına ilişkin, aralarında 3 generalin de bulunduğu 116'sı tutuklu 1'i firari 5'i tutuksuz 122 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
Bugünkü duruşmada, o gece Harp Akademileri Komutanlığı'nda nöbetçi komutan olarak görev yapan eski Binbaşı Mustafa Özcan Çay'ın savunması alındı. O gece Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem'i esir almak için evine gittiği, iddiasını reddeden Çay, "3 subay ve Binbaşı Mustafa Bayram ile Tayyar Ertem'in evine gittik. Eşi ve oğlu kapıyı açtı. Eşine, komutanın Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atandığını, tehdit olabileceğini, onu korumak amacıyla gittiğimizi söyledim. Teklifi kabul ederek bizi eve davet etti, tehdit ederek eve girmedik. Kimseyi silahla tehdit etmedik, davetle eve girdik" idiasında bulundu.
DAVAYA SANIKLARIN SAVUNMASI İLE DEVAM EDİLDİ
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Cezaevi yerleşkesinin karşısında bulunan duruşma salonunda görülen davanın bugünkü duruşmasında sanıkların savunması ile devam edildi. İddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek savunmasına başlayan Mustafa Özcan Çay, o gece Harp Akademileri Komutanlığı'nda nöbetçi komutan olarak görev yaptığını söyledi. Darbe girişiminden bir gün önce Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şubesi'nde yapılan darbeye ilişkin bireysel bilgilendirme toplantısına katılmadığını söyleyen Çay, toplantının yapıldığı odanın koridorunda bulunan kameraya da el sallamadığını savunarak, "Bu suretle mesaj yolladığım iddia ediliyor. El sallayarak nasıl bir mesaj yollayabilirim. Muhtemelen koridorun sonunda birine el sallıyorum" iddiasında bulundu.
Karargaha gelen sıkıyönetim direktifini okumaya vakit bulamadan sanıklardan Kurmay Başkan Nevzat Taşdeler'e götürdüğünü söyleyen Çay, "Kurmay Başkan ve odada bulunanlar, mesajın kanunsuz olduğunu söylemedi bana. Kurmay Başkan tüm personelin mesaiye gelmesini söyledi ve nizamiyeden çıkışların kapatılmasını emretti" dedi.
O gece Ani Müdahale Mangası'nı güvenliği sağlamak amacıyla çağırdığını iddia eden Çay, "Ani Müdahale Mangası'nı darbe amacıyla kullanacağım iddiası bir iftiradır" dedi.
O gece Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem'in evine onu derdest etmek amacıyla gittiği yönündeki iddiayı da kabul etmeyen Çay, eve ana darbe davasının firari sanıklarından Kurmay Albay Uzay Şahin'in arayarak, Tayyar Ertem'in tehdit altında olduğunu söylemesi üzerine gittiğini söyledi. Çay, "Uzay Şahin'in yolladığı 3 subay ve Binbaşı Mustafa Bayram ile Tayyar Ertem'in evine gittik. Eşi ve oğlu kapıyı açtı. Eşine, komutanın Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atandığını, tehdit olabileceğini, onu korumak amacıyla gittiğimizi söyledim. Teklifi kabul ederek bizi eve davet etti, tehdit ederek eve girmedik. Kimseyi silahla tehdit etmedik, davetle eve girdik. Arkamızdan fotoğraflarımızı çekti, biz zorla girseydik bizim fotoğraflarımızı çeker miydi. İddia edildiği gibi Tayyar Ertem'in oğlunu da tehdit etmedim" diye konuştu.
Tutuklu sanık Çay, Albay Mehmet Örkem'i silahla tehdit ettiği iddiasına ilişkin olarak da, "Nöbetçi amirlikte silahımı masaya bırakarak tuvalete gittim. Döndüğümde silahımı birisinin kaptığını gördüm. Bu sırada birisi üzerime atladı. Boğuştuk. Silahın kabzasıyla kaşımı yaraladı, kaşımdan kan akmaya başladı. O gece o binada akan tek kan benimkiydi galiba. Muhtemelen vurduğunu sandı ve gitti" dedi.
Gece 02.00 sıralarında Albay Alptekin Tartıcı'nın geldiğini belirten Çay, "Beni görevden aldığını söyledi. Tartıştık. Sonra da nöbeti devrettim. Hava Harp Okulu'na gittik. Sabaha kadar orada bekledim. 06.30'da tecrit edilmiş odaya alındım. Sonra da polise teslim edildim" dedi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 841 sayfalık iddianamede, dönemin Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler, Kara Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim Mert ve Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep Yüksel'in de aralarında bulunduğu 116’sı tutuklu, 1'i firari, 5'i tutuksuz toplam 122 asker sanık olarak yer alıyor.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM ve 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ''suçtan zarar gören'', aralarında dönemin Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu ile dönemin Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem'in bulunduğu 12 kişi ise ''müşteki'' sıfatıyla yer alıyor.
ÜÇER KEZ MÜEBBET HASİP CEZASI İSTEMİYLE YARGILANIYORLAR
Bütün sanıklar hakkında, "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'', ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'' ve ''Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile ''Silahlı terör örgütüne üye olma'' suçundan da ayrı ayrı 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.