Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2006 00:00
"...Çanak, çömlek, kap, kacak, kase, fağfur, seramik, porselen, çini, ’gre’, ne derseniz deyin, bu sözcüklerin hiçbiri Alev’in yarattıkları ile pek ilgili değil... Alev, çanaklar aracılığıyla kimsenin bilmediği, duymadığı, var olan ya da icat edilmesi gereken bir töreyi haber veriyor bize. Hem kuzum, söyler misiniz, bu çanaklara ne koymayı göze alıyorsunuz? Nar taneleri mi, zencefil mi, kuş sütü mü yoksa?".
Abidin Dino, böyle tanımlıyor Alev Ebüzziya Siesbye’ın eserlerini. O, dünyadaki en iyi seramik sanatçılarından biri. Seramikleri dünyada pek çok müzede sergileniyor, İngiltere ve Danimarka kraliyet ailesi koleksiyonlarında yer alıyor. Küçük tabanlar üzerinden incecik kesitlerle yükselen çok özel formlu çanaklarıyla tanınıyor en çok. Arada sırada da olsa endüstri için tasarım yapıyor. Kopenhag Kraliyeti ailesine ait porselen fabrikası için tabak, Georg Jensen için gümüş objeler mesela. Şimdi de Boyner mağazaları için cam bardak tasarladı. Daha doğrusu 1998’de Beymen için tasarladığı kristal bardakların cam versiyonunu yaptı. Koleksiyon rakı, su, çay ve viski bardağından oluşuyor.
’Var olan çay bardaklarının hiç güzel olmadığını yüksek sesle düşünmemle başladı her şey. Sonra biri dedi ki buyurun daha iyisini yapın.’ Seramik sanatçısı Alev Ebüzziya tasarladığı bardakların hikayesini anlatmaya böyle başlıyor.
Hayalindeki bardakları ilk kez, 1998’de Beymen Casa Club için tasarlamış. Kristalden üretilen bardaklar bugün hálá Beymen mağazalarında satılıyor. Boyner için üretilen bardaklar Beymen bardaklarının cam versiyonu. Tasarımda çok ufak değişiklikler yapılmış:
"Kristal bardaklar Paşabahçe’nin Denizli fabrikalarında üretiliyor. Çok ama çok kaliteli. Biz Boyner için daha ucuz bir ürün yapmak, daha çok eve girmek istedik. Elimde formlar olmasına rağmen, üretim tekniğini değiştirdiğimiz için proje üzerinde bir yıl çalıştık. Koleksiyon; çay bardağı, rakı bardağı, su bardağı ve viski bardağından oluşuyor. Fiyatları çok uygun. 6 tane çay bardağı 19.90 YTL. Kırılırsa üzülmenize gerek yok altı tane daha alırsınız."
Alev Ebüzziya bardak tasarımı yapmaya çay bardağından başlamış. Bildiğimiz çay bardağına yakın bir form yaratmış. Çok zorlandığını itiraf ediyor: "Bildiğimiz çay bardağının özelliklerine sadık kaldım. Ama daha iyisini yapmaya çalıştım. Hayatımda yaptığım en zor işlerden biriydi. Çok daha modern, çok daha değişik bir bardak yapmak çok daha kolay olurdu. Aslına sadık kalarak yeniyi yaratmak çok zordu."
ANTİ TASARIMCIYIMAlev Ebüzziya’nın endüstri için tasarım yapmaya başlaması yeni değil. İlk kez 20 yıl evvel bir Kopenhag firması için porselen tabak takımı tasarlamış. "Beni tanıyıp da o takımı gören herkes ’Aaa bu Alev’in’ diyebiliyordu. Üretime kendi kişiliğinizi aktarabilmeniz önemli bir şey. Benim kendime ait bir form anlayışım var. Ama tasarım yapmak için bu yetmez. Üretimin bütün aşamalarını bilmek zorundasınız. Olabilecek tehlikeleri önceden tespit etmek gerekiyor."
Porselen tabak takımından sonra arkası gelmiş. Kopenhag’da Kraliyet’e ait porselen fabrikaları için ürün tasarlamış. Holmegaord için cam, Georg Jensen için gümüş, Kalebodur için fayans yapmış. Ama bu tip çalışmaları hep bir sınırda tutmayı başarmış. Neden daha fazla tasarlamadınız diye soruyorum. Çünkü asıl mesleğimi çok seviyorum, diyor: "Ben kendimi tasarımcı olarak tanımlamıyorum. Bu Türkiye’de böyle oldu. Tasarım da yapıyorum ama aslında bana sorarsanız anti tasarımcıyım. Günümüzde o kadar fazla şeye tasarım deniyor ki... Tasarım nerede başlar nerede biter bu kavramlar tamamen birbirine girmiş durumda. Tasarım benim için daha çok üretime yönelik bir çalışmadır. 5 tanede üretseniz tasarımdır. Ama benim atölyemde yaptığım işlerin tasarımlarla alakası yoktur. Nasıl bir ressamın eserine tasarım denemezse benim atölyemde yaptığım işe de tasarım denemez."
Alev Ebüzziya bir ürünün işlevselliğine çok önem veriyor. Tasarladığı ürünlerin hem işlevsel hem de estetik olmasını hedefliyor. "Ağzı çok estetik olacak diye akıtan bir çaydanlık yapmak istemem" diyor. Fonksiyonel işte süsten kaçınıyor. Dekoratif tasarım yapmıyor. İmza attığı tasarımları tek kelimeyle ’zamansız’ olarak tanımlıyor: "Benim atölyemden çıkan çanaklar da çok zamansızdır. Tasarımlarım da öyle. Düne ait de olabilir yarına da..."
Renkli camları sevmiyorumBardaklarla aranız nasıldır?
- Cam çok sevdiğim bir madde. Formla ilgili bir mesleğim olduğu için de içgüdüsel olarak cam tasarımı yapıyorum.
Camın hangi halini tercih edersiniz? Renkli camlar hakkında ne düşünüyorsunuz? - Günümüzde üretilen renkli camların cam olduğu anlaşılmıyor. Bence renkli bile olsa ürünün cam olduğunu belli etmesi gerekir. Camın transparanlığını ortadan kaldırmayan renklere bir sözüm yok. Ama ben yine de çok renkli ve çok dekorlu camları sevmiyorum.
Bu bardakları siz de kullanacak mısınız? - Tabii. Bende kristal olanlarından var. Hemen söyleyeyim kristal bardakları fazla bulaşık makinesine koymamak gerekiyor, bozuluyor. Camları istediğiniz kadar bulaşık makinesine koyabilirsiniz, hiçbir şey olmaz.
KOPYACILIK BELEŞÇİLİKTİR
Türkiye’deki kopyacılık beni çok rahatsız ediyor. Bu esinlenmenin falan ötesinde bir şey. Herkes bir yerlere gidip, kataloglar karıştırıp ortaya çıkartıyor. Çok ayıp buluyorum. Tek kelimeyle beleşçilik. Türkiye’de ve dünyada bu kadar tasarımcı dururken gidip başkasının işini kopyalayanları kınıyorum.
TASARIM YAPTIĞIM ZAMAN YALNIZLIĞIMDAN SIYRILIYORUM
Atölyemde tek parça yaptığım işlerle, sanayide üretilen ürünleri karıştırmayalım lütfen. İkisi çok farklı işler. Bir kere atölyede çalışırken son derece yalnızım, yüzde yüz özgür çalışıyorum. Tasarım yaptığım zaman bir grup çalışması içine giriyorum. Cam üfleyen ustadan paketçisine kadar herkesle işbirliği içinde oluyorum. Bu grup çalışması benim ruhumu besliyor. İşçi dünyası çok sevdiğim bir dünya. Porselende ve camda çalışan ustalara çok saygı duyuyorum.
PARA KAZANAYIM DİYE BİR DERDİM YOK
Kişisel olarak tercihim, atölyemde çalışmak. Beni en çok doyuran o. Çok meşhur olayım çok para kazanayım gibi en ufak bir derdim yok. Parayı hiçbir zaman önemsemedim. Ben yaptığım işi hep iyi yapmak istedim.