Takma kafana bağımsızlıktan başka

Biri başaramamış bir moda fotoğrafçısı, diğeri bir Doğu Alman göçmeni... Aslında kim olduklarının pek de bir önemi yok, özetle looser tipler. Madem dışarıda tutunamıyorlar; madem kapitalist dünyanın ‘piyasa’sında şöyle havalı bir yer edinemiyorlar; onlar da  Berlin’de Spree Nehri’nin kıyısında kendi dünyalarını kurmaya karar veriyorlar. Burası aslında, bir bardan ziyade komünal halde yaşadıkları gerçekle hayal arasında gidip gelen bir köy. Çıplaklığın bile olağan karşılandığı, marjinalin normalleştiği Bar25’e önceleri hafta sonları tek tük gelmeye başlayan ziyaretçiler, zamanla haplar eşliğinde 7x24 eğlenen kitlelere dönüşüyor. Bugün birçok ‘Berliner’e göre bugünkü Berlin kent kültürünün temelleri, sonradan kitleselleşek o tek tük haftasonu ziyaretlerine dayanıyor.
Hikâyenin sonu belli: Mutsuz son! Kapitalizm her zamanki gibi kazanıyor ve Almanya’nın Woodstock’u yerini büyük ve steril bir binaya bırakmak zorunda kalıyor. Ama Berlinliler efsane kulüplerini unutmuyor. Gitmemiş olanların daha önce gidemediğine, yaşamış olanların tekrar gidemeyeceklerine hayıflandığı Bar25 belgesel film de oldu ve !f İstanbul’da gösteriliyor: ‘Days Out of Time / Zamansız Günler’. İşin asıl güzel yanı, Bar25 kafasını da İstanbul’da soluyabilecek olmamız. Efsane kulüp, gerçek DJ’lerinden pizzacısına kadar İstanbul’da büyük bir partiyle yeniden canlandırılıyor.  Filmin gösterimi 19.30’da Fitaş Salon 4’te. Bar25 partisiyse Maçka G-Mall’da saat 22.00’de. Yani belgeseli izleyip Bar25 kafasını gördükten sonra gidip partisine katılmak için şahane bir zamanlama ayarlanmış. Parti biletleri 30 TL.

İki küçük itiraz

¬ Bar25’in salaş ortamı G-Mall gibi steril bir binada ne kadar gerçekçi duracak? Dahası, efsane kulübün
yıkılmasına neden olan şey yine başka bir steril binaydı. Bu durum ince bir tezat oluşturmuyor mu?
¬  Bağımsız sinema, bağımsız tiyatroya karşı: Ne zamandır DOT’un ‘Sarı Ay’ oyununa gitmek istiyoruz ama !f partileri nedeniyle iki haftadır gösterim yok.