Güncelleme Tarihi:
TURYİD (Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği) başkanı Kaya Demirer konuya ‘istatistik’ parantezi açarak başlıyor, iznimizle. “Her dalda olduğu gibi yeme-içme konusunda elimizde somut, geniş veri yok. Fakat en kesin, en güçlü olan rakam şu: Yeme-içme sektörünün, ülke ekonomisinden iki kat daha hızlı büyüyor.” Yüzde 9’luk bir büyümeye sahip bir ülkenin yeme-içme sektörü her yıl yüzde 18-20 civarında büyüme gösteriyor olması büyüyen mutfakların, genişleyen midelerin en keskin kanıtı. Kabaran iştahıyla sektöre iyice genişletense aslında farklı alanlarda yatırım yapan holdingler. Bakınız: Doğuş Holding ve satın aldığı yeme-içme işletmeleri.
YEMEK PİŞİREN YOK, OKUYAN ÇOK
Nişantaşı Kantin’in sahibi şef Şemsa Denizsel’e göre sayısı artan yemek okullarının, kitaplarının, restoranlarının sebebi yeme- içmenin çok ‘moda’ oluşu.
ABD’de başlayan, Avrupa’ya sıçrayan yemek fetişizmi son birkaç yılda bizim topraklara da sıçradı: “Son birkaç yıldır yeme-içme dünyasını sarıp sarmalayan bir yaldızlı paket var. O parıltı herkesin gözünü kamaştırıyor, milleti yemekle uğraşmaya itiyor. Televizyonun yemek programlarını, mutfak bazlı realite şovlarını keşfetmesi işin cazibesini arttırdı. Meşhur olmanın yeni yolu mutfaktan geçiyor artık. Herkes bir Mehmet Gürs olma derdinde. Yemekle uğraşanlar mühim insan muamelesi görüyor.”
Yeme-içme çılgınlığında enteresan bir diğer nokta da dünyada ve Türkiye’de yemek kitaplarının satışı hızla artarken, evde yemek pişirenlerin sayısının aynı hızla azalması. “Bu da o ‘parıltının’ bir yansıması. Yemek kitapları artık daha çok hikâye tadında. Tariften çok hikâyesi için alınıyor, okunuyor” diyor Denizsel.
NEDEN DAHA SIK DIŞARIDA YİYORUZ?
Bu soruya yükselen cevaplar çok şıklı, bol alternatifli. Changa’nın ortaklarından Savaş Ertunç’un tespiti daha sosyolojik: “Son 10 yılda aile modelimizde de değişiklik var. Büyük şehirlerde yalnız yaşayan nüfus oranı arttı. Yeni evliler içinse en kıymetli şey zaman. Evde yemek hem vakit hem nakit ister. Vakitten tasarruf için dışarıda yemek tercih ediliyor.” Lucca’nın ortaklarından Cem Mirap’ın ise New York-İstanbul karşılaştırmalı bir tespiti var: “Hâlâ kat edilmesi gereken mesafe var. New York’ta ortalama gelire sahip biri haftada dört-beş kez, İstanbul’da bir-iki kez dışarıda yiyor. Bu, henüz yaşamımızın bir parçası haline gelmiş değil. Fakat herkesin yediği yemekte, seçtiği şarapta daha seçici, daha bilgili oluşu iyiye işaret.”
Yeni oluşum: Gastroistanbul
Moda dünyasının Fashion Week’leri varsa, yeme-içme sektörünün de Gastroistanbul’u var. 7-12 Mayıs’ta 280 restoran ve gece kulübünün katılımıyla dev bir çadırda gerçekleşecek festivale 40 bin katılımcı bekleniyor.
Yeni televizyon kanalı: Kitchen 24
Yemek programları seyircinin karnını doyurmadı, geçen ay 24 saat kesintisiz yemek yayını yapan ilk kanal açıldı: Kitchen 24. Jamie Oliver’ın 15 Dakikalık Yemekleri, Anthony Bourdain ile Lezzet Durakları gibi popüler şovların yeni bölümleri gösterilecek.
Yeme-içme çılgınlığını neler tetikliyor?
? AVM’lerin yükselişi, şubeleşmenin artışı: Türkiye çapında 2014’te sayısı 347’ye yükselmesi beklenen AVM’ler arttıkça, Midpoint, Kitchenette, House Cafe ve Big Chefs gibi şubeleşmeye oynayan yeme-içme markaları kendilerine genişlemek için yeni alanlar buluyor.
? Türkiye’ye gelen yaşam gustosu yüksek turistler: “Bu da bir arz- talep meselesi. 5-6 sene önce İstanbul’da taze kişniş bulamazken, şimdi envai çeşidi var. Bilinçli turist geldikçe değiştik, zenginleştik” diyor Savaş Ertunç.
Justin Bieber neyse Anthony Bourdain de o
Jamie Oliver ve Anthony Bourdain gibi ünlülerin gördüğü ilginin uluslararası popçulardan farkı yok. Anthony Bourdain’ın tekrar Türkiye’ye gelmesi için Facebook’ta gruplar açılıyor, Twitter’da kampanyalar düzenleniyor. Jamie Oliver ise arka arkaya çıkardığı yemek kitapları, dergileri, televizyon programları ve aplikasyonlarıyla başlı başına bir sektör.