Feride,Fahriye'nin gözlerinde canlandı

Güncelleme Tarihi:

Feride,Fahriyenin gözlerinde canlandı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2013 02:16

Reşat Nuri Güntekin’in unutulmaz eseri Çalıkuşu, sinemaya, televizyona ve tiyatroya çokça uyarlandı ama 2013 model Çalıkuşu hepsinden farklı. Salı günü Kanal D’de başlayacak dizinin Kamran’ı Burak Özçivit ve Feride’si, Fahriye Evcen yılın ikilisi olmaya aday.

Haberin Devamı

Çalıkuşu, yıllardır başını sonunu bildiğimiz bir hikâye. Sizce izleyiciye yeni bir Çalıkuşu ne kadar cazip gelecek?
BURAK ÖZÇİVİT: Dizilerin çıtaları artık çok yükseldi. Her yeni projede yeni bir dünya kuruluyor. Biz de Çalıkuşu’nun samimiyetini koruyarak, yeni bir tarz getirdik. İzleyicinin de bundan keyif alacağını düşünüyorum.
Daha önce çekilmiş olan Çalıkuşu işlerinden sizinkinin farkı ne olacak?
B.Ö: Hikâyeye sadık kaldık. Bunun yanında karakterlere kendi yorumumuzu getirdik. Tempoyu daha yükselttik. Eğlenceli tarafını ön plana çıkardık. Yönetmenlerimiz Çağan Irmak ve Ümit Doğan Karaca diziyi inanılmaz enerjik çekiyor. Hatta sette en çok

Feride,Fahriyenin gözlerinde canlandı
duyduğumuz laflar; “Tempo, dinamik, haydi hızlı …” oluyor.
Çalıkuşu denince akla Aydan Şener ve Kenan Kalav geliyor. Onlardan ne kadar etkilendiniz?
FAHRİYE EVCEN:
O versiyonu büyük bir keyifle izledim. Romanı da okumuştum. Çok etkileyici bir eser Çalıkuşu… Ön hazırlığımızda senaristimizin kurduğu dünyaya, senaryoya bakarak ilerledim.
B.Ö: Ben de romanı ilkokulda okumuştum. Aydan Şener ve Kenan Kalav’ın rol aldığı Çalıkuşu’nu da izledim. Sonra da ‘Zoraki Koca’da yönetmenim Kartal Tibet’in yıllar önce canlandırdığı Kamran yorumuna baktım. O benim için çok entresan ve önemliydi. Yalnız izlerken “Acaba bu işlerden biz ne alabiliriz” diye değil “ne yapmışlar acaba?” diyerek yaklaştım.
Hazırlık aşamasında önceliğiniz neler oldu?
F.E:
Karakterleri tek başına ele almadık. Feride ve Kamran bizim için bir bütündü ve aralarındaki elektrik, kavga, didişme ve enerji en büyük önceliğimizdi. Orada güzel bir şey yakalarsak ortaya iyi bir sonuç çıkacağını biliyorduk. Biz, daha çok hikâyedeki insan ilişkileri üzerine gideceğiz.
B.Ö: Projeye başlarken bir buçuk aya yakın ön hazırlık yaptık. Artık senaryo önümüze geldikçe şekilleniyor ve derinliklerine iniyoruz. Bu yüzden oyuncu olarak işin siyasi taraflarına çok bakmıyorum. Kamran’ın ailesiyle ve Feride ile ilişkisi, doktorluk mesleğine olan bağlılığı ve ideallerini ele alıyorum.
Çalıkuşu aynı zamanda ‘Anadolu’ demek. Feride İstanbul’da yaşadığı köşkte, Anadolu’yu harika bir yer olarak hayal ediyor. Ama sonra zorluklarıyla karşılaşıyor. Peki o yıllardaki Anadolu’yla günümüzdeki Anadolu arasında nasıl farklar var?
F.E: Hissiyat aynı. Şehirde yetişmiş bir kız Anadolu’ya gidiyor. Şu an beni bir köye öğretmen olarak gönderseniz ne kadar zorluk yaşayacaksam Feride de o zorlukları yaşıyor.
Peki ya İstanbul...
B.Ö: O zamanlar İstanbul’un en göze çarpan yanı trafiksizlik... Eski İstanbul çok naif ve kendi halinde. İstanbul beyefendileri ve hanımefendileri de tam o dönemlere denk düşüyor.
Birbirinizle yeni mi tanıştınız?
B.Ö:
Evet.
Peki tanıştıktan sonra sizi birbiriniz hakkında ne şaşırttı?
F.E:
Burak göründüğü gibi bir adam. Zaten neredeyse aynı zamanlarda bu mesleğe başladık. Çok güzel bir yol kat etti. Olabileceği en iyi yerde.
B.Ö: Fahriye’yi Yaprak Dökümü’nden beri takip ediyorum. İşinde çok başarılı. Zaten genel olarak tanımadığım insanlara karşı hiçbir zaman bir önyargım olmadı.. Yalnız Çalıkuşu’nun ona çok iyi geleceğini hissediyorum. İlk tanıştığımız an çok iyi bir uyum sağlayacağımızı anladım. Çünkü onun gözlerinden Feride olmak istediği görülüyordu. Ben de Kamran olmak istiyordum.
Birbirinizi nasıl anlatırsınız?
F.E: Burak işini çok seviyor, etrafındaki her şeyi çok sahipleniyor.
B.Ö: İş anlamında her rengimiz var. Bazen çok eğlenceli, bazen çok neşeli bazen de durağanız.

Haberin Devamı

Burak Özçivit
Tutkusuz aşk olmaz

Bir keresinde “Tutkulu aşk tehlikelidir” demişsiniz. Tutku olmadan aşk olur mu?
- Tutkulu aşk tabii tehlikelidir. İnsanı başka biri yapar. Tutkusuz da aşk olmaz. O başka bir şey olur. Ama bu konulara çok girmeyelim.
Siz o denklemi çözemediniz galiba. Peki sevgiliniz Ceylan Çapa kadınların size olan hayranlıklarını kıskanıyor mu?
- Kesinlikle hayır. Ceylan benim işimin fazlasıyla farkında.
Peki yakışıklısınız, başarılısınız, iyi bir ilişkisiniz var. Hayat size mi güzel?
- Buzdağının görünmeyen kısmında bir sürü şey var. Tanınmak zaten kolay değil. Sorumluluklarınız çoğalıyor. En ağırı da şöhret. Ama bununla yaşamaya alıştık. Şöhret işimizin bir parçası.

Haberin Devamı

Fahriye Evcen

Feride,Fahriyenin gözlerinde canlandı

Hayatımda aşk yok
Özel hayatınızı kendi içinizde yaşıyorsunuz. Peki şu an hayatınızda bir aşk var mı?

- Hayatımda gizli kapaklı hiçbir şey yok. Set ve okuldan kalan zamanımda arkadaşlarımla görüşüyorum. Spor yapıyorum.
Bu sorumun cevabı olmadı ama…
- Hayatımda eğer bir şey varsa sakınmadan ve gocunmadan yaşarım. Ve sorunun cevabı da bir aşk yaşamıyorum. İşime kanalize olmuş durumdayım.
Peki aşk kimyanızı etkiliyor mu?
- Çok bir şey değiştirmiyor. Sadece insan hayatında farklı bir dinamik ve biraz daha vaktinden çalıyor o kadar.

BURAK ÖZÇİVİT

Dört kuşaktır kebapçıyız

Genelde çapkın adam karakterleriyle karşımıza çıktınız. Kamran da öyle. Bu roller mi sizi buluyor siz mi onları çekiyorsunuz?
- Evet ama aslında Kamran’ı hiç öyle ele almıyorum. O kadınları seviyor, onlarla olmaktan, bakışmaktan hoşlanıyor ama çapkın değil.
Bu saydıklarınız çapkınlığın ana maddeleri değil mi?
- Hayır. Bu, flörtözlük. Kamran, beyefendi, kibar, nazik, yeri geldiğinde de sertliğini olabildiğince ortaya koyan çok renkli bir adam. Şair tarafıyla duygusal yönünü beslerken, sert tarafını hekimliği ve idealistliğiyle besliyor. Feride ile olan çatışmaları ve inatlaşmaları hep hayatında olmuş. Eğer o çatışmalar olmazsa Kamran bir hiç.
Sevdiğine söylemeden onunla inatlaşıp didişerek bir şeyleri belli etmek Türklere mi ait bir özellik yoksa doğanın kanunu mu?
- Eğer sizde bir duygu çok güçlüyse onu bastırmak için iki kat güç uygularsınız. O iki kat güç de kavga ve tartışma olarak dışarıya çıkıyor.
Çalıkuşu’ndaki gibi çocuk yaşta başlayıp bitmeyen aşklar sadece kitaplarda mı kaldı?
- Çalıkuşu’nda yaşanan romanlık bir aşk. Hele günümüzde öyle bir şey olabileceğini hiç sanmıyorum.
Neden? Fark ne?
- En basitinden Kamran, Feride’ye ulaşamıyor ve bu da Feride’ye olan aşkını, özlemini her geçen gün besliyor. Oysa şimdi teknoloji çağındayız. Dünyanın diğer ucuna bir tuşla ulaşıyorsun.
Bu kötü bir şey mi?
- Teknolojiyi güzel bir şey olarak ele alamıyorum. İnsanı yalnızlaştırdığını düşünüyorum.
Herkese bir tuşla ulaşırken hem nasıl yalnızlaşıyor olabiliriz?
- Çünkü insanlar eskiden teknolojiyle uğraşmak yerine kendi içlerine dönüp farklı yanlarını geliştiriyordu. Şimdi Twitter’la uğraşıyor ve yalnızlaşıyorlar. Bu da bence kendilerine yaptıkları büyük bir haksızlık...
Bunları söylüyorsunuz ama sizin de Twitter hesabınız var. “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” olmuyor mu biraz?
- Evet var ama çoğu zaman kullanmıyorum. Zaten sahte hesapların önüne geçebilmek için resmi bir hesap açmak kaçınılmaz. Bilgisayarla çok haşır neşir değilimdir!

YAKIŞIKLILIK ÖNYARGI YARATIYOR

Bir röportajınızda “Hayata bakışım Malkoçoğlu gibi” demişsiniz. Şimdi de Kamran gibi mi bakıyorsunuz etrafa?

- Hayata canlandırdığın karakter gibi bakmak oyunculuğun en esprili ve belki de bizi ayıran tarafı. Herkes kendi hayatını yaşarken biz hem kendi hayatımızı, hem de başkalarının hayatlarını yaşamak zorundayız. Dediğin gibi o dönem Malkoçoğlu şimdi Kamran gibi hayata bakıyorum.
Bu çok şizofrenik bir durum gibi duruyor?
- Hem de fazlasıyla şizofrenik ama bu meslekte bunu yaşamaya çalışıyorsunuz.
O zaman oyuncuların klişe lafı “Karakteri setten çıkınca bir ceket gibi çıkarıp asıyorum” sizin için geçerli değil?
- Sete girmem de setten kopmam da kolay olmuyor. Bunun için iki saate ihtiyacım var. Çünkü bilinçaltında mutlaka canlandırdığın karakter oluyor.
29 yaşındasınız ve dokuz senedir sektördesiniz. Bu kadar ilgi ve başarı hedefliyor muydunuz?
- Hedeflerim tabii var ama hiçbir şeyi planlamıyorum. Tek amacım işimi iyi yapmak ve seyircinin bana güvenmesini sağlamak. Çünkü seyirci güvenirse seni açıp izliyor.
O güven nasıl sağlanıyor?
- Önce oynadığın karaktere güvenmelisin. Ben de işlerimi ona göre seçiyorum.
Güven vermeyi halletseniz de hiç mi duvara toslamadınız?
- Ayaklarım yere sağlam basıyor ama tabii büyük bir maraton içindesin. Bir dizi tutmadığında oyuncunun üzerine kalan ihaleler var. Bu ister istemez psikolojini yoruyor, yapman gereken tek şey pozitif olup işini iyi yapman. Aynı zamanda nefsime çok hâkimim. Bu camiada başarılı olmak istiyorsanız iyi bir duruşunuz olmalı. Benim duruşum da bellidir. Ayrıca ilk adımlar için şans da önemli bir faktör ama devam etmek için de kafanızı kullanmanız lazım.
E peki fizik?
- Büyük etken ama sadece onun üzerinden giderseniz etkili olamazsanız. Bunun için de oyunculuk üzerine ciddi çalışmalar yapıp kafa patlatıyorum.
Yakışıklı adama çok önyargı oluyor mu?
- İnanılmaz bir önyargı oluyor. Ama yakışıklılık bir baz değil. Çok çirkin bir adamı da canlandırman gerekebilir ve canlandırırım.
Peki meşhur bıyıklara gelirsek. Kaç yıldır var?
- 4 yıldır var ama onlar aksesuvar. Ben bıyıkta falan takılı değilim. Sadece yakında açacağım ‘Bali Bey Restoranı’yla ilgili bıyıklarımla bir işim var.
Allah Allah bıyıkla döner falan mı keseceksiniz?
- Yok canım Trump Towers’da 31 Ekim’de restoranı açılınca öğrenirsin ne olacağını.
Siz babadan mı kebapçısınız?
- Dededen, hatta dedemin babasından benimle birlikte dördüncü kuşağız. Babam zaten bu işe devam ediyor. Birbirimize çok benzeriz. Onda da tam Malkoçoğlu bıyığı vardır. Ben o işin şimdilik sadece reklam yüzü olacağım.

Haberin Devamı

FAHRİYE EVCEN

Garsonu tırmalamadım tansiyonum düştü

Feride yaramaz, eğlenceli bir kız. Peki Feride’nin ne kadarı Fahriye?
- Feride; afacan, çocuk ruhlu ve haşarı. Enerjisi bana benziyor olabilir. Fakat aldığı kararlara bakıyorum da o fütursuz bir kız. Bense kontrollüyüm.
Çalıkuşu defalarca ekrana ve tiyatroya uyarlandı. Sizce Türk edebiyatında Feride’nin nasıl bir yeri var da bu kadar seviliyor?
- Edebiyatta kadın karakterler arasında önemli bir yere sahip. O dönemin kadınlarına büyük sorumluluklar yüklenmiş. Feride hepsine bir ideal form oluşturacak şekilde yaratılmış. Bir de romanın ideolojik yanı çok önde. Cumhuriyete geçiş sürecine yaklaşırken, roman bize adeta o dönemin modern kadınını resmediyor.
Nedir o ideal kadın formu?
- Seçimlerini kendi yapan bir kadın var hikâyede. Mesela ne kadar âşık olsa da idealleri uğruna eğitmen olarak Anadolu’ya gidebiliyor.
O dönemin ve bu dönemin kadınlarını kıyaslarsanız kadınlık hallerinde ne gibi farklar var?
- Prensipte fazla bir fark yok. Kadın, duygulardan oluşuyor. Bu yüzden her dönemde aynı.

YAZILANLARIN HİÇBİRİ DOĞRU DEĞİL

Dizi haberleriyle birlikte sette makyözünüzle kavga ettiğiniz de yazıldı. İşin aslı var mı?

- O haber yazıldığında daha setin başlamasına bir hafta vardı. Üzüldüğüm tek şey bir şey var: İnsanların bu söylenenlere inanma ihtimali.
Geçen hafta da bir kafede garsonu tırmaladığınızı okudum ama...
- Böyle bir şey olabilir mi? O gün tansiyonum çıkmıştı. 10 dakika ensemde buzla yarı baygın halde oturdum. O kadar.
Madem hepsi yalan, insanların sizinle alıp veremediği ne?
- Magazinle çok iç içe değilim. Çok malzeme vermiyorum. Belki sorun bu. Sanırım önceki haberlere bakıp refleks geliştiriyorlar. İşin ucu bu kadar da açık olmamalı. Sonuç üzücü bir hal alıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!