Sibel ARNA İLE MODA GÜNDEMİ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2007 00:00
Dünyada 110 ülkede 1050 mağazası, 2500 tane corner’ı var. Türkiye’de 35 mağazaya sahip. Timsah deyince akla ilk gelen markadan bahsediyoruz. Timsah lakaplı tenisçi Rene Lacoste’un özel olarak diktirdiği kısa kollu tişörtlerle yola çıkan marka bugün tam 75 yaşında. Geçen hafta New York Moda Haftası’nda 75. yıla özel yapılan defilesindeydik. Lacoste’un üçüncü kuşak başkanı Philippe Lacoste ve markayı gençleştiren tasarımcı Christophe Lemaire’le röportaj yaptık.
Rene Lacoste’un torunu olmasaydınız ne iş yapacağınızı hiç düşündünüz mü? - Düşündüm dersem yalan olur. Çünkü ben Rene Lacoste’un torunuyum.
Dedenizden kalan mirasla birlikte kaderiniz çizildi. En hovarda zamanlarınızda bile bu çizginin dışına çıkmayı düşünmediniz mi? - İtiraf etmek gerekirse gençlik yıllarımda kızlardan başka bir şey düşünmezdim. Dediğiniz gibi hayatım boyunca kariyer planı hiç yapmadım. Bu kariyer benim için çizilmişti. Şu anda olduğum yerden mutluyum. Ama 10 yıl sonra ne olur bilemem. Canım Lacoste ile ilgilenmek istemezse, o zaman oturur düşünürüm.
Bildiğim kadarıyla ailede sizden daha deneyimli ve yaşlı isimler var. Neyi iyi yaptınız da 38 yaşında siz başkan oldunuz? - Bence bu iyi yapmakla ilgili bir şey değil. Eminim Türkiye’de sizden daha iyi moda yazarları vardır ama siz buradasınız. Bu şirketi benden daha iyi yönetecek aile bireyleri de var. Ama ben yönetiyorum. Hayat ve şartlar diyelim.
Aileniz Lacoste markasına çok iyi sahip çıkıyor. Siz çocukken yemek masalarında Lacoste ile ilgili neler anlatılırdı? - Aile işi yapanlar evde iş konuşmaz. Ama evinizde yaşadığınız değerler, işinizde yaşadığınız değerlerdir. Çocukken bize iyi insan olmayı öğrettiler. Güzel konuşmayı, nazik davranmayı anlattılar. Biz ailemizden aldığımız eğitimle şirket çalışanlarını yönetiyoruz. Onlara da ailemiz gibi davranıyoruz. Yalancı, kötü niyetli, oyunbozanlar aramızda barınamıyor.
Lüks bir marka olmasına rağmen dünyanın hiçbir yerinde Lacoste mağazasına girerken ürkmüyoruz. Bu alçakgönüllü duruş, aileden gelen genetik kodla mı ilgili? - Bu noktada önce lüksü tanımlamak gerekiyor. Bir markayı fiyatı mı kalitesi mi lüks yapar? Eğer kalitesiyse tüm dünyada Lacoste Polo tişörtleri tüm dünyadaki en kaliteli tişörttür ama en pahalısı değildir. Yani bence lüks göreceli bir kavram. Ama alçakgönüllü olduğumuz konusunda haklısınız. Bunu nasıl başarıyoruz? Çünkü köklerimiz spordan geliyor. Spor insanları birleştirir, ayırmaz. Spor paylaşımcıdır. Biz Lacoste markasının bütün ürünlerini herkesle paylaşmak istiyoruz.
75 yıllık bir marka olmanıza rağmen hala gençsiniz. Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz? - Bu tamamen tasarımcımızın başarısı. Christophe Lemaire sanattan, müzikten çok iyi anlıyor. Aynı zamanda bir DJ olduğu için gençliği çok iyi takip ediyor. Lacoste’un köklerine bağlı kalarak bugünü yakalıyor. İnanın ona hiç müdahale etmiyoruz. Ben tasarımcıyı seçerim, asla müdahale etmem.
Daha moda bir marka olmak için ne kadar cesaretlisiniz? - Amacımız moda markası olmak değil. Ama arada sırada böyle koleksiyonlar hazırlamak gerektiğinin de bilincindeyiz. Tom Dixon, Michael Young gibi tasarımcılarla, Paris’de Colet butikle ortak çalışmalar yaptık.
Lacoste neden reklam fotoğraflarında ünlü isimleri kullanmıyor. Ünlüleri risk olarak mı görüyorsunuz? - Bu güne kadar hep şöyle düşündük: Dünya üzerinde Lacoste giyen yüzlerce ünlü var. Neden içinden birini seçip milyonlarca dolar ödeyelim! Ama artık bu düşüncemiz anlamsız bir hal aldı. Çok yakında biriyle anlaşma imzalayacağım. Bomba gibi bir isim. Tabii ki size söyleyemeyeceğim!
Gay topluluğuna ne kadar önem veriyorsunuz? - Nedendir bilmiyoruz, özel hiçbir şey yapmıyoruz, son yıllarda gay’ler arasında Lacoste çok popüler oldu. Fakat giydikleri şey benim de üzerimde olan dar kalıplı polo tişört.
Gay’ler için bir şey yapmıyoruz dediniz ya. 2008 yaz defilesinde podyuma çıkan bilekten bağlı espadriller sizce çok mu erkeksi? - Kesinlikle öyle. Eskiden Bask bölgesinde bütün erkekler o sandaletleri giyerdi. İspanyol kültürünü bilmiyorsanız beni anlayamazsınız.
Ama o eskidendi. Eğer öyle olsaydı İngiltere ve İskoçya’da bütün erkeklerin etek giymesi gerekirdi. - Ama o bölgede bu tip ayakkabılardan hálá giyenler var. Gidin göreceksiniz.
Üç ay önce İspanya’da altı şehir gezdim, bir tane bile görmedim. - İnternete girin orada bile var.
2008 YAZINDA NELER VAR?
Temel renk kırmızı beyaz. Önümüzdeki yaz tüm dünya Türkiye’nin renklerini üzerinde taşıyacak. Beyaz tişört ya da gömleğin üzerine kırmızı kalın kuşak bağlamak çok trendy.
Yüksek belli şortlar ve pantolonlar geliyor. Şortlar kısacık, pantolonlar bol ve uzun.
Puantiyeli mayo ve elbiselere hazır olun.
Geçen kış Ralph Lauren ve Prada’nın başlattığı türbanı önümüzdeki yaz Lacoste da izliyor. Tasarımcı Christophe Lemaire bazı mankenlerin saçlarını tamamen örttü, arkadan da bir fiyonk attı. Yani türbanı modernize etti.
Lacoste belki de tarihinde ilk defa topuklu ayakkabı yaptı. Rengarenk espadrillerin tamamı platform topuklu, bilekten bağcıklıydı.
Bu kışın en önemli trendlerinden biri diz altı çoraplar. Bu trend ilkbahara kadar etkisini gösterecek.
Lacoste’un orijinal logosu bugünkünden belki 10 kat daha büyük. Kurucusu Rene Lacoste o zamanlar abartılı bir tasarımla yola çıkmış. Zamanla modernleşen marka logosunu da küçültmüştü. Ancak şimdi 75. yıl şerefine orijinal timsah logosu geri dönüyor. Bazı tişörtlerin göğsünde kocaman timsahlar var.